G.Saray'a yazık etmeyin, ey G.Saraylılar!..

A -
A +

Galatasaray, "beklenmedik bir şekilde" resmî maçlara "parlak bir açılış" ile girince, "beklenen engelleme çabaları" da art arda gelmeye başladı.
Hadi, "bu çabalar" Galatasaray'ın "şampiyonluktaki rakiplerinin 'bilinen' yorumcuları ve yazarlarından gelse", neyse ne…
Amma… Onlardan daha fazlası "Galatasaray'ın içindeki 'Truva atına nazire yapmaya çalışanlardan" gelince, insanın içinden atalarımızdan bugünlere gelen bir sözünü "birazcık" değiştirilerek "Galatasaraylının Galatasaraylıya akrep etmez ettiğini" hâline getirilmesi geliyor!..
"UEFA Mali Fair Play hesaplamalarına, Futbol Federasyonunun 'harcama limiti' hesaplaması da eklenince", sadece Galatasaray'da değil, hemen hemen bütün kulüplerde, dahası hatta Avrupa'nın büyük kulüplerinde bile, "kriterlerin ortaya koyduğu hesaplamalarını yumuşatarak uygulanır hâle getirme" formülleri yaygınlaştı. Ortada "yolsuzluk, hırsızlık, haksız kazanç, haksız kazancın paylaşılması" gibi adliyelik bir suç ve durum yoktu. Ama "herkesin ne olduğunu bildiği" bir hesap düzenlemesi bahane edilerek, "Galatasaray yönetimini ağır töhmet altında bırakan" iddialar ortaya atılınca, "bu iddiaların, ortaya atanlardan çok daha fazla bir hırsla, 'bazı' Galatasaraylılar tarafından sahiplenilmesi" gerçekten acıydı.
"Sayımı şaibeli" bir gece operasyonundaki 'Liseciler darbesi ile" devrilmek istenen" bir yönetimin, "hakkı olan 'hukuki adımları' kullanarak, iktidarda kalmasını" hazmedemeyenler, özellikle "sosyal medyada" türlü çeşitli yazışmalar ve gruplaşmalar ile "Mustafa Cengiz yönetimini" görevi bırakmaya zorluyorlardı ve de… İçlerinde hakaretler" bile yağdıranlar vardı.
İş hakaretlere kadar varınca, "Tüzüğün gereğinin yapılması" zorunlu hâle gelmişti. Zira Galatasaray Tüzüğüne göre "Başkan doğrudan Galatasaray'ı temsil ediyordu"; ona hakaret "Galatasaray'a hakaret" demekti.
Gelişmeler "Disiplin Kurulunun çalışmasını" zorunlu kılınca, bu defa da, "işi hakaretlere kadar götürenler" hakkında "Disiplin Kurulunun vereceği / verdiği cezalara karşı çıkmak için kampanya başlatılmıştı.
Ne var ki, "Aslansın… Kaplansın…Helal olsun" avazeleri ile disiplin havuzuna itilen ve de "ihraç edilenler" için yapacak bir şey kalmamıştı; nihai kararı Genel Kurul verecekti!..
Ekonomik krizin ağırlığını başarıyla hafifleten, kulüpler içinde "en iyi durumda olduğunu" Federasyon'un "harcama limitinin zirvesine oturarak" gösteren, çok zor şartlar altında "nokta transferler" ile ligin daha ilk haftalarında "şampiyonluğun en güçlü adayı" olduğunu gösteren bir futbol takımını sahaya süren Galatasaray yönetimine "teşekkür edilecekken" bu yapılanlar, nedir?..
Rahat bırakın Başkan'ı ve yönetimini, elbette Fatih Hoca'yı ve "daha ligin başında arayı açmayı hedefleyen ve yapabilecek olan" futbolcuları da…
Tam bir kaptan gibi, "saha içinde takımı yöneten ve eski futbol günlerine yakında döneceğini gösteren"  Arda ile alay etmeye çalışanlarınız, Falcao'yu, Diagne'yi yerden yere vuranlarınız vardı, ne oldu?..
Yapanlar için "acı" yazılar yazdım, yapılanlar için "üzücü" ve de "yazıklar olsun" dedim; bilmem ki, daha ne diyeyim?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.