Bir hakem ve bir hoca!..

A -
A +

Bir taç kararını yanlış verdi diye - o da net değil - hakem için düdüğünü assın diyenler var. Vay canına!..

Sanki dünya futbolunda, Türk futbolunda bir hakem “ilk defa hatalı taç kararı veriyor”; işte burada biraz duralım. “Onun da hatalı mı, hatasız mı olduğuna” maç gecesi, gece yarısından sonraya kadar onca yorumcu, onca eski hakem enstantaneyi “Al geri, git ileri, öteki görüntüyü getir, beriki görüntüyü göster” komutlarıyla ekrana getirdikleri hâlde, “net bir karar” veremediler. “Değmemiş / değmiş galiba, bu görüntüler az, başka görüntüler yok mu” itiraz ve ısrarları ile “doğru dürüst bir karara ulaşamamışken”, bir hakem de “bir anlık görüntüye karar verirken”, diyelim ki “yüzde yüz hata yaptı”; hatta “aynı hatayı yaptıkları görüntülerde kabak gibi açık açık görünürken”, acaba neden “onlar için söylenmeyenler, yazılmayanlar” bu defa “Bülent Yıldırım için” söylendi ve yazıldı;  “Bu hakem futbolu bırakmalıymış, düdüğünü asmalıymış, bu hakem Türk futbol tarihinin en kötü hakemiymiş!..”
Vay canına…
Şimdi ben de mesela, “Konuşmalarını, kalemlerini, ‘normal hakem eleştirisinden’ fersah fersah aşağılara indirerek, dahası Galatasaray’a olan açıklayamadıkları gizli kinlerini böyle açığa vurup, bitmedi, kendi renk ve kulüp aidiyetlerinin esiri olarak bu noktaya getirenler’, yorumculuğu bıraksınlar, kalemlerini duvara assınlar” desem olur mu?..
Elbette olmaz; zira, “Türk hakemlerinin, hatta dünyanın en ünlü hakemlerinin zaman zaman yaptıkları, yapabildikleri hataların bir veya birkaçını yaptı” diye (O da belli değil), “bir hakemi ‘böylesine’ infaz etmek”, ne kadar hatalı ise, benim de onca yıl yorumculuk yapan meslektaşlarım için, “eleştiri hudutlarını çok aşan ve baştan sona haksızlık olan bu kabul edilemez ve ipe sapa gelmez hükmüm” de o kadar yanlış, o kadar hata olacaktır!..
“Eleştiri, yapılan işi eleştirmek haktır” hele gazeteci ve yorumcu için; ama “kişiliklerle oynamak, hakaret etmek, aşağılamak” işte o olmaz; zaten Türk Ceza Kanunu’na göre de suçtur ve “insan haklarına da aykırıdır!..”
Sözü fazla uzatmayayım; nokta!..

TERİM ŞAPKADAN KAÇ TAVŞAN ÇIKARDI?
Sezon başından beri yerden yere vurduğumuz Galatasaray, sonunda ligin bitmesine “Üç maç kala” liderliğe oturdu. Şimdi bizler “Şampiyonluğun en büyük adayı Galatasaray” diyoruz!..
Futbol bu, olur ya da olmaz; ama “çok değil bundan 6-7 hafta önce Fatih Terim “Galatasaray bitti demeden bitmez” dediğinde ona inanmayan, hatta “içten içe dalga geçen” bizler; şimdi övgüler yağdırmak için yarışıyoruz!..
Bu tablonun sırrı nedir; bir Galatasaraylı arkadaşım maçtan sonra telefon etti ve dedi ki; “Senin Fatih Hoca’n, bu defa da şapkadan bir değil üç tavşan birden çıkardı; Abdullah Avcı / Şenol Güneş / Bülent Yıldırım!..”
Ben de cevap olarak dedim ki; “Galatasaray’ı 8 sezon çalıştırıp 7 defa şampiyon yapan, onca Türkiye Kupası ve Süper Kupa kaldıran, ülkeye UEFA Kupası’nı getiren Fatih Hoca, ilk yarıyı santrforsuz, ikinci yarıyı cezalar, sakatlıklar sebebiyle ek stoperlerle oynadığı hâlde, şimdi şampiyonluğun en güçlü adayı ise, Kupa’da da final oynuyorsa, dahası, ‘Liseciler’ şürekası darbe yapıp kulübü idari krizin içine yuvarlamışken, bunları başarıyorsa, elbette şapkadan bir değil, üç değil, 13 tavşan çıkaracak kadar mahir olduğu ortadadır! Kimseler onu ve Galatasaray’ı kıskanmasınlar, örnek ve ders alsınlar!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.