Bücür yönetimler ve Galatasaray!..

A -
A +

Bakıyorum, Galatasaray başkan adaylarının hemen hemen tümü gazetelere, TV’lere açıklamalar yapıyorlar; büyük çoğunluğun “birleştiği” iki husus var; “Galatasaray’ı kurtaracağız / Fatih Terim’i baş tacı yapacağız!..”
İkinciden başlayayım; “Fatih Terim’i baş tacı yapmak, Galatasaray’ı ‘Fatihsaray yapmak’ demektir” ki, işte “bücür yönetimlik” burada başlıyor!..
“Bücür” ne demek; Türk Dil Kurumu sözlüğü diyor ki; “Çok kısa boylu, ufak tefek.”
Hem “Galatasaray’ı kurtaracağız” diyeceksiniz, hem de “bücür bir yönetim” olacaksınız; peki nasıl olacak bu iş?..
Bakınız, “bücür” sözünü, sadece “Fatih Terim konusu” bakımından yazmadım, aslında “çok daha acı bir” tablo daha var, seçim sonuçları açıklandığında ortaya çıkacak!..
Kaç aday var; bu satırları yazdığım sırada, “başkanlık listelerinin Divan’a verilmesinin son saatine” sekiz saat var…
“Kesin olarak kaç liste verilecek” bilmiyorum; ama sabah saatlerinde “en az dört adayın liste vereceği” kesin gibiydi.
Diyelim ki, sandığa dört aday ile gidildi, seçim salonuna 3.600 üye geldi ve oy kullandı.
Belli ki ve de anlaşılıyor ki,  “Dört listenin en güçlüsünün alabileceği oy” 1.200’ü geçemeyecek.
Yani, “seçimi kazanacak başkan ve yönetimin alacağı oy”, hazırunun “Üçte birini bile zor bulacak; İşte size “bücür yönetim; bu yönetim mi, kurtaracak” Galatasaray’ı?...
Aslında “kurtaracağız” diyenler bile biliyorlar ki; “Galatasaray kurtarılacak bir kulüp” değil…
Dört Büyükler içinde “her bakımdan en iyi durumda olan” bir kulüp… KPMG Football Benchmark’tan 2021’in ‘Avrupa’nın Elitleri’ raporuna göre, 32 kulüplük listede sadece iki Türk kulübü yer alıyor. Beşiktaş 33’üncü sıraya gerileyip liste dışı kalmış. Rapora göre listede Galatasaray 345 milyon avro ile 27’nci, üç yıl aradan sonra listeye giren Fenerbahçe ise 184 milyon avro ile 32’nci sırada.
“Böyle bir miras, “kurtarılacak bir kulübü” değil,  bayrağı ileriye götürecek “güçlü” ve “seçim salonundaki hazırunun en az ‘yarısından fazla oyunu alacak’ bir yönetimi” işaret ediyor.
Işın Çelebi son dakikaya kadar “bunu anlatmak istedi” diğer başkan adaylarına ve camiaya… Ama anlayan kim?..
Sanıyorum Çelebi, “listesini verecek” ama seçim arenasından çekilecek; “doğru karar”; eğer gerçekleşirse, onu kutlarım!..
Tablo çok açık; anlayanlara sivrisinek saz, anlamayanlara davul zurna az!..

