G.Saraylılar Erden Timur’a sahip çıkın!..

A -
A +

“Galatasaray’ı iflasa doğru götüren bir acı gerçeği ortaya çıkaran” Işıtan Gün’ü “yok etmek istemişlerdi” Galatasaray’ın içinde olan “bazı ‘has (!)’ Galatasaraylılar” ama hedeflerine ulaşamadılar!..
Ne yazık ki, Burak Elmas Başkan “kendi yönetiminin de başını yiyen” bu taarruza karşı, “gerekeni yapamamış” ve “elindeki ‘gerçekler’ raporunu” açıklayamamış, kasasına koymakla yetinmişti!..
Şimdi “benzer” bir olay var ortada; bu defa hedef; “Erden Timur!..”
“Galatasaray’ı sