Sporda yönetimin sırrı!..

A -
A +

Başarı için üç etken vardır; sevileceksin, sayılacaksın, güvenileceksin. Bunu da her türlü zorluklar karşısında kaybetmeyeceksin…

 
Sporu, sporcuyu, kulüpleri, federasyonları, camiaları, taraftarları yönetmek, memnun etmek, başarılı olmak ve de hele hele “lider” vasfını kazanmak kolay değildir.
Ama “bütün bunları başarsanız” ve “lider olsanız” bile önünüzde daha büyük bir zorlukla karşılaşacağınız bir kapı açılır; “uzun yıllar ‘lider olarak’ kalmak ve de ‘başarılı’ olmak!..”
Çok zordur, çok; çünkü önünüzde “olumsuz dış etkenler” vardır, rakipler vardır, “başarı için gerekli olan” maddi ve manevi değerlerde azalmalar da cabası…
Ne var ki, “bütün bunlar” telafi edilse, ortadan kaldırılsa bile, öyle “üç etken vardır” ki, bu etkenlerdeki yaralanmalar, “lideri sarsmaya başlar” ve “tedavi edilmez, düzeltilmezse”, sonuç “hüsran” olur. Bu üç etken; “sevgidir, saygıdır ve güvendir!..”
Yani; sevileceksin, sayılacaksın, güvenileceksin ve bu üç etkeni kaybetmeyeceksin!..
Bu satırları, sporun 65 yıldır içinde olan, sporu yazan bir gazeteci olarak yazıyorum; başkanlar için, hocalar için, kaptanlar için!..
Eğer “sevilmiyorsan, eğer sayılmıyorsan, eğer güvenilmiyorsan” bilesin ki, “liderlik bitmiştir, başarı bitmiştir”; ısrar ve inat etme!..
Bu “liderlik sacayağı” yönetmedeki başarının “temel” sırrıdır; biri yaralanırsa topallama başlar, ardından ikincisi kaybedilirse artık “başarı hayaldir”, üçüncünün bitişi, liderliğin bitişidir, hem de onca yılın kariyer ve karizma çizgisinin de üzerinin çizilişidir!..
Böylesine acı tabloların örneklerini çok yaşadım. Nice “sevilen, sayılan ve güvenilen” spor liderinin, “mirasyedi gibi” kariyer çizgilerinin üzerini hovardaca çizdiklerini, karizmalarına lekeler düşürdüklerini gördüm ve yazdım!..
Gördüğüm onca başkan, onca teknik adam, onca kaptan örneklerinin “efsaneden, mestaneye (kendinden geçmiş) dönüş” dramları, romanlara, dizilere, filmlere konu olacak kadar anlamlıdır, acıdır, göz yaşartıcıdır!..
Bu acı örnekler dün varlardı, bugün de varlar ve yarınlarda da olacaklar!..
Peki, çare nedir, tedavisi var mıdır; bu acı yolculuk nasıl önlenebilir, kimler önleyebilir?..
Elbette çare vardır ve çare “öncelikle” insanın kendisindedir!..
İlk işaretler, “sevginin azalması” ile ortaya çıkar, liderin bunu anlaması çok kolaydır; işte “tedavi hemen orada başlarsa”, yani, “kaybedilmeye başlanan sevgi tekrar kazanılırsa”, saygı da, güven de devam edecektir ve liderlik yara almadan sürecektir!..
Eğer fark edilmezse, ortaya “saygı azalması” çıkar; işte bu aşamaya geçildiğinde tedavi zorlaşır ama gene de “imkânı” vardır!..
Eğer, “gerçek dostlarının” yani “acı söyleyenlerin” uyarılarına kulak verirse ve “bu uyarılara uygun adımlar atarsa” saygı kaybedilmez ve “sevgi” geriye döner!...
Yoksa “üçüncü safhaya geçilir” ki; “güven kaybı” artık bitiş odasıdır. “Girildikten sonra”, o kapı arkadan kilitlenir ve “bu odadan çıkılacak” tek kapı vardır ve o kapıdan çıkıldıktan sonra da artık geriye dönüş yoktur!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.