Başkan Cengiz'e düşen!

A -
A +

Liseci takımın onca uğraşısı, “Kana kan intikam” çığlıklarını takip eden “O koltuklarda oturamayacaklar, göndereceğiz” çabaları “Hatice’ye değil, neticeye bak” dedirten bir mahkeme kararı ile noktalandı.
Ve de “Derin G.Saray’ın babası” İnan Kıraç’ın “Kulüp başkanlığına aday gösterdiği” Divan Kurulu Başkanı Eşref Hamamcıoğlu bile sonunda Divan Kurulunda “Yeter artık, bu dosya kapanmıştır. Takımımız şampiyonluğa giderken, artık birlik ve beraberlik zamanıdır” anlamına gelen “güzel bir konuşma” yaptı.
Şimdi, Mustafa Cengiz Başkanlığındaki yönetim kurulu da, “uzanan bu ortak akıl elini” sıkmalı, “kırdığı kalpleri yeniden kazanacak adımları” atmalıdır!..
Galatasaray Başkanı, “Liseci takımı ne yaparsa yapsın”, Galatasaray’ın bütününü kucaklamak zorundadır; zira “o kafadakiler” Galatasaray camiası içinde çok azınlıktadırlar, hatta “Liseden mezun olanların içinde bile” azınlıktadırlar!..
Tüzüğü paspas eden “imza eksiği” veya “tek elden çıkmış” imzalarla yapılan 149 üyelik müracaatının Sicil Kurulunda kabul edilmemesi üzerine, “kendilerini kulübün sahibi olarak gören” Lisecileri ayaklandırmıştı. Ve de… “Kurgulanmış bir senaryo” mali genel kurulda sahneye konmuştu. Konuşmaları uzata uzata, gecenin bir vakti, salonda genel kurula katılanların dörtte birinden az üyenin kaldığı bir saatte başlayan oylama, gerek “oylama şekli” ve gerekse “oy sayımı” bakımından tam bir kargaşa içinde yapılmıştı.
Görüntüleriyle orta olan bu “gri” oylamadan sonra ilan edilen “35 farklık” sonucun “mahkemelere kadar götürüleceği” daha o anda belliydi.
Neden “ibra edilmiyordu” Yönetim Kurulu; zira Liseciler, “Kana kan, intikam istiyordu” da ondan!..
Yönetim ise, açılan davalarla “hukuki sürecin başlatılması ile” seçime gitmemiş, görevine devam etmişti.
Sonunda da, senelerden beri “başkan adaylığı talibi olmuş” bir Galatasaraylı üye ile “Kulüpten ihraç edilmiş” bir eski üye tarafından ve “Kulübü, hakimin seçeceği üç Galatasaray Kulübü üyesinin seçimli olağanüstü kongreye götürmesini sağlayacak” bir dava açılmıştı; yani, açanlar itiraz etseler bile; “Kayyum davası!..        “
“O davanın dilekçesini gören” Galatasaray Kulübü Divan Kurulu Üyesi arkadaşım Avukat Tayfun Akçay bana “Öcal Abi, bunlar kendi ayaklarına kurşun sıktı. Hâkim, bu dilekçeyle bu davayı reddeder” demişti.
Nitekim dilekçe sahibi profesör ve o dilekçeyi yazan hukukçular kaybetmiş, Tayfun Akçay haklı çıkmıştı.
Bakınız, Cengiz Başkan’ı ve yönetimini “yanlış yaptıklarına, hata yaptıklarına inandığım” konularda eleştirip geldim, zaman zaman hem de sert.
Ama Sezar’ın hakkı Sezar’a; “gerçekten” kulüp adına ve lehine “inanılmaz” işler yaptılar, “çözülemez” denilen büyük sorunları çözdüler ve de çözmeye devam ediyorlar.
Ne var ki, Divan Kurulundaki “Galatasaray âlimleri” bile farkında değil. Belki de farkındalar ama, söyleyemiyorlar!..
Galatasaray’a bataktan alarak, Dört Büyükler içinde “mali durumu en iyi hâle getirmiş” bir yönetimi “Divanda esen muhalif havaya uyarak” hedefe koyuyorlar; yazıklar olsun!..
Faruk Süren’den başlayıp, Özhan Canaydın ve Ünal Aysal yönetimleri ile devam eden “mali batağı hazırlama” sürecine, Dursun Özbek de “tuz ve biber ile” katılınca, zora düşen Galatasaray, bir de UEFA cezalarının girdabına girmişti. Avrupa kupalarına bile katılamayacaktı. Cengiz ve yönetimi “bu girdaptan kurtardı” kulübü!..
Başkan Cengiz ve yönetimi, tez elden “Hamamcıoğlu’nun uzattığı el sıkmalı” ve de Fatih Hoca’ya karşı atılan “kırıcı adımların da geri alındığı” gösterilmelidir; Gün, “bunların yapılacağı, birlik ve beraberliğin sağlanacağı” gündür!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.