Fatih Hoca, “başkanlık” mı düşünüyor?

A -
A +

Futbola, pardon ne futbolu, hemen hemen bütün sporlara “zorunlu” aranın verildiği bir dönemden geçiyoruz. 
Eh, birkaç gün, hatta bir iki hafta “gönüllerde eskimemiş hatıralar” üzerine spor, futbol, basketbol konuşuldu, yazıldı, TV ekranlarına geldi, sonra “koronavirüs sürecinin öyle birkaç hafta, hatta birkaç ay içinde bitmeyeceğine dair” işaretler, belirtiler ortaya çıktı.
Aldı bizleri “haklı” bir tasa; “Ne konuşacağız, ne yazacağız, sporun sayfalarını, ekranlarını nasıl dolduracağız?” 
Hımmm, “sporun, futbolun, basketbolun bazı bazı konuları üzerinde laflamak, hatta yazmak ve de TV ekranlarında tartışmak” şart oluverdi. 
Okuyucuya, izleyiciye, taraftara “ilgi göstereceği malzemelerle dolu” haberler, yorumlar gerekiyor; ne yapılmalı?..
“Gırtlağa kadar borç içinde olan” kulüplere, hem de bütün dünya ekonomisinin çıkmaza girdiği bu dönemlerde “transfer bombaları” patlattırmak, “inanılır olsun” diye araya “bonservisi süresi bitmişlerin, sakalı yeni yeni çıkanların isimlerini” serpiştirmek en kolayı ama bakıyorum, yetmiyor!..
İşte bu günlerde, tam da “bu boşluğu dolduracak”, dahası konuşulacak, tartışılacak bazı konular sosyal medyaya aksetmeye, bitmedi hatta maillerimize, telefonlarımıza gelmeye başladı.
Bir tanesini yazıp yazmamayı çok düşündüm. Sonunda “cazip geldi” yazmaya karar verdim.
İstanbul’dan “sporun, futbolun, kulüplerin içinden hemen hemen hiç çıkmayan” tecrübeli ve de “Doğrucu Davut” bir gazeteci arkadaşım aradı, telefonla…
Epeyce, esprilerle de dolu bir “koronavirüs hapsi” sohbeti yaptıktan sonra aniden sordu; “Öcal Abi, Fatih Terim Galatasaray’a başkan olur mu, sence?..”
Buyurun bakalım, “Nereden çıktı, bu soru” diye sorunca da, “Buralarda bazı şeyler duydum da ondan, hem de derin Galatasaray tarafından gelen” deyiverdi.
“Daha koronavirüsü yeni yendi, sırası mı bu fiskosların” dememe, aldırmadı anlaşılan; “Sen görüşünü söyle Abi, olur mu olmaz mı; bunca yılın hem de iyi Galatasaraylısısın” cevabı gelince, benim cevabım da şu oldu:
“Bayern Münih’i Bayern Münih yapan, kulübe başkanlık, futbola patronluk, AŞ’ye yönetim kurulu başkanlığı yaparak bugünlere getirenler Franz Beckenbauer’ler, Karl Heinze Rummeniggeler, Uli Hoeneßler değil mi, neden olmasın? Olmasına olur da, aday olur mu, olursa seçerler mi, orasını bugünden bilmek zor!..”
Üsteledi; “Bak abi, Arda Turan yüzünden başkan başta, en güvendiği Abdurrahim Albayrak başta, Yusuf Günay başta, yönetimin kendisine karşı tutumundan ve Başkan’ın bu olayla ilgili açıklamalarından sonra, Fatih Hoca’nın ciddi ciddi başkanlığı düşünmeye başladığını, hem de güvenilir bir Galatasaraylıdan duydum. Haberin ola!..”
“Kimden duydun?” soruma cevabı, “Onu söyleyemem, söyleyeceğim gün gelebilir, Biraz daha sabırla araştırıp, soruşturacağım. Bu konuda seni gene arayabilirim” oldu.
Israr ettim, ağzından laf alamadım. Sizler ne dersiniz, sevgili okurlarım ve de Galatasaraylılar?..
“Mahkemeler” bir yana, “normal” ve de “seçimli” genel kurula ne kadar kaldı ki?..

