Bir büyük kayıp ve millî takımımız!..

A -
A +
Pandemi, “sosyal hayat ile” hemen hemen bütün irtibatımızı kesti. “Kesmediğinde bile” gecikmeler getirdi… Ve… “Geç haber alabildiğim için” Nevzat Güzelırmak’ın cenazesine gidemedim!..
Türk sporunu, Türk futbolunu yazmaya başladığım 1955 yılından beri, “en sevdiğim, en beğendiğim, en çok alkışladığım” sporculardan, spor adamlarından ve de futbol yorumcularından bir idi, Nevzat!..
Onu, rahmetli Adnan Süvari’nin “efsane Göztepe’sinde oynarken” tanımış ve yazmaya başlamıştım!...
Neydi o, “üç büyüklere duman attıran”, Cumhurbaşkanlığı Kupalarını “onların elinden alan”, Avrupa kupalarında “yarı final oynayan ilk Türk ekibi olan” Göztepe’nin efsane takımı… Gürseller, Aliler, Nihatlar, Fevziler, Haliller, Çağlayanlar, Ertanlar, Güngörler, Büyük ve Küçük Mehmetler ve… “İngiliz” lakaplı Nevzatlar!..
1959-1975 yılları arasında “futbollarını seyretmekten zevk ve keyif aldığım” yıldızların içindeydi, Nevzat. “Amatör ve çok genç bir futbolcu olarak” Göztepe’ye gelmiş ve 16 yıl oynadıktan sonra futbolu bırakırken, “başka bir kulübün formasını” giymemişti. 18 defa A millî olmuş, genç millî takımda oynamış, Ordulararası Dünya Şampiyonu olan Ordu Millî Takımımızda da yer almıştı. Daha sonra… Antrenörlük; kaç takım, sayısını unuttum. Ve nihayet “futbol yorumculuğu!..”
Efendiliği, nezaketi, dostluğu, arkadaşlığı, mesleği yüceltişi ile bir başka ve “bulunması zor” bir insandı O!..
“Beraber olmaktan”, onunla sohbet etmekten, TV ekranlarında maç ve spor analizleri, eleştirileri yapmaktan büyük keyif aldığım bir kardeşimdi. O!..
Ailesine, spor camiamıza, Göztepelilere, dost ve arkadaşlarına başsağlığı dilerim. Mekânı cennet olsun, nurlar içinde yatsın. Futbol dünyamız da, İzmirliler de, Göztepeliler de, bizler de  O’nu çok özleyeceğiz!..
Ve… Millî takım!..
Evet, “beklenen”, kendi sahamızda “beklenmeyen” bir maçta oldu ve UEFA Uluslar Ligi’nde grubumuzun sonuncusu Sırbistan’ı bile yenemedik, grubun “en zayıf” takımıydı, rakibimiz!..
Kaç maçtır, “kötü oynuyorduk”, müdafaamız, “kalecimiz dâhil” aksıyor, orta sahamız, “orta sahada top kaptırma rekorları” kırıyor, “forvetlerimiz ise”, TV ekranları başındaki bizlere “Forvetimiz var mı” diye sorduracak kadar, “gol kısırlığından” kurtulamıyordu!..
Bu sebepledir ki, hocamız Şenol Güneş’in “torba kadrosundan çıkan” sonuç, sahadaki “çorba futbol” oluyordu.
Ve de, TV ekranlarındaki, spor sayfalarındaki yorumlarını “6 numara / 8 numara / 10 numara” diye diye “bilimsel (!) bir seviyeye çekmekte yarışan futbol ulamamızın çoğunluğunun… “Millî takımızın gerçek durumunu” raflarda bırakıp…  “İkinci yarıda futbola döndük, ama elimizden kaçırdık” diye öve öve göklere çıkarmasına kanan… Teknik adamlarımızın ve futbolcularımızın, “Millî takımı ne hâle düşürdüğünü” de gördük!..
Bir takımda “1 numara” hatalı goller yerse… Orta sahadaki “onca numaralı” futbolcular ne yaptıklarının farkında olmazlarsa… Ve de takımda “tam tamına bir 9 numara” yoksa… “O takımı övmekle” bir yere varılamayacağını da Sırbistan maçında yaşadık!..
İnşallah “bu defa” ders almışızdır!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.