Yüzümüz bile kızarmıyor; yazıklar olsun!..

A -
A +

Başını kuma sokan devekuşları gibi “Bizi kimse görmüyor” zihniyetiyle “kulüplerimizi yönetenler” ve onların “bu zihniyetle kulüpleri yönetmelerine seyirci kalanlara” ve de “o seyirciler arasına yerleşerek bu zihniyeti destekleme yarışına giren” spor, pardon “futbol” medyamızadır, bu yazacaklarım!..
Haberi okurken ülkem adına, sporum adına, futbolum adına ve kulüplerim ile sporu, futbolu yöneten “devlet kuruluşları” adına “bilmem kaçında defa” gene utandım.
Ülkesinde gazetecilere diyor ki, Beşiktaş’ta kiralık olarak oynayan” Portekizli Pedro Rebocho; “Sözleşmemde 20 maç oynarsam Beşiktaş’ın beni satın almak mecburiyetinde kalacağına dair bir madde vardı. On yedinci maçıma çıktıktan sonra yardımcı antrenörlerden biri geldi ve kulübün beni alacak ekonomik gücü olmadığını ve bu sebeple maçlarda oynatılmayacağımı söyledi. Ondan sonra da oynamadım zaten…”
Bitmedi, devam ediyor Portekizli sol bek; “Altı ay maaş alamadığım zamanlar oldu. Şu an da bazı alacaklarım var. Hâl böyle olunca sahada oynama motivasyonunuz oldukça düşüyor. Bu yaşananlar pandemi ile ilgili değildi. Hiçbir zaman ücretim zamanında ödenmedi. Dört aylık maaşım içerideyken ödeme sözü veriyorlardı, iki aylık ödeme yapıp sonra maaş ödemesini tekrar kesiyorlardı. Dört ay, kiramı bile ödeyemediğim oldu. Olayı FIFA’ya taşıyabilirdim ama kulüple kötü olmak istemedim, çünkü orada kendimi iyi hissediyordum. Ekonomik sıkıntılar gezmek tozmak, kıyafet almakla ilgili değildi.”
Ve de diyor ki, lisanslı olduğu Fransız Guingamp kulübüne dönen futbolcu; “İstanbul, stat, taraftarlar… Her şey çok güzeldi, daha önce böyle bir atmosferde oynamamıştım.”
En büyük kulüplerimizin “sporcularının alacakları zamanında ödemedikleri, hatta aylarca biriktirdikleri ortada iken” dahası “onca alacağı olan”, sporculardan “Alacağım yok” ibrası alan, hatta “bu ibra için sahte evrak düzenleyen” başkan ve yönetimleri “koruyan ve kollayan” dahası hatta “bu yüzden UEFA tarafından kulübüne ceza verdireni bile Federasyon Başkanı yapan” bir sistemin içinde debeleniyoruz, yıllar yılı…
Tablo buyken “bu tablonun tümüyle yok edilmesi için mücadele etmesi gereken” benim spor, pardon “futbol” medyam ne yapıyor; “hakkını arayan, parasını almak için UEFA’lara, FIFA’lara giden futbolcuları damgalamak için” yarış. Birdenbire “Onların ne kadar kötü alışkanlıkları olduğunu keşfediveriyoruz” ve yaylım ateşe tutuyoruz; hayret ki, ne hayret!..
“Pedro Rebocho” ne ilk örnek, ne de son olacak. Ama “onun Portekiz basınına, Fransız basınına yaptığı açıklamaları” okuyanlar, Portekizliler, Fransızlar ne düşünecek? Daha da acısı, orada yerleşmiş Türkler, oralardaki takımlarda oynayan futbolcularımız ne duruma düşecek?..
Bütün dünyanın tanıdığı adını bildiği “en büyük kulüplerimizde durum buysa” ki, bu; anlayacak zaten bütün dünya, gerisini!..
Bizler, “Kafamızı kuma gömmeye” ve “sporumuzun, kulüplerimizin itibarını yerlere düşüren bu zihniyetin önüne kaldırım taşları döşemeye” devam edelim; bravoooo!..

