“Yiyin efendiler yiyin” sistemi!..

A -
A +

"Devasa kulüpler birer birer bir alt lige, hatta amatör kümeye düşüyor. Sorumlulardan hesap soran yok!"

TV ekranlarında “ağıtlar” yakıyor, gazete manşetlerinde, köşelerinde “ağıtlar” yazıyoruz; “Gaziantepspor ligin bitmesine bunca hafta kala 1. Lig’den de düşmeyi garantiledi” diye!..
İki hafta önce de “bir zamanlar Süper Lig’e çıkmış” Kayseri Erciyesspor için de “profesyonel liglerden amatör lige düşmeyi garantiledi” diye ağıtlar yaktığımız gibi!..
Bu ağıtları kimler için yakmadık, bugünlere kadar; İstanbul’da Vefalar, Beykozlar, Ankara’da Güneşsporlar, Demirsporlar, İzmir’de Karşıyakalar, İzmirsporlar; bitmedi, Anadolu’da say sayabildiğin kadar!..
Peki, “kim sorumlu”, kim; birileri “zenginleşirken”, birileri “her işleri için kulüplerde oturdukları koltukları maymuncuk gibi kullanıp”, kişisel sorunlarını çözerken, “fakirleşen” ve sonunda “batan” kulüpler mi?..
Yoksa, yoksa, “bütün bunlar olurken”, seyreden, “hiçbir şey yapmayan”, dahası “bir gecede “onlarca ve onlarca maddelik kanun teklif ve tasarılarını”, Millet Meclisinde “Kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir” diyerek “sürat rekorları kırıp”, kanunlaştıran, ertesi günde “onaylayıp”, resmî gazetede yayınlayarak “yürürlüğe sokan”, ama iş “birileri zenginleşirken, fakirleşen, kümeler düşen, batan, kapanan kulüplerin çaresi olacak” bir “Kulüpler Yasası”nı bunca yıldır çıkaramayan, pardon “çı-kar-ma-yan” siyasetçiler mi?..
Ve de, sabah akşam günün 24 saati “hakemlerle, teknik direktörlerle uğraşmayı” marifet sayan, ama iş “Kulüpler Yasası’na gelince”, sadece “Türk futbolunu değil, Türk sporunu da kurtaracak” bu adım için “kırk yılda bir birkaç satır yazmakla, söylemekle görevini yaptığını zanneden” Spor (!) / Futbol medyası mı?..
Bakınız, “bugün söz konusu olduğu için” Gaziantep’ten bir örnek vermek istiyorum. O kentimizde art arda gelen belediye başkanları vardı, “inanılmaz spor tesisleri yapan” ve o kentimizde bir “gazeteci vardı”; Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin de temsilcisi olan. 
“Kulübü kullanarak her türlü işlerini çözen, bugün Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olan zatın o günlerde başkanı olduğu büyük kulübe de, o günler için ‘inanılmaz’ büyüklükte ‘dolarlı’ paralarla oyuncu satan”, bir yandan da “har vurup harman savuran” bu yüzden mahkemelere düşen kulüp başkan ve yöneticilerini “uyarmaya çalışan” bir “gerçek” gazeteci!..
Tehditler alıyordu, “akıllanmadı”, sonunda “öldüresiye dayak yedi”, uzun süre suçlular yakalanamadı, sonra “birileri bulundu”, belliydi ki, “kiralıktılar”, ama olay kapatıldı. Ne yazıktır ki; “temsilcisi olduğu dernek”, bu mücadelede “onun yanında, onun arkasında olmadı”; hiç utanmadan “onu görevden aldılar” ve âdeta, Gaziantepspor’u bugünkü “acı yolculuğuna çıkaranların destekçisi” oldular!..
Siyaset “bu tabloları ortadan kaldıracak” ve kulüplerimizi “Dediğim dedik, çaldığım düdük, kime ne?” zihniyetinin yönetmesini önleyecek “bir kulüpler yasası” çıkarmadıkça ve spor medyası “örneğini verdiğim gibi güçlünün yanında oldukça” neden şaşırıyoruz; “Gaziantepsporların ve benzeri nice kulübün en alt liglere, amatör kümelere kadar düşmesine, batmasına, kapanmasına” ve de “en büyüklerin bile gırtlağa kadar borç içinde, faiz sarmalında, devlete el açıp durmasına?..”
Böyle gelmiş böyle gider; hocaların hocası ve hukukçuların babası, Galatasaray Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat, yanlış hatırlamıyorsam, şöyle bir laf etmemiş miydi; “Kulüplerin malı deniz, yemeyenler domuz!..”
Sistem, “domuzları yaşatıyor” ve “kulüpleri öldürüyor”; siyasetçiler de, gazeteciler de “hâlâ” seyrediyor; yazıklar olsun!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.