“Çok akıllı” G.Saraylılar var!..

A -
A +

Ya bu arkadaşlar “Mars’ta, hayır o kadar yakındaki olamaz, Satürn’de, Uranüs’te yaşıyorlar, dünyadan hiç haberleri yok”, ya da “görüş bildirdikleri konuda” zırcahiller!..
Galatasaray üyelerinin kurduğu “sosyal medya gruplarında” kıyamet kopuyor; “Gelecek yıl bedava alınacak bir oyuncuya 4 milyon avro verilir mi? Alınacaksa bile neden avro ile sözleşme yapıldı, neden TL ile yapılmadı. Bu yönetimden umutluyduk, eski tas, eski hamam” eleştirilerinden başlanarak, “Sonunda Galatasaray’ı satacaklar” noktasına kadar uzanıyor, görüşler!..
Emre Akbaba’nın sözleşmesi seneye bitiyor ya, “bitince Galatasaray onu bonservisi elinde olduğu için” bedavaya alacakmış; neden “şimdi” alıyormuş; zihniyete, kafaya, akla, görüşe bakın siz; Galatasaray genel kurullarında “kimler oy veriyor” anlayın!..
Bunlar “gazete de okumuyor, TV de seyretmiyor” anlaşılan; Galatasaray “seneye bedavaya alırım” deyip, işin ucunu bıraksaydı; “seneye Emre kalır mıydı” ortada, Galatasaray’ın “gelecek yıl bonservissiz (!) alacağı” Emre için, Fenerbahçe kapıda bekliyordu, “kapıp gitmişti”, bile!..
Diyelim ki, herkes “Seneye Galatasaray bedavaya alsın” diye bekledi (!); bu “çok akıllılar” bilmiyorlar ki; “Bonservis bedeli ödenmez” ama onun yerine “İmza parası vardır” ve “menajer komisyonları” da yükselir, başka alıcılar mezadı “5 milyon avrodan açar”; yani Emre “bedavaya gelmez”, üstelik “bu yıl da Süper Lig’de, Türkiye Kupası’nda, Şampiyonlar Ligi’nde takımdaki yeri boş kalır, şu anda Galatasaray takımının en zayıf yeri olan orta sahası, forvet arkası Emre’yi arayıp dururdu. Bir sorun kendinize;  Fatih Hoca, Emre’nin gelmesine rağmen, neden Ndiaye’yi neden hâlâ  “mutlaka” istemektedir?..
Dahasında, daha da “komikleri” var, görüşlerin; “Efendim, Emreler falan alınmamalı, altyapıdan gelenlere şans verilmeliymiş, Galatasaray ancak öyle kurtulurmuş!..”
“Altyapıdan elbette oyuncu alınır, kadroya eklenir, oynatılır” ama bunların sayısı “her sezon için biri, ikiyi geçmez. Zira daha çoğu ile ne Süper Lig’de şampiyon olunur, ne de Şampiyonlar Ligi’nde oynanır. İşte asıl o zaman Galatasaray batar!!!”
Şampiyonlar Ligi’nde, dünya ve Avrupa kupalarında “şampiyonluğa hasret kalan” İngiltere’nin liginde “takımları, düşmemeye çabalayan kulüpler” bile, “10-12 milyon pounda oyuncu transfer ederken”, Galatasaray’ın “4 milyon avroya çok ihtiyaç duyduğu Emre’yi ‘bedava (!) almak için gelecek yılı beklemesini” tavsiye eden Galatasaraylı üyeler, bir düşünsünler bakalım; “hangi akla hizmet ediyorlar?..”