Nihat Özdemir!..
Bir yerlerde, “Bu federasyon gitsin” kazanı kaynatılmaya başladı. Önce Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ile Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un “Adalet istiyoruz” diyerek Federasyon’a karşı “ittifak kurdukları” haberlerine, “Federasyon’u erken seçime zorlayacaklar” yorumları eklendi.
Sonra “Nihat Özdemir, ‘Bu işten bıktım, sıkıldım’ diyormuş, ligler bitince istifa edecek, ‘erken seçim için’ genel kurulu toplantıya çağıracakmış” fısıltıları haber yapılmaya başladı…
Nihat Özdemir’e pek sempatim yoktur, onu zaman zaman çok ağır da eleştirmişimdir ama “şimdi” diyorum ki; “Sakın Başkan, istifa filan edip o koltuğu birilerine yem etme. Doğru işler yapıyorsun, yıllardan beri ilk defa istikrarlı bir iyiye gidiş var. Birilerine (Kim olduklarını benden daha iyi biliyorsunuzdur), istedikleri, bekledikleri ve onlara bayram yaptıracak bir karar alma!..”

Mustafa Cengiz!..
Ortada, “Göreve geldikten sonra, vaatlerini yapamayınca ve kulübünde işleri yoluna koyamayınca”, hedefine Galatasaray’ı, Galatasaray Başkanı’nı, Galatasaray Teknik Direktörü’nü koyan… İki sezondur “Galatasaray’ın talip olduğu” futbolcuların peşine düşen, “kadrosunu onlarla ve Galatasaray’da daha önce oynamışlarla dolduran” ve de “Bizim talip olduğumuz oyuncu kulübümüzün formasını giyer” diyerek “meydan okuma taşı” atan… Bir kulüp başkanı varken…
Onunla “el sıkışıp” o kulübün habercilerine, yazar çizerlerine “El ele verdiler, ‘Adalet için’ Federasyona karşı iş birliği yapacaklar” deme ve yazma imkânı ve fırsatı vermek…
Bilmem ki, Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, “böyle bir senaryoda” baş role soyunur mu; inanmam mümkün değil!..

Fuat Çapa!..
Müthiş kere müthiş… Ne Okan Buruk, ne Hüseyin Cimşir, ne Sergen Yalçın, ne Fatih Terim… Haftaların hocası, Fuat Çapa!..
Süper Lig puan cetveline ve de “son 7 maça” bir bakın; yani “hem pandemi öncesi, hem pandemi sonrası yapılan” 7 maça… Ve de Kasımpaşa’ya!..
Lacivert-beyazlılar “Fuat Çapa’nın önderliğinde” 7 maçlık seride Başakşehir’i de, Trabzonspor’u da, Beşiktaş’ı da “5 galibiyet, bir beraberlik ve 19 puan ile” sollayıp geçmişler!.. Galatasaray’ı “uzak ara!..”
Doğrusu merak ediyorum; Fuat Hoca’nın elindeki sihirli değneği; “Küme düşecekler arasında iken”, böylesine bir silkiniş; müthiş kere müthiş…
Aman nazar değmesin; devam sevgili Hoca’m, devam!..

Şaka!..
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu bağımsız ve tarafsız değil, yapısal reform yapılmalı” kararı vermiş…
Yani diyor ki AİHM; “Tahkim Kurulu bağımlı ve taraflı!..”
Soru ortada; “Kime bağımlı, kimin taraflısı?”
TRT spor programcıları “anket yapma” meraklısı; “Bu sorunun cevabını ortaya çıkaracak” bir anket yapsalar ya…
Hiç olmazsa, bunca zamandır, “futbolumuza yararlı olacak ve acı gerçeği ortaya koyacak” bir anket yapmış olmazlar mı?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.