“Yeni” MHK’nın “Aydınus Kararı” kutlanmalıdır!..

A -
A +

Bugünkü yazımı, “Fırat Aydınus, Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna gönderildiği” günden birkaç gün sonra, “Merkez Hakem Komitesi cezayı kendi mi kesmeliydi, yoksa PFDK’ya sevk kararı doğru mu” tartışmalarının başladığı dönemde yazmıştım ama “daha önemli saydığım” olaylar gündeme girince “yazı arşivimde” bekledi.
Tartışmalarının devam ettiğini görünce, işte şimdi Uluçmarket’e; noktasını, virgülünü bile değiştirmeden alıyorum:
MHK, “Aydınus’u Disiplin Kuruluna sevk etmekte haklıdır. Zira ortada “bir hakem hatası yoktur”; ortada “hakem hakeme küfürleşme vardır!..” “Hatanın cezasını” MHK keser, “küfürleşmenin cezasını” da Disiplin Kurulu!..
İşte, Futbol Federasyonu Disiplin Talimatı’nın birinci “AMAÇ” maddesi: “Bu talimatın amacı, amatör ve profesyonel futbol faaliyetlerinde disiplini sağlamak, disiplin kurullarının oluşumunu, çalışma usul ve esaslarını, disiplin ihlali oluşturan fiilleri, bunların cezalarını ve cezaların infazını belirlemektir.”
Devam edelim; Talimat’ın ikinci “TANIMLAR VE KISALTMALAR” maddesinin “ç” fıkrası: “Müsabaka görevlileri: TFF tarafından görevlendirilen hakem, gözlemci, temsilci, saha komiserleri ve diğer kişileri…” ifade eder.
Bitmedi; Talimat’ın üçüncü “KAPSAM” maddesinin “b” fıkrası: “Müsabaka görevlileri…”
Çok açıktır ki; “Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Talimatı “Disiplin suçu işlemiş müsabaka görevlisi  saydığı” hakemleri de “kapsamına alıyor” ve de zaten almalıdır!..
“Sahada küfrü, sportmenliğe aykırı davranışı, hem kartlarıyla cezalandıran hakem, hem de Disiplin Kuruluna gönderilip ceza almalarını sağlayan raporları yazan” hakem, kendisi “aynı suçları” işleyince, “içinde belki de hiç hukukçu olmayan MHK’nın vereceği karara” bırakılamaz, bırakılmamalıdır!...
“Yeni” MHK’yı bu kararından dolayı alkışlıyorum; herkese ve elbette “hakemlere örnek ve caydırıcı olacaktır”, bu sevk kararı!..
Hadi biraz da gülümseyelim; “Fırat Aydınus da, spor ve spor disiplini tarihimize geçmiş oluyor”, bu sevk kararı ile. Hele ceza da alırsa artık “Aydınus kararı” unutulmayacak, benzer her “sevk kararında” hatırlanacaktır!..

Ben, “skandal” diyorum, ama…  
İstanbul’dan bir not: “Galatasaray Voleybol Takımı, deplasmanda Avrupa kupası finali oynuyor. Maçta bir yönetici yok, bir yönetici yok, tek yönetici yok. Bu inanılır gibi değil. Çocuklar yalnız başına orada maça çıkmış.”
İnanılır, inanılır, İstanbul’da “GS TV’nin canlı yayınladığı Divan Kurulu toplantısında yönetim kurulu masasında oturmak ve TV ekranlarına poz verip, gerektiğinde kürsüye çıkıp konuşmak varken”, taaa oralara deplasmana gidilir mi?..
Zaten “gidilmesi gerekseydi”, “bu haberin “haber yapan” bir iki istisna hariç spor sayfalarımızda manşetlere kadar çıkması, spor ekranlarında tartışılması” gerekmez miydi?..

Bile bile “lades” diyor, Fikret Orman!..
Gökhan Töre’yi tanımayan var mı; kariyeri belli, “sahalarda ve saha dışında neler yaptığı” belli, “Disiplin konusunda sabıkaları” belli.
Sen “bunları bile bile” (Bilmiyorsan, yöneticilik bakımından o daha kötü) bu futbolcuyla “Sözleşme yapıyorsun”; sonra da “Hocası onu takıma koymuyor”, oynatmıyor…
Eeee, “Sözleşmesi devam ediyor”; o sözleşmede “oynamazsa, hocası oynatmazsa, sözleşmeye göre hak ettiği paraları alamaz” diye bir madde yok”, Sen futbolcu, “Oynamazsa parayı hak etmez” diyorsun ve adamın 9 ay parasını ödemiyorsun.
O da “senin bu açıklamalarına karşı” spor medyasında “sözleri çarpıtılmasın” diye, sanıyorum “avukatına” bir açıklama yazdırıyor, onu dağıtıyor, bu arada Futbol Federasyonuna şikâyet ediyor. Yakında FIFA’ya da gider ve “faizleri, cezaları ile beraber” ödemediğiniz ve ödeyeceğiniz bütün alacaklarını alır; kim zarar eder; Beşiktaş!..
Gülüyorum, “disiplin soruşturması açmışsın, anlaşılıyor ki, “okkalı bir de para cezası vereceksin”; amma… Hepsi boş… Asıl cezayı Futbol Federasyonu, olmazsa FIFA kesecek ve olan Beşiktaş’a ve onun kasasına olacak!..
Şimdi soruyorum Beşiktaşlılara; “Beşiktaş umurunda olan bir yönetici” böyle yapar mı; yoksa, “Bugün paramız yok, yarın ödeyeceğimiz para artarsa artsın, o parayı, o zaman yönetime gelmiş olanlar ödeyecek” diye düşünen bir yönetici mi, “böyle” yapar?..

Şaka!..
Şenol Güneş “Türkiye’nin her şehri bizim, her sahası bizim. Biz niçin büyük takımların sahasına gidemeyelim? Taraftarlar tepki gösteriyormuş. Bunu ortadan kaldırmak için buradayız zaten. İstanbul’un göbeğinde bir stada, semte gidemeyeceksek şu an niçin konuşuyoruz?” demiş.
Aman Hoca’m, “Beşiktaş’tan ayrılmanda, iki şampiyonluk kupası getirdiğin, Şampiyonlar Ligi gruplarından Beşiktaş’ı ‘namağlup lider çıkardığın’ ortada iken, Beşiktaş Stadı’nın tribünlerinden sana yapılanlar da rol oynamadı mı? 1 Haziran’da yürürlüğe girecek sözleşmeye bugünden imza atmadın mı?..
“Kaçmak” değilse nedir, bu tablo; yoksa Beşiktaş tribünlerindekileri kovalamak mı?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.