Ah şu “G.Saray tutkusu!..”
Gazetelerdeki haberi; özetliyorum; “Fenerbahçe, Galatasaray’ın söz kestiği Sivassporlu Emre Kılınç ve Mert Hakan Yandaş’a talipmiş. Özellikle Emre Kılınç isteniyormuş.”
Bence bu haberi yazan arkadaşların, habere şu paragrafı da eklemeleri gerekmiyor muydu:
“Fenerbahçe’de, geçen sezon dört tane Galatasaray’da oynayan, iki tane de Galatasaray’ın talip olduğu hatta söz kestiği toplam altı futbolcu vardı; Emre Belözoğlu / Tolga Ciğerci / Serdar Aziz / Garry Rodrigues - Vedat Muriç / Deniz Türüç. 
Ve… Koronavirüs yüzünden 26’ncı haftasında ara verilen Süper Lig’de Fenerbahçe 7’nci durumdaydı.”
Ali Koç’un “İlle de Galatasaray” tutkusunun, “sarı lacivertli takımı ne hâle düşürdüğü” ortada değil mi; yeni sezonda da “aynı” hikayeleri mi dinleyeceğiz?..

Ali Koç Başkan, ne yapıyorsun?..
“Fenerbahçe’nin talip olacağı” teknik direktörlerle “Fenerbahçe’ye talip olan” teknik direktörlerin isimleri birkaç haftadır gazetelere, TV’lere haber oluyor!..
Erol Bulut’tan, Mehmet Yozgatlı’ya kadar, birçok isim okudum; yurt içinden!..
İnanamıyorum; Ali Koç’un “başkanlığa aday olduğunda, vadettiği Fenerbahçe ile bugün gelinen nokta” arasında açıkça görülüyor ki, “Ağrı Dağı ile Sarayburnu Tepesi arasındaki kadar” fark var!..
Anlarım “vadedilen Fenerbahçe’nin başına” hem de “kimselerin itiraz edemeyeceği”, futbolcuların “Bu da kim” demeyeceği ve mesela “Emre Belözoğlu ile Volkan Demirellerin saygı duyacağı bir teknik adam, yerli bulunamazsa yabancı getirilir”, bugünlerde adı geçen ve “büyük takımları yönetmek konusunda istikbal vadeden” bir yerli hoca da “ona yardımcı verilir”; işte, Fenerbahçe’nin yapması gereken budur!..
“Büyük” Fenerbahçe “deneme tahtası” değildir; Ali Koç artık bu gerçeği anlamalıdır!..

Galatasaray’ın rotası belli!..
Galatasaray, transfer ayına, “Falcao ve Belhanda’yı satmak ve Onyekuru, Seri, Lemina üçlüsünü takımda tutmak” stratejisi ile girmeli…
Koronavirüsün perişan ettiği futbol piyasasından hem de “ilk 11’de oynayacak bir santrfor, bir defans, bir orta saha oyuncusu” alınarak transfer noktalanabilir.
Emre Kılınç, Mert Hakan Yandaş ve Hakan Aslan’dan biri veya daha fazlası alınacaksa, Seri’de ısrar edilmeyebilir; hatta Lemina’da da!..
Gerisini “şampiyonluk yarışındaki rakipleri” düşünsün!..

Şaka!..
Mehmet Yozgatlı “Fenerbahçe teknik heyeti için” düşünülüyormuş!..
Eeee… Geçen sezon takımda oynayan altı tane “Galatasaray ilişkili” futbolcuya sahip Fenerbahçe’nin “Galatasaray’da futbol oynayan” bir teknik adamı da teknik heyetine dâhil etmesi normal olmaz mı?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.