Efendim "Falanla, filanın art arda yaptığı hatalar ile o gol yenmeseymiş, 10 puana ulaşılacak ve de gruptan çıkma hemen hemen garantilenecek ve grup birinciliğinde de büyük şans yakalanacakmış...
Yenilen golde o hatalıymış, bu hatalıymış..." Galatasaray-Lokomotiv Moskova maçından sonra, ekranlarda kurulan "yorum stüdyolarında" yukarıda özetlediğim eleştiriler, saatlerce tekrarlanıp durdu.
Sanki "o hatalar yapılmamış olsa ve o gol yenilmese", Rusların "başka bir gol atmaları mümkün değilmiş" gibi...
"Başa baş bir maçta, hatta istatistikler Rusların lehine iken, ilk devrenin sonunda Galatasaray atar, ama Lokomotiv Moskovalılar ikinci devrenin sonunda atamaz ve Galatasaray 3 puanı alır giderdi"; yorumlara bakın siz!..
Neyse, bu "garip" sonuçlandırmayı bir yana bırakayım da, "işin esasına" geleyim: Gazetelerde okuduğuma göre, maç boyu Galatasaray "1 isabetli, 12 isabetsiz şut atmış" rakip kaleye...
Rakip ise "5 isabetli 8 isabetsiz şut!.."
İşte, sadece perşembe geceki maçta değil, mevsim başından beri bugüne kadar oynanan resmî maçlarda "şut tablosu" aynı; yani "Galatasaraylı futbolcular 'isabetli şut atmayı' bilmiyorlar!.." Fatih Hoca da, geçenlerde "bu acı gerçeği" söylemişti; "İsabetli şut atmayı bilmiyoruz!.."
Peki ama futbolcularına "isabetli şut atmayı" kim öğretecek, kim?.. Spor yazarlımızın gençlik dönemi "Baba Gündüz (Kılıç)'ün Metin Oktay'a "nasıl şut atılacağını öğreten özel antrenmanlarını" yazmak, fotoğraflamak, yorumlamakla geçti.
Geçen defa da yazdım: "Sen öğretemiyorsan, yanına aldığın yardımcıların öğretemiyorsa, çağır Prekazi'yi o öğretsin, hem de nasıl öğretir, görürsün!.."
Peki bizler ne yapıyoruz; "yenilen golü, kaybedilen iki puanı, Fatih Hoca ile beraber Yedlin'e yükleyip" işin içinden çıkıyoruz. Ki, Yedlin son maçlarda "en az 4 van Aanholt" edeceğini" gösteren bir oyuncu...
Ne var ki, "Gönderilecekler" haberlerinin de abonesi; o gidecek, van Aanholt kalacak, "o gidecek" öyle mi?..
Kimin federasyonusunuz?..
Türkiye Futbol Federasyonu'nun, "Galatasaray-Lokomotiv Moskova maçı için "stada tam kapasite oyuncu alınması" önerisini "beş gün için" reddetmesi, tek kelime ile "skandaldı!.."
Sonradan "Yetki UEFA'dadır, federasyonumuzun ceza vermesi söz konusu değildir" açıklaması, tatmin edici olmaktan çok uzaktır.
Bu "ikinci açıklama", Galatasaray'ın "izin desteğinin reddedildiği cevaba eklenebilirdi" ve de tablo "kavgaya dönüşmez", Galatasaray'ın sert açıklamasının yolunu açmaz ve "Galatasaray'a ağır cezalar gelecek" yorumlarına sebep olmazdı.
Türk futbolunun UEFA sıralamasında "her puana ihtiyacı olduğu ve 'düşe düşe, şampiyonunu bile eleme oynama tehdidine maruz kaldığı bir süreçte, 'önemli puanlar getirecek gruptan çıkma mücadelesinde önemli rol oynayacak çok kritik bir maçta' tam kapasite seyirci desteğinden mahrum etmek" akıl ve mantıkla bağdaştırılamaz!.
Fatih Hoca'ya teşekkür!..
"Devre arasında Arda, Babel, Feghouli gönderilecek" haberinin gazetelerde çıktığı bir günün gecesinde, bir TV ekranında Fatih Hoca'yı dinledim.
Arda'nın sakatlığını anlatan ve "Arda'nın Galatasaray futbol takımına ne kadar lüzumlu olduğunu" izah eden o konuşması için bir spor insanı, bir spor yazan gazeteci ve de "gönül tartısı sarı kırmızlı takımdan yana olan" bir sporsever olarak Fatih Hoca'ya teşekkür ederim.
Galatasaray'ın ve Türk Millî Takımı'nın büyük başarılarında payı olan, kaptanlık yapan, Barcelona gibi bir takımda oynayacak kalitede bir futbolcuya "Babel ve Feghouli ile beraber gönderilecek" yakıştırması yapılması ne acı!..
Eğer, Burak Başkan ile Fatih Hoca, "böylesine insafsız bir kararı" vermişlerse, yazıklar olsun onlara...
Ya da "inanmak istemediğim, inanamadığım" bu haberi yazan muhabir arkadaşlara yazıklar olsun; eğer haber doğru değilse!.
Pereira gerçeği!..
Helal olsun, "sözlüğünde 'taviz' kelimesi yok"; hem de kimseye ve de kim olursa olsun; "doğru bildiğini" okuyor!..
Ne "gönderilecek" haberleri umurunda, ne de "gönderilirim" korkusu var!.. "Oynayacak hâle geldiklerinde" takıma "kimsenin beklemediği oyuncuları cesaretle koyması", dahası "Mesut Özil uygulaması" genç Hoca'nın "nasıl bir Fenerbahçe düşündüğünü" ortaya koyuyor.
"Aculculara ve onların eleştirilerine aldırmıyor", aldırmayacak da... Kaç senedir Fenerbahçe Avrupa kupalarında hem de deplasmanda "3-0 galip" gelememişti, söyler misiniz; duyamıyorum, cevabınızı, ey "Pereira'yı göndermek" isteyenler!.
Şaka!..
Beş ay dolmadan "Pereira beceremiyor" diyerek "onu yerden yere vurup, göndermeye çalışan" futbol medyamız, iki yıldır Beşiktaş'ın başında olan Sergen Yalçın'a, beş yıldır Galatasaray'ın başında olan Fatih Terim'e "selam çakmak için" yarışıyor!.. Tam bir "gücü, gücü yetene" gösterisi!..