Ağlama, çöz!..

A -
A +

Ey GS TV’ye çıkıp, “Para yok, pul yok, borç çok” diye ağlayan Galatasaraylı yöneticiler, “yeter artık”, siz “çare üretmek için, sorun çözmek için mi” göreve talip olup geldiniz, yoksa, “şikâyet etmek ve ağlamak, geçmiş yönetimi suçlamak için” mi?..
Faruk Süren’den beri gelen ve de “Ünal Aysal’ın bırakıp kaçmasıyla zirve yapan” ve de her Divan Kurulu toplantısında perdede rakamlarla anlatılıp, yerden yere vurulan borç / faiz kıskacını, sizler “hiç duymadan mı göreve talip oldunuz” da, seçildikten sonra durmadan ağlıyor, şikâyet ediyorsunuz?..
Daha “ilk günlerde ‘futbolcular 4 aydır maaş almamış’ diye gizli kalması gereken” bir bilginin kulislere sızmasından öte “Futbolun sahibi Sportif AŞ’ye başkan yardımcısı atadığınız tecrübeli yönetici” daha da ileri giderek “Ne 4 ayı, 7 ay” demedi mi ve de şikâyet etmedi mi; “Bu bilgiler bize verilmedi!..”
İyi ki verilmemiş, daha “genel kurul yapılmadan”, kulislerde yaygarayı basacaktınız; “Futbolcuların 4 / 7 aydır paraları ödenmiyor!..”
Hiç mi aklınıza gelmedi; kulüp yönetimleri, UEFA’lara “ceza, transfer yasağı almamak için”, futbolculardan ‘Paralarımızı aldık’ anlamına gelen temiz belgeleri alıp gönderiyordu. Sayenizde, “Galatasaray Kulübü’nün futbolculardan aldığı temiz kağıtlarının yalancıktan olduğu”, hem de “kulübün en yetkili ağızlarından” gazetelere, TV’lere aktarılmış olmadı mı?..
Devam edeyim; Ömer Cansever adlı basketbol şubesini, GS TV ekranlarından “Ben…Ben…Ben…” diyerek “kendi malı ilan eden” yöneticinin, yanına “sevgili arkadaşım” Mahmut Recevik’i de alarak çıktığı programda, “çanak sorulara verdiği” ve defalarca tekrarladığı “ağlak” cevaplardan “gönlü sarı-kırmızıdan yana olan bir spor insanı” olarak utandım!..
Önce sevgili Recevik’e bir çift sözüm var; bul o söyleşinin kasetini bir daha izle; neydi öyle “eski yönetimden ve yanlış / eksik / hatalı yaptıklarını düşündüğün işlerinden söz ederken”, yüzünün hali; “kan ve can düşmanından bahsediyorsun gibi, takallüs ediyordu”; sana yakışıyor muydu?..
Sonrası, Ömer Cansever’e; Başkanının genel kurul öncesi ve genel kurul sonrası yaptığı konuşmaları dinlememiş, Mustafa Cengiz’in “Galatasaray futbolda da, basketbolda da, voleybolda da şampiyonluklara oynayacak ve kupaları alacak bir kulüptür, basketbolu ve voleybolu Türkiye’ye getiren kulüptür” diyerek son yıllarda “Fenerbahçe’den erkeklerde de, kadınlarda da devamlı tokat yenilen acı tabloya son verileceğini” vadettiğini duymamış, herhalde.
Neymiş, “hiç yabancı almayacak ve basketbol takımını yerli oyunculara bırakacak, geleceğin Galatasaray’ını kuracakmış!..”
Zannediyor ki, “Galatasaray’a yakışan bir takım kuracak kadar” Türk oyuncu bulacak; peki, o oyuncuları bulduğunda “o takım çok mu ucuza mal olacak?..”
Yok, “çoluk çocukla ucuz takım kuracaksa”, söyler mi camiaya, o “ucuz” takımı kim salonlara gidip, TV başlarına geçip izleyecek? Ve de “o ucuz takıma” kim, hangi aptal sponsor olacak?..
Dahası, bir de hiç sıkılmadan dediler ki; “24 saat iş başındayız. Pazar günü Taçspor genel kuruluna gideceğiz, ondan sonra Fenerbahçe ile oynanacak basketbol maçına, sonra voleybol maçına, pazarımızı bile evimizde geçiremeyeceğiz!”
Bu kafa Galatasaray basketbolunu, sadece “Fenerbahçe tokatları yemeye devam ettirmekle kalmaz, Çatladıkapı basketbol takımının da nakavt etmesini sağlar” ve de sonunda “küme düşürür” ve de kapattırır!..
Sen Galatasaray’sın, “Dünya markasıyım” diye övünüyorsun, ki öylesin; “küçüleceğine, sponsor bul, büyü”; çözüm budur, küçülmek, “Pazar günlerini bile evimizde geçirmiyoruz” diyerek ağlamak değil!..
Not: “Sermaye artırımı iznini aldıkları için” Galatasaray Yönetimi’ni kutlarım, göreve geldiklerinden beri ilk defa “ağlamaktan öteye” büyük bir iş başardılar. Yapmaları gereken “şikâyet etmek değil, sorun çözmekti”; en büyüklerinden birini çözdüler; “helal olsun!..”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.