G.Saray’dan dostluk ve barış manifestosu!..

A -
A +

Remzi Sanver’in herkese örmek olacak sözlerini dinledim, alkışladım. Galatasaray yönetimi, “Yunus Emre ile takviyeli” bu sözleri, önce “Galatasaray’da” hâkim kılmalı!

-------

Sporun “olimpik ruhuna uygun” bir konuşma dinledim, Galatasaray Kulübü Basın Sözcüsü Remzi Sanver’den; kutlarım…
Keşke bu ruh diğer kulüplerimizi de ziyaret etse ve başta Galatasaray olmak üzere bütün kulüplerimizde ve de elbette bütünüyle sporumuzda kalıcı olsa!.. 
Dedi ki Sanver; “Elbette ki futbolda bu sene şampiyon olmak istiyoruz, inşallah olacağız da… Ama bundan daha önemli meselemiz çocuklarımıza nasıl bir Galatasaray miras bırakacağımızdır. Galatasaraylı olmakla duyduğumuz gurur bizden sonraki kuşaklara da taşınmalıdır. Bunun için tribündeki heyecanımız şarttır ama yönetimimizde sükûnet ve ağırbaşlılık lazımdır. Bu hususu sadece kararlarımıza değil, üslubumuza da yansıtmak zorundayız. Tribünlerde sesimizi yükseltmek belki bize kendimizi iyi hissettirir ama yönetim dilimiz asrı aşkın birikimimize uygun bir zarafeti ve bu birikime duyduğumuz güvene yakışır bir asudeliği yansıtmak zorundadır.”
Bitmedi, devam etti Galatasaray Sözcüsü; “Sesimizi ne kadar çok yükseltirsek hakkımızı o kadar iyi arıyor olmayız. Tersine iyi seçilmiş kelimeler, daima yükseltilen seslerden çok daha etkilidir.”
Ve Yunus’tan “bütün yönetimlere mesaj yolladı” Sanver; “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.” 
Gönülden alkışlıyorum… Bu sözleri hep hatırlatacağım Galatasaray yönetimine ve de sevgili Fatih Terim Hoca’ma!..
Sonra… Galatasaray basın sözcüsünden bütün kulüp yönetimlerine mesaj geliyor; “Bir hususun altını çizmek istiyorum: Kimsenin üslubuna karışmak elbette ki hakkımız değil ama Türkiye’deki spor kulüplerinin birbirleriyle ilişkilerinin dilinde bazen gözlemlenen sertlikten duyduğumuz üzüntüyü ifade etmek, ne yazık ki biz de bundan her zaman muaf olmadık. Her halükârda çok önemsediğimiz üslup özenini rakiplerimizle ilişkilerimizde de göstereceğimizi teyit etmek isterim. Biz Türkiye’de spor kulüpleri olarak rakibiz ama hasım değiliz. Hepimiz aynı gemideyiz. Geminin zarar görmesi hepimize zarar verir. Son olarak belki de en önemlisi; spor kulüpleri olarak duruşumuzla, sözümüzle Türkiye’nin her kesiminden insanına spor müsabakalarını aşan bir ilham verebiliyoruz. Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu olarak bu ilhamın bir dostluk, barış ve sevgi kültürü geliştirecek yönde olması sorumluluğunun vicdanımızın ve ruhumuzun en derininde hissediyoruz. Spor kulübü yöneticiliğinin sakin denizde gemi yönetmek olmadığını biliyoruz. Elbette iyi günlerimiz olacak. Kötü günlerimiz olacak. Maç kazanacağız sevineceğiz, kaybedeceğiz üzüleceğiz. Hata yapacağız canımız sıkılacak. Haksızlığa uğrayacağız, isyan edeceğiz. Bunların hepsi olacak. Bunların hepsinin gereğini yapacağız ama Galatasaray değerlerinin gerektirdiği çizgiyi korumaya devam edeceğiz.” 
Ve bu çok anlamlı konuşma gene bir “Yunus sözü” ile bitiyor; “Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için. Hakk’ın evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim.”
Hımmm… Galatasaray yönetimi, “Yunus Emre ile takviyeli” bu sözlerini, önce “Galatasaray’da” hâkim kılmalı!
“Kana kan, intikam” çığlıkları hâlâ dinmedi; “canı pahasına” Galatasaray’a büyük hizmetler veren bir Başkan’ın “üzülerek ve kendisinden özür dileyerek” yazıyorum; “kellesi isteniyor”; utanmıyorlar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.