İşte, yıldızın parladığı an!..

A -
A +

Galatasaray Futbol Takımı, Avrupalarda bugüne kadar kimleri yendi, kimleri saf dışı bıraktı, spor tarihimiz yazıyor!..
“Zafer” diye manşetler attığımız, hatta “rüyamızda görsek inanamayacağımız” bu büyük başarıların çoğunda Fatih Terim’in imzası var!..
Perşembe günü, “Şampiyonlar Ligi kuraları” çekildi. Amerika kıtasında oldum olasıya en sevdiğim millet olan Uruguaylıların Forlan’ı içinde “D” yazan topu açtığında, işte o Galatasaray ile o Fatih Terim’in kucağına “inanılması zor” bir “şans topu” bıraktı!..
O anda Fatih Terim’in hayalleri ile Galatasaraylı milyonların hayalleri bir defa daha buluştu; zira “çok değil 2-3 takviye ile”, Galatasaray sadece “o grupta değil, daha ileri turlarda da büyük işler yapacak” bir kadroya sahipti.
Ne var ki, Galatasaray ve Fatih Terim ile “işte o 2-3 takviyenin arasında” aşılması zor görünen engeller vardı:
1 - Zaman… Sadece “30 saatlik bir zaman kalmıştı”, transferler ya da kiralamalar için!..
2 - UEFA’nın “aşılması zor gibi görünen ama imkânsız olmayan” transfer sınırlaması ortada idi.
3 - Galatasaray Kulübü’nün kasası…
4 - Ne yazık ki, “kura çekiminin ardında ekranlarda görünen” Galatasaray Kulübü Başkanı’nın, ortada “Galatasaray’ı da, kendisini ve yönetimini rahatlatacak, kurtaracak” bir fırsatın olduğunun “farkında olamadığını gösteren” görüntüsü.
Herhâlde, Mustafa Başkan, Stephan Zweig’in “Tarihte Yıldızın Parladığı Anlar” kitabını okumamıştı ve anlaşılıyordu ki, “Forlan’ın çektiği ‘D’ kurasının Galatasaray için de, kendisi ve yönetimi için de ‘Yıldızın parladığı an’ olduğunu ‘henüz’ fark edememişti”; Ben, “yatarken” umut içinde sorulan sorulara karşı “kem küm ettiği” tablo, hâlâ öyleydi.
Temenni ediyorum ki, “Kura gecesinin sabahında fark etmiş olsun” ve de “dünü ‘fark ettiğini gösteren’ bir sonuçla noktalasın!.. (Bu satırları dün sabahın saat 10’unda yazıyorum.)
Bakınız, “Mustafa Cengiz’in gerçekten Galatasaray’a layık bir başkan olup olmadığını” anlayacağımız bir gündür; 31 Ağustos!..
İnşallah “layık” olmuştur!..

Utanmıyorlar!..
Diğer kanallar “Ndiaye, akşam geliyor, Galatasaray taraftarları havaalanında karşılayacak, ama Galatasaray’ın maçı var, oraya kaç taraftar gidebilecek? Ndiaye, havaalanından doğru maça gelecek” haberlerini alt yazı, üst haber olarak geçer ve tekrarlarken, Galatasaray’ın “Bizden haber verilmeden, verilen haberlere inanmayın” anonslarını yapa yapa gelen televizyonunun “öğle haberlerinde”, tıpkı “Gomis’in gittiği” haberinde olduğu gibi “tık” yoktu. Verilen aradan sonra bile “zar zor” bir iki “kem küm” cümlesi edildi, öyle de bırakıldı.
Artık o, “skandal diziler hâlini alan ‘tekrar, on defa, yüz defa, bin defa tekrar ve tekrar’ altyazıları, üst programları yazmaktan bıktım” ama “inanın”, Perşembe gecesi ana haber programında “Çok özür diliyoruz, basketbolu ve basketbol takımımızı unuttuk, futbola daldık gidiyoruz” anonsu ile başlayan haberi dinlerken, bir Galatasaraylı olarak utanç girdabına yakalandım, öfke ile televizyonu kapattım.
Ne var ki ve anlaşılıyor ki, ne GS TV’yi yönetenler, ne de o TV’nin başına “onları getiren ve hâlâ ‘düzeltilmesi için’ müdahale etmeyen”, dahası kim bilir belki de “bu rezaletleri seyretmeyen (!)” Galatasaray Başkanı ve yönetimi utanacaklar; yazıklar olsun!..