Comolli ve Albayrak farkı!..
İşte, Fenerbahçelilerin “beğenmemeye, ‘Ne iş yapıyor, bu adam” demeye başladığı” Damien Comolli ile Galatasaraylıların neredeyse “baş tacı ettiği” Abdürrahim Albayrak arasındaki fark. Hem de “çarpıcı rakamlarla ortada!..
Biri, Al Nassr Kulübü’ne Giuliano’yu 10,5 milyon avroya, Al Ahli Kulübü’ne Josef de Souza’yı 12 milyon avroya pazarlarken, öteki Bafetimbi Gomis’i Al Ahli’ye 6 milyon avroya satıyor.
Birleri “ne yapmış”, geçen yıl Fenerbahçe’de ve “Souza’nın” sözleşmesinin bitimine kaç ay var, öteki Galatasaray şampiyon olurken “ne yapmış” takımında ve sözleşmesinin bitimine kaç yıl var?..
Dahası, Fenerbahçe “22,5 milyon avro ile” orta sahasına, artı başka açığına, gediğine kimleri alabilir, kiralayabilir ve de almaya da başladı, ortada. Mesela ve hatta “Emre Akbaba’nın transferi gibi Galatasaray’ın yılan hikâyesine döndürdüğü Ndiaye’yi bile alırsa”, kim şaşırabilir?  
Galatasaray ise “6 milyon avroya” yeni bir Gomis bulabilir mi; yaşayıp göreceğiz!..

Burak Yılmaz bilmecesi!..
Gazete ve TV haberlerine, kulübünün ve “ilgilendiği” iddia edilen kulübün başkan ve yöneticilerinin konuşmalarına bakarsak, Burak Yılmaz olayı tam bir bilmece. Çözene, bilene, bulana helal olsun!..
Bu işin “kulüpler” tarafı. Bir de “Burak’la ilgili bir başka ‘Burak tarafı’ var” ki, o da bir başka bilmece…
Bir bakıyorsunuz Burak “sapasağlam”, sonraki maçın öncesi “Burak sakat”; geçen sezondan beri “bu tablo” kaç defa yaşandı, sayısını bilmiyorum. Bir “spor muhabiri arkadaşımız” da merak etmiyor; “Bu nasıl oluyor, neden oluyor?..”
İşte gene “benzer” haber, ama sadece “Ankaragücü maçına götürülmediği” haberi, “nedeni” araştırılmıyor; kulübün “sakat” açıklaması ile yetiniliyor. Nerede gazetecilik, bir Allah’ın kulu çıkıp “bu kaçıncı” diye sormuyor; “nedir sakatlığı, gerçekten mi sakat, nerede tedavi ediliyor, yoksa başka bir şeyler mi var” diye sormuyor, “gazeteci olarak” gereğini yapmıyor!..
Ve de durum “böyle iken”, bir kulüp “Burak’ı nasıl transfer eder, etmek ister” diye düşünen, soran, araştıran yok!..
Dedim ya, bir bilmece var ortada, hem de “kaç taraflı”; çözene aşk olsun!..

Şaka!..
Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım, bir TV’de demiş ki; “Benim için Fenerbahçe defteri kapanmıştır. Zira ben Fenerbahçe için yaptım yapacağımı!..”
Bence, bu sözde “ufacık” bir değişiklik yapmak gerek; “… Zira ben Fenerbahçe’ye yaptım yapacağımı!..”
Allah, Ali Koç ve arkadaşlarının yardımcısı olsun!..

Hakan Balta!..
63 yıldır spor yazıyorum, sadece futbolda değil, bütün spor branşlarında “saygı duyduğum, sevdiğim” sporcuların içindedir, Hakan Balta!..
Onu, Manisaspor’da, “teknik direktör” Mustafa Denizli’nin “gencecik Alamancılarla takviyeli” kadrosuna geldiği yıldan beri (2003) izliyorum; adam gibi adamdır, sporcu gibi sporcudur, futbolcu gibi futbolcudur.
Kulüpler bazında da, ay-yıldızlı formayla da “futbolculuk hayatı” başarılarla doludur. Kupalarla, şampiyonluklarla doludur. Bir Gençlerbirliği maçında attığı gol şutu, “yanlış hatırlamıyorsam”, Süper Lig tarihinin “en sert şutu” olarak tarihe geçmiştir; “200,3 km.”
Onun, Galatasaray’a “teknik adam olarak da hizmet ettiğini görmek”, bütün Galatasaraylıları mutlu edecektir.
Futbolu bıraktın ama sevgili Hakan, “sporla, futbolla, Galatasaray’la ilgini kesme, bundan sonraki hayatında sana mutluluklar ve başarılar dilerim.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.