Eller aya, biz yaya!..

A -
A +

Artık, bir futbolcunun bonservis bedeli olarak ödenen paranın, bizim ‘Üç Büyüklerimizin’ bir yıllık kulüp bütçelerini aştığı dönemi yaşıyoruz!..

Avrupa’nın “futbol olarak tepesindeki” liglerinin puan cetvellerine, şöyle bir baktım dün sabah. Sizlerle paylaşıyorum:
Fransa (31’inci hafta); 1. PSG 81 puan (Bir maçı eksik) 2. Lille 61 puan, 3. Lion 56 puan, 4. St-Etienne 50 puan.
İngiltere (33’üncü hafta); 1. Liverpool 82 puan, 2. Manchester City 80 puan (Bir maçı eksik), 3. Chelsea 66 puan, 4. Tottenham 64 puan. (Arsenal 63 puanla beşinci, Manchester United 61 puanla altıncı sırada)
İtalya (31’inci hafta); 1. Juventus 84 puan, 2. Napoli 64 puan, 3. Inter 57 puan, 4. Milan 52 puan. (Roma, 51 puanla Atalanta’nın altında ve 6’ncı sırada)
Almanya (28’inci hafta); 1. Bayern Münih 64 puan, 2. Borussia Dortmund 63 puan (Bu hafta Bayern Münih’e 5-0 yenildi), 3. Leipzig 55 puan, 4. Frankfurt 52 puan (Son 5 haftada 5 galibiyeti var)
İspanya Ligi (31’inci hafta); 1. Barcelona 73 puan, 2. Atletico Madrid 62 puan, 3. Real Madrid 60 puan, 4. Getafe 50 puan.
Bu puan cetvellerini “neden” yazdım; puan cetvelleri, “büyüklerin, küçüklerle, hatta ‘büyük saydığımız’ bazı takımlarla aradaki farkı ‘giderek’ nasıl açmaya başladıklarını gösteren” rakamlar silsilesi hâline geldiğini ve “Dünya futbolunun  nereye gittiğini” göstermek için!..
Bu tablonun temelinde ne yatıyor; Napolyon’un dediği gibi; “Para… Para… Para…” dolar cinsinden, avro cinsinden, pound cinsinden…
Artık, “bir futbolcunun bonservis bedeli olarak ödenen paranın, bizim anlı ve de şanlı ‘Üç Büyüklerimizin’ bir yıllık kulüp bütçelerini aştığı” dönemi yaşıyoruz!..
Eee, “onların büyükleri” böylesine bir transfer yarışı içine girmişlerken, biz hangi noktadayız ve ne yapıyoruz, nelerle uğraşıyoruz, işte birkaç örnek:
“Yabancı sayısını azaltalım mı, yoksa yerinde mi saysın” tartışmalarına batıyoruz!..
Büyük kulüplerimizin “daha az borçlu olma” yarışında hangisinin önde olduğunun haberlerini yapıyoruz!..
Altyapı sorununu “çözmüş olarak” öve öve bitiremediğimiz Altınordu’nun, neden “kendi mumumun altına ışık vermediğini” sorgulamıyor; neden “U’lu millî takımlarımıza kaç oyuncu verebildiğine” dönüp bakmıyoruz?..
Hâlâ, “alenen sahtecilik yapıldığı” iddialarının ayyuka çıktığı ve sicil kurulu başkanı tarafından da sözlü olarak ifade edildiği bir tablo ortada iken, “üye alınmaları sadece ‘yasal müracaatlarla yapılsın’ diye bir yıl ertelenen 139 Galatasaray Lisesi mezununun, tüzük ayaklar altına alınma pahasına üye alınmamasının hesabının sorulduğu” ve “kindar bir darbe sonucu” yönetim kurulunun “idari ibrasızlık” ile mahkemelere düşürüldüğü” bir ülkede yaşamıyor muyuz?..
Ve de o camia ki, “en eğitimli, en Batılı olmak” ile övünür, dahası “idari ibra vermediği” o yönetim, “kulübünü borç batağından kurtarmanın sistemini kurmuş, yıllardan beri ilk defa bu yıl kasayı kârla kapatmış, dahası UEFA cezalarından futbol takımını kurtarmış, bitmedi; ‘amatör’ dediğimiz şubelere de yaşam suyu vermiş” bir yönetimdir!..
Söyleyin sayın ve de sevgili okurlarım, “yüzlerce benzer sebep varken”, ben sadece “gündemde olan birkaç örnek verdim” ve de soruyorum; “Eller aya, biz yaya” derken, haksız mıyım?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.