2000’li yılların hayaletleri!..

A -
A +

Böylesi bir rezalet, Galatasaray tarihinde yoktur, ama “yol açıldığına göre”, bundan böyle olacaktır ve işin “en acı tarafı” da budur!..
Bir Galatasaray başkanı “suç olacak şeyler yapmış olabilir”; bunun gerekleri “Kulüp Tüzüğünde” yazılıdır; ibra edilmez, mahkemeye verir, “suçlu görülürse” hapis cezası alır, tazminat öder, Disiplin Kurulu’na verilir, “kulüpten ihraç edilir”; ama “bütün bunlar olmadan”, bir Galatasaray Kulübü üyesi, Galatasaray Başkanı’na “dolandırıcı / tecavüzcü” diyemez.
“O başkana yetki veren, seçen” Genel Kurulları da “filmlerimizin ünlü tecavüzcülerinden Nuri Alço’nun ilaçlı gazoz içirdiği kadınlara benzetemez”; benzetirse ve “bu kepazelik cezasız bırakılırsa”, bir Galatasaray Kulübü üyesi çıkıp “Yahu, siz nasıl Galatasaraylısınız, o Nuri Alço’nun ilaçlı gazozunun içirildiği genel kurullarda bugünkü Başkanımız dahil sizler de vardınız. Sizlere gene mi o gazozdan içirdiler de bu ağır hakaretlere ceza kesmediniz” derse, ne cevap vereceksiniz?..
“Efendim, Tüzük, efendim 45 günlük süre” bahaneleri “bu dosyanın görüşülmesini ve gereğinin yapılmasını önlemez”; zira bu geçen sürenin içine “Genel Kurul ve kurulların seçimi girmiştir”; süre işlemez!..
Sen “gerçekten Galatasaray Kulübü’nün Disiplin Kurulu isen, verirsin neyse cezası” o üyeye, o gitsin “varsa eğer hakkı”, genel kurullarda, mahkemelerde arasın!..
Bakınız, yeni yönetimin Sportif AŞ’ye yaptığı atamalardan hemen sonra, “Arkalarında Paper Moon masasındakiler var ve yeni Başkan bundan rahatsız”, iddialarını, cümlelerini spor sayfalarında okudum ve inanmak istemedim!..
Zira Faruk Süren / Mehmet Cansun ikilisinin başkanlık / ikinci başkanlık dönemlerinde “Galatasaray’ı nasıl bir mali ve idari çıkmaz içine soktuklarını, dahası nelere bulaştırmaya ramak kaldıklarını, rahmetli Necdet Çobanlı Ağabey olmasa, Galatasaray’ın başına çok büyük dertler açılabileceğini yaşayan, yazan” bir gazeteciyim.
Onun için diyorum ki; Galatasaray bugün bu hâle düşmüşse, “en başta gelen sorumluları işte o günlerin adlarını yazdım başkanları ve yönetimleridir!..”
Şimdi ve eğer “hayaletleri” yeni Başkan ve yönetimin etrafında dolaşıyorsa, yazık Galatasaray’a!..
Ve ne yazık ki, Galatasaray’ın yeni disiplin Kurulu, “vakit geçmiş” denilerek “af anlamına gelen” bu kararıyla, o hayaletlerden etkilendiğini ortaya koymuştur!..
Mustafa Cengiz Başkan iyi insandır, dürüst insandır, çok çok iyi bir Galatasaraylıdır, kendisine de, yönetimine de, Galatasaray’a da yazık etmemeli, “2000’li yıllardan çıkıp gelen” o hayaletlerden kurtulmalıdır!..,

Fikret Başkan!..

“Başkan olmak” başka şey “Playbaşkan olmak” çok başka şey; “Playbaşkan” ne demek demeyin; “playboy / playmen” gibi ürettiğimiz sıfatları hatırlayın; bu da “öylesine ürettiğim” bir sıfat işte!..
Yakışıklı, fotojenik, giyim kuşamı ona uygun, tavır ve hareketleri de uyumlu bir “playbaşkan”; her gün TV ekranlarında, spor ve magazin sayfalarında görünmeyi, poz vermeyi ve bol bol konuşmayı çok seviyor!..
Sonunda “Beşiktaş için” ve tabii “Beşiktaş’ın başkanı olduğu için de kendisi için” Kaf Dağı’nın tepelerinde uçmaya başladığını haber veren sözler etmeye başlamıştı; “Dünya’da en… / Avrupa’da en… Türkiye’nin en… en de… en…”
Ve geldik; 5-0’a; ses soluk kesildi, spor basınının karşısında Şenol Hoca ve futbolcuları “yapayalnız” kalıverdi; pardon unuttum; Fikret Başkan, Şenol Hoca’yı zaten “geçen sezonun sonunda yalnız bırakmamış mıydı?..”
Şimdi ona sormak gerek; ne oldu “Avrupa’nın en… Türkiye’nin en…” markasına ve onun Başkanı’na?..

Şenol Hoca’nın hatası!..
Şenol Güneş, sevdiğim, saydığım, inandığım hocalarımızdandır. Geçen sezonun sonunda “Fikret Orman’ın ona karşı tutumu, gazetelere kadar yansıyacak ve acıtacak kadar ortada iken”, Beşiktaş’ta kalması “teklif edilen Millî Takım hocalığını reddetmesi”, hayatının en büyük hatalarından biridir.
“Şu veya bu sebepten” Kulüp Başkanı’nın “sempatisini kaybetmiş” bir hoca başarılı olamaz, hele hele “transfer edilecek oyuncu konusunda fikri bile sorulmayan” bir hoca ne yapabilir?..
Beşiktaş’ı “üst üste iki yıl şampiyon yapmışsın” kariyerin için büyük başarı ve seni Beşiktaş tarihine de, futbol tarihimize de geçirtmiş, “Başkanın da tutumu ortada”; zirvede bıraksana!..
Olmadı, yapamadı; işte “bir mağlubiyet” ve yerden yere vuruluyor; çok yazık!..

3 kelime ile Trabzon!..
“Trabzonspor’da neler oluyor” diye sordum, Trabzonsporlu bir arkadaşıma, güldü; “Trabzonspor, Trabzon’da tırabzan bulamıyor, mesele orada ve merdivenleri çıkamıyor, ihtiyarladı!..”

Şaka!..
Temel, “işi dolayısıyla” Florida’ya gitmiş, bir motele yerleşmiş, geceleri de yakındaki bir bara gitmeye başlamış. Bir gece bar dönüşü yolda yürürken, arkasından bir ses duymuş; “Sarhoş!..”
Dönmüş etrafa bakmış, kimseleri görememiş, yürümeye devam etmiş, ses gene gelmiş; “Sarhoş!..”
Bu defa hemen dönmüş, bakmış ki, bir timsah, 10 metre gerisinden geliyor. Adımlarını hızlandırmış, timsah da, ses de hızlanmış; “Sarhoş… Sarhoş… Sarhoş…”
Temel otele kapağı atmış, yatmış, ertesi gece gene o bara gitmiş, dönüşünde, gene “sarhoş” sesi ve gene timsah arkasında. Dönmüş, timsah tam “Sarhoş” derken, elini ağzından sokmuş, ta kolunun uzanabileceği yere kadar, orayı tutmuş ve timsahın içini dışına çevirmiş, yolun kenarına atıvermiş. “Bu iş tamam, artık rahatsız etmez” diyerek otele gidip yatmış!..
Ertesi gece, gene o barda birkaç kadeh atmış, “ıslık çalarak” otele dönerken, arkadan bir ses duymuş; “Şohras!..”
Bu anekdotu “neden yazdım”; Aykut Kocaman, iki kararlı açıklaması ile “hakemleri ve kararları ters yüz ediverdi” de ondan. Ama sakın ola, ortada sadece “ters yüz edilmiş Sarhoş / Şohras değişikliği olabileceğini” unutmasın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.