Hayal peşinde koşuyoruz!..

A -
A +

Avrupa’da kaç nesildir, toplam kaç milyon Türk yaşadı ve yaşıyor; “kesin bir milyon rakamı” vermem mümkün değil, ama sanırım, “Belçika, Hollanda gibi ülkelerin nüfusları kadar” olabilir!..
Peki, bu “Türk nüfusunun çoğunlukla yaşadığı” ülkelerin başında gelen Almanya, Hollanda olmak üzere, sporun, “futbol, atletizm, yüzme, tenis, voleybol, basketbol, boks, güreş başta” her branşının “altyapı organizasyonları”, kulüpler bazında da, okullar bazında da “modern ve çağdaş imkanlarla” kurulmamış mı; kurulmuş ve tıkır tıkır çalışmıyor mu, çalışıyor; tesisse tesis, antrenörse antrenör; “yok” yok!..
Eeee, “yarım asırdan fazla, bunca yıldır”; oralara giden, oralarda doğan, oralarda büyüyen, oralarda beslenen, oralarda okuyan, oralarda spor yapan onca Türk çocuğundan, gencinden “kaç tane ‘yıldız’ futbolcu, basketbolcu, voleybolcu, atlet, boksör, güreşçi, yüzücü, tenisçi, vs... vs...” yetişti? Avrupa şampiyonu, dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu, rekortmeni olan kaç Türk var; daha doğrusu “Türk” var mı?..
“Altyapı da, altyapı” diye “her şeyi ona bağlayan” bir görüş giderek yayılıyor; ne kadar hayalperestiz!..
Neymiş; “Yabancıları sınırlayacak, futbolumuzu, basketbolumuzu Türk oyuncularla besleyecekmişiz”; yoksa “millî takıma oyuncu yetiştiremezmişiz, kulüpler gırtlağa kadar borca batmaya devam edermiş!..”
Övünüyoruz; “Basketbolda iki Türk takımı 4’lü finalde” diye… Bir bakalım, “İlk beşlerinde kaç yabancı, kaç Türk oyuncu” var?.. Ve de “10’luk, 12’lik kadrolarında?..”
İşte mesela Galatasaray’ın, mesela Fenerbahçe’nin son yıllarda “Türk takımlarından ve Avrupa’dan transfer ettikleri” Türk oyunculara ve kendi altyapılarından yetiştirdikleri futbolculara bir bakalım; “Şampiyonlar Ligi standartlarında içlerinde kaç oyuncu” var; “üstelik kaça mal oldular”, bitmedi; bugünkü performansları ortada!..
Ve de, bugün “ovada yetişen ‘güzel çiçekler gibi’ ortaya çıkmış sadece bir avuç futbolcu” var, Türkiye’deki takımlarımızda, onların hepsini toplasak, “Şampiyonlar Ligi standardında bir tane 11 bile yapmamız” zor, değil “bir kadro kurmak!..”
Peki, “bunları muhafaza edebilir miyiz”; nerde; adam Galatasaray’ın 8 ay A takımında oynamış stoperine bastırdı “10-12 milyon” avroyu aldı götürdü; mani olabilir miydik?..
Efendim, “Satmayarak olabilirdik” deniliyor; peki, “futbolcu o teklifin kabul edilmesini istiyorsa, Avrupa’da oynamak istiyorsa, dahası Avrupa’nın kendisine sağlayacağı maddi imkânları (ki, kendi kulübü o imkânları sağlamaya kalkarsa, takımdaki ücret dengeleri altüst olur) ön plana alıyorsa ki, almakta haklı”, sen istediğin kadar “Satmıyorum” de. “Bir yıl” bekler, ertesi yıl “bonservissiz” gider. üstelik takımda kaldığı sürece de, “kırgın ve küskündür!..”
Bugün işte, Trabzonsporlu Yusuf ve Abdullahlar… Tutabilecek mi, kulüpleri; güldürmeyin beni…
“Ücret ödemekte zorluk çeken” ancak aylarca gecikmelerle ve taksitlerle ödeyebilen kulüpler nasıl tutacaklar o futbolcuları?..
Dahası, “yabancı sınırlaması konursa”, değil “yıldız adayları”, çok daha gerilerdeki “biraz topa iyi vuranların yerli oyuncuların bonservis bedelleri” acaba “kaç milyon avrodan” başlayacak ve “bu topçularla kurulan takımlarımız” Avrupa’da ne yapabilecekler? Onu bıraktım, tribünler ve TV başlarına “izleyici” çekebilecekler mi?
Galatasaray’ın “kaç tane altyapı takımı” var ve “altyapı standardı” da Türkiye’nin en iyilerinden… Sonuç; “Çabalama kaptan ben gidemem”; işte o kadar!..
Kulüpler, “yeniden” ve “Avrupa standartlarında” yapılandırılmadan, altyapı “çok şeyi değiştirmez”; sadece avutur; “Kulüpler Yasası’nı hâlâ çıkarmayanlar, çıkarttırmayanlar ve çıkaramayanlar” utansın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.