Kapa / Aç / Kapa senaryosu!..

Profesör, rektör yardımcılıkları, dekanlıklar yapmış, dahası; iş âleminde danışmanlıklar, en büyük holdinglerde, yabancı şirketlerde yöneticilikler, gazetelerde “ekonomi” köşe yazarlıkları, TV’lerde “ekonomi” yorumculuğu, yığınla “ekonomi konusunda bilimsel” makaleler ve kitaplar, sosyal hayatla ilgili kitaplar, hatta romanlar…
“Doktora tezi” için “dikkat” diyorum; “Finansal Serbestlik ve Parasallaşma…”
Bitmedi; Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği, iki kulüpte yönetim kurulu üyelikleri…
Kim; Akademisyen / Ekonomist / Yazar” Prof. Dr. Emre Alkin!..
Ne diyor; Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir Bey, bakınız neler diyor; “Bütçe ve harcama kısıtlama talimatınızı” açıklamanızdan sonra:     
¥ Türkiye Futbol Federasyonu, futbol takımları için kulüplere getirdiği bütçe / harcama kısıtlamasının uygulanmasında ‘limit’ mutlaka ve sulandırılmadan harfiyen uygulanmalıdır.
¥ Bugüne kadar Finansal Fair Play kurallarına uyulmuş olsaydı, böyle sert kararlar alınmasına gerek kalmazdı.
¥ Türkiye’deki kulüplerden Finansal Fair Play kurallarını UEFA’da mücadele edenler hariç dikkate alan olmadı. Hatta geçmişte bazı kulüplere puan eksiltme cezaları verilmişti. Bu cezalar da ertelenerek kurallara uymayan bu kulüpler, üstüne bir de ödüllendirilmiş oldu. Bazı siyasilerin göreve geldiği şehirlerdeki futbol kulüplerine indirim yapılarak şirin gözükülmeye çalışılmıştı. Ama deniz bitti. Dolayısıyla Finansal Fair Play kurallarının uygulanması için bir saha temizliğine gerek vardı. Bu saha temizliği, TFF’nin bu sert kararıyla şekillenmeye başladı.
¥ Türkiye’deki kulüplerin varlıkları, altına girdikleri yükümlülüklerden, yani borçlardan daha küçük. Bu durumdaki kulüplerin yaşamalarına imkân var mı, yok. Dolayısıyla kulüplerin ilk önce bütçelerini küçültmeleri şart. Küçültmezler ve transfer ettikleri futbolculardan zarar etmeye devam ederlerse Türk futbolunu hiçbir şekilde ileri götüremeyeceğiz.
¥ Sadece doğru karar almakla sorunlar çözülemez. TFF maalesef prensiplerinin arkasında duramayan bir kurum. TFF son kararıyla futbol kulüplerine sadece borçlanma açısından değil, harcama açısından da bir kısıtlama, önlem getirmiş durumda. Bu bir kural ve mutlaka uygulanmalı. Türkiye Futbol Federasyonu saygı görmek istiyorsa bugüne kadarki yaşananlardan farklı olarak kararlarının arkasında duracak, bunları uygulayacak, adaletli uygulayacak.
HHH 
Nihat Başkan, Emre Hoca, “bu sözleri” 21 Ocak’ta söyledi. Siz ne yaptınız; tam da tersini!..
Yönetmelik maddeleriyle oynayarak, “Kapa / Aç / Kapa misali” bir uygulama yaptınız ve bugün basın toplantılarında “kendinizi ve federasyonunuzu savunmak çabasına” düştünüz.
Açıklamalarınızın, futbolun içinde olan ve “kulüpçülükle bayılmamış” insanları tatmin ettiğini hiç sanmıyorum. Cevaplarınızın altını  “Kapa / Aç / Kapa” oyunu dolduruyor; ama “ilkeli” bir federasyon o “Kapa / Aç / Kapa oyununu” sahnelemezdi!..
Yazıklar olsun; Emre Hoca “Sulandırılmasın” demişti; siz suyu da bulandırdınız!..

Hangi virüs?..
Bir Galatasaraylı arkadaşım telefon etti; “Galatasaray grip oldu” diye yazmışsın; doğru, virüsü de belli; Belhanda. Fatih Hoca gibi tecrübeli bir futbol doktorunun, sezon başından beri bu virüsü nasıl tespit / teşhis / tedavi edemediğini anlayamıyorum ve şaşkınım. Ne dersin?”
Kendisine dedim ki; “Son maçta ‘Bu ruh hastası yaa!” diye bağırması da gösteriyor ki, hastalığın “ruhi olduğunu” zannediyordu ve tedaviyi de “ruhi” olarak yapmaya çalışıyordu. Aslında ‘domuz’ ya da ‘kuş’ gribinin tedavilerine bakmalıydı; Belhanda virüsünden kendini de, takımını da kurtarırdı!..”

Ah şu orta saha!..
Galatasaray’da problem ortada; “Orta saha”, Fatih Terim “bunca haftadır” ortayı bir türlü dolduramadı; Belhanda sıfır, Seri bir var bir yok; hatta aynı maçta “biraz parlar gibi oluyor, sonra yok oluveriyor”; bu ikili beraber oldukça ve altını çiziyorum Belhanda oynadıkça “yanlarına / yanına kimi koyarsanız koyun”, Galatasaray orta sahası delik deşik; yol geçen hanı, pas hatası ve şut fakiri!..
Orta saha “sağlam olmayınca”, defans ne yapsın, orta saha “desteklemeyince” hücumcular ne yapsın; işte bu kadar oluyor!..
Herkes bıktı, Fatih Hoca “Satılabilsin” diye oynatmaktan bıkmadı, Belhanda’yı; ama onun verdiği zarar, “satıştan kazanılacak paranın belki de 4-5 misli” oldu; gönderin U takımlarına, otursun kulübede, o takıma da zarar vermesin ve Galatasaray “Oh be, dünya varmış” desin!..

Doğru söyleyeni…
Beşiktaş’ın Feyenoord’a kiraladığı ve çıktığı ilk maçta gol atan Oğuzhan, Hollanda basınına konuşmuş ve demiş ki; “Biz burada sadece oynayacağımız maçları düşünüyoruz. Hocanın kovulması, başkanın istifa etmesi gibi sıkıntılar yok. Nihayet yeniden futbolla ilgileniyorum!..”
Gazetelerimiz bu sözleri “Oğuzhan Beşiktaşlı taraftarları çıldırttı” diye veriyorlar.
Oğuzhan bu sözlerle sadece Beşiktaş-Feyenoord farkını mı söylemiş; “Hollanda  ile Türkiye sporundaki farkı” söylemiş aslında. Diğer kulüplerimizin Beşiktaş’tan farkı var mı ki?..

Şaka!..
Sevgili kuzenim Gürcan (Bilgiç), “bir Galatasaraylı olarak” haftalardır, aylardır, günlerdir bekliyordum; “Şampiyonluğun en kuvvetli adayı” diye yazmanı. Nihayet yazdın.
Kaç yıldır, durmadan “Ligin ağabeyi… Ligin ağabeyi… Ligin şampiyon adayı…” diye yazıp geldin ve de soru ortada; “Fenerbahçe kaç yıldır şampiyon olamıyor?..”
Ne dersiniz Fenerbahçeliler; Fenerbahçe şampiyon olacak mı?..

Televizyon