Kaçacak olan büyük balık!..
Beşiktaş, 2000’li yılların Galatasaray’ının Avrupa’da kaldırdığı kupayı kaldırma şansını yakalayabilirdi, bu sezon!..
Ne var ki, Beşiktaş Başkanı, “bu kupayı kaldırma” yerine, Beşiktaş tarihine “en kârlı oyuncu alıp satma operasyonlarını gerçekleştiren başkan” olarak geçmeyi tercih etti!..
Şenol Hoca, neden “kırgın ve küskün” görünüyor; işte böyle “büyük” bir fırsatı, “takımının da, kendisinin de göz göre göre kaçırdığının farkında olduğu” için!..

Sky düşmanları işbaşında!..
İnsan edin artık beyler, insaf! Yıllardır, Sky ve Froome’un bütün rakipleri korumanız altındaydı, “Sky ve Froome kazanmasın da kim kazanırsa kazansın” zihniyetini yıllardır Eurosport kanallarına hâkim kıldınız.
Şimdi, İspanya Bisiklet Turunda “Froome yok”, ama siz hâlâ ve her gün “Sky düşmanlığınızı” ortaya koyan ve ayrımcılığın zirve yaptığı cümleler ve yorumlarla dolduruyorsunuz, onca saati!..
Sky’lı, “kırmızı mayoyu giydi,” ertesi günden itibaren başladınız, “kırmızı mayoyu kaybetmesinin hesaplarını”, rakipleri için ayrı ayrı hem de “saniyeleri sayarak” yapmaya; “, 50 saniyeye, 10 saniyeye, 5 saniyeye, 1 saniyeye düşe düşe!..”
O “kırmızı mayo” ki, asıl “21’inci etapta Madrid’de giyilerek tur atıldığında tarihe geçer, bir etap, birkaç etap giyilmekle değil. Hesaplar da ona göre yapılır!..
Bu gerçeği çok iyi bildiğiniz hâlde, “turu kazananı âdeta bir yana atıp”, etabı kazananı övgülerin zirvesine oturtacak kadar taraflı olunca, güldürüyorsunuz, insanları. Kendinize de, kanalınıza da yazık ediyorsunuz; sporda “Kin yoktur, ideoloji sapmaları, inanç sapmaları olmamalıdır”; bilmem ki “ne anlatmak istediğimi” anlıyor musunuz?..

“Büyük” Kulüpler!..
Bakınız dünyadaki kulüplere, hele hele “büyük” kulüplere; “hesabını ‘gidenler, gidecekler’ yerine ‘gelenler, gelecekler’ üzerine kuranlar” büyük kulüp olarak kalmışlardır; “tersini” yapanlar, yani “hesabını ‘gelenler, gelecekler’ yerine, ‘gidenler, gidecekler’ üzerine kuranlar” önce duraklamışlar, sonra gerilemişler, nihayet “adı büyük, sanı küçük” hâle gelmişlerdir!..

Şaka!..
Galatasaraylılara, Fenerbahçelilere, Beşiktaşlılara, Trabzonsporlularadır, mesajım. İşte “ölçü” ve “test” tartım; “Ne geleceğini bir yana bırakıp”, sadece, evet altını çiziyorum sadece “Ne gideceğinin hesabını yapan” bir başkan, “büyük kulüp başkanı olamaz”; olmamalıdır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.