Kurtarıcılara bakın!..
Galatasaray’daki “aday karmaşasını gören” kurtarıcı (!) babalar bir toplantı düzenlemişler ve de “toplantıya çağırdıkları” adayları birleştirmek istemişler; “bir başkanın etrafında”; acaba “kim ki” o?..
Tabloya bakın; Kulübün “oy tabanının bölünerek bugünkü acı tablonun ortaya çıkmasına sebep olan” ya da yolunu açanlar… “Derin (!) Galatasaray’ın önderleri, duayenleri… Bol bol konuşup, akıl verip, sonra sahneden çekilenler… Aralarında “sahnede kalanlar” da var ama “sahnedeyken de bölünmenin asli sorumluları” olarak öne çıkanlar!..
İşte “Liseci bölünmesinin ağa babası” İnan Kıraç… İşte “kulübün mali bakımdan zor duruma düşmesinin beş büyük adamından biri olan” Ünal Aysal… “Başkan adayı olacağım” diye tabanı heyecanlandırmayı, sonra ortadan kaybolmayı alışkanlık hâline getiren Adnan Öztürk… İşte “Divan Kurulu Başkanı iken” bölünmenin birkaç basamak daha tırmanmasına göz yuman İrfan Aktar ve de “yıllar yılı ‘hınk deyiciliğinden’ öteye bir şey yapmayan” İzzettin Doğan… Doğan Hasol… Ahmet Özdoğan…
Unuttum, toplantıya “mali durum baş sorumlularından” Dursun Özbek de davet edilmiş ama galiba yetişememiş… Ya da “davet şeklini beğenmeyip” gelmemiş…
Sonuç; hayalleri, “başkan adaylarından” Burak Elmas “Püfff” diyerek uçuruvermiş… Onlara verdiği ders için, Burak Elmas’ı kutlarım!..

TSYD seçime giderken; acı tablo!..
Türkiye Spor Yazarları Derneği, 17 Haziran’da genel kurul yapacakmış… Eskiden olsa, “heyecan / ilgi / liste / aday / destek / istek” dalgaları, dernek tabanını sarar, “destek arayışı” toplantıları başlar, telefon diyalogları İstanbul - Ankara - İzmir - Adana - Anadolu ağında sürüp giderdi.
Şimdi; “böyle bir dernek var mı” denilecek bir “durağanlık” var ortada… Zira Dernek, “içe dönük” olarak da, “dışa dönük” olarak da bu hâle geldi; getirildi!..
Dernek tarihinin “en başarısız” yönetimi, “baskın bir tüzük değişikliği ve Anadolu’nun uyuması ile”, göz göre göre “Genel kurullarda Anadolu’nun İstanbul’la dengeli ağırlığını ortadan kaldırıp”, derneği “İstanbul Spor Yazarları Derneği” hâline getirdikten sonra, şimdi de “Tüzüğe aykırı şekilde ‘bir dönem daha’ görevi devam ettirmenin yollarını” arıyormuş…
Yazıklar olsun; spor ekranlarını ve spor sayfalarını “gazeteci olmayanların istilasını seyreden” bir yönetim var ortada… “Gerçek spor yazarı” hâlâ uyumaya devam mı edecekler?..

Şaka!..
Galatasaray’da “Fatih Terim’in başkanların önüne çıkma egosunun, Galatasaray medyasında büyük destek bulmasının” Galatasaray’ı ne hâle getirdiği ortada iken…
Şimdi, “Beşiktaş medyası” Sergen’i “Galatasaray’daki Fatih Hoca benzeri bir duruma getirme” yarışı içinde!..
Sakın “Olmaz, olmaz” demeyin, Türkiye’de “Olmaz” olmaz!..

Löw hayali ne oldu?..
Koskoca Fenerbahçe’nin lokomotifi olan futbol şubesi ve takımı, başkanı Ali Koç tarafından “Süper Lig’de teknik direktörlük yapacak diploması bile olmayan” ve de daha düne kadar “futbol takımını oyuncusu olan” Emre Belözoğlu’na teslim ediliyor!..
Neymiş, “üçüncülükle biten” geçen sezonun sonunda ‘içinde derbiler bile olmayan” 7 maçta “başarılı sonuçlar” alınmış!..
Camiaya yıllardır “Joachim Löw hayalleri yaşatıp” da, tam da Löw’ün “Alman Millî Takımı’nın başından ayrılıp” boş kaldığı dönemde “Emre Belözoğlu tercihini yapmak” ne anlama geliyor ki?..
“Büyük vaatler” verilerek başlayan “başkanlık yolculuğu” galiba “başkanlık yorgunluğu” hâline dönüştü; ne dersiniz Fenerbahçeliler?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.