Gerçekle yüzleşin!..

A -
A +

Öncelikle yazmam gerek; “Nasıl olsa geçer, bir öksürük şurubu, bir gargara / bir ateş düşürücü / ağrı kesici, bir buğu bazlı merhem, tamam eder bu işi” deyip de “aldırmazsanız”, işte benim gibi “iyileşmeyen grip, akciğere iner, zatürreye çevirir” ve insanı hele “benim yaşlarımda”, bilimin dediğine göre “ölüm riski en yüksek olan” bir dertle karşı karşıya bırakır!..
11 gün yattım, Urla Devlet Hastanesinde ve beni “bitmiş olarak girdiğim” hastaneden pazartesi günü “sağlam olarak” evime yolcu ettiler.
Başta başhekim Adıgüzel Demirel ve doktorum Beray Can olmak üzere, benimle yakından ilgilenen hemşirelerime ve hastane personeline sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunarım.
İşte hastaneden yattığım günlerin bir akşamüstünde sevgili Cahit Eroğul telefon etti; “Öcal Abi, yarın derbi var. 2-3 paragraflık görüş rica ediyoruz. Malum Beşiktaş Münih’ten hezimetle döndü, bu maçı etkiler mi?..”
Dedim ki ona; “Beşiktaş daha iyi takım, kendi sahasında, kendi seyircisi önünde de oynuyor, bu maçı kazanır. Elbette maçın başında 5-10 dakika 5-0’ın bir etkisi olabilir ama ondan sonra, Beşiktaşlı futbolcular, Fenerbahçe maçının havasına girerler.”
Bu satırlar “aynen” çıktı gazetemde ve maç “söylediğim gibi oynandı”; dahası, “tahmin ettiğim gibi” bitti!..
Şaşıyordum, “Fenerbahçe’yi favori görenlere” ve de “avantajlı” diyerek, “Aykut Kocaman ve maç stratejisi için” destan yazanlara.
Kendi kendime sorup durdum; “Fenerbahçe takımından, Giuliano, belki biraz Souza ve de çok çok sıkarsak birazcık da Mehmet Topal ile Fernandao bir yana”, hangi oyuncu Beşiktaş’ta, Galatasaray’da, Başakşehir’de “ilk 11’ e girer? Bu kadrosuyla bu takım Beşiktaş’ı yenebilir mi, hem de Beşiktaş’ın sahasında?..”
Bakınız, Beşiktaş “mevcut kadrosundan iki takım kurar” ve de birisi “Fenerbahçe’yi yenecek” güçte olur, öteki de ‘başa baş mücadele edecek” güçte; eee, peki, bu Fenerbahçe, nasıl Beşiktaş karşısında avantajlı olur, favori olur?..
Elbette “futbol bu”, 90 dakika tek kale oynar bir takım, direkler, beceriksizlikler, kalecinin kurtarışları, gol atamaz, “öteki”, bir şut atar gol olur, maçı kazanır; bunlar vardır futbolda.
Ama, “maça favori olarak başlamak” başka şeydir; “Teknik adamın, saha strateji ve taktikleri de elbette bir şeydir ama, normal oynanan bir oyunda, kalite farkı, güç fakı, o stratejileri, o taktikleri çöpe atar”; Beşiktaş-Fenerbahçe maçında olan da budur!..
40 defa yazdım; “Ben futbol ulemasından değilim. Öyle “3-4 bilmem ne, 4-4 bilmem ne” gibi “rakamlı” taktik, tertiplerden de anlamam.
Ben, “bütünüyle takımlara ve oynadıkları futbola, sahaya çıkacak olan ve çıkan tertiplere bakar, teknik adamları değerlendirir” ve de  derim ki; “O kazanır, bu kazanır” ya da “beraberlik ağır basar”; işte o kadar!..
Beşiktaş-Fenerbahçe maçı için de yaptığım buydu; tuttu; tutmayabilirdi de. Ama sonuçta ben bir “spor yazarıyım, futbol uleması, uzmanı değil!..”
“Onca büyük büyük laf ve analizlerden sonra”, tahminleri “fos çıkan” uzmanlar düşünsün gerisini; şimdi “maç süreci ve sonucu tam tersi çıkınca”, neler anlatıyorlar, neler; özeti, “Çevir kazı yanmasın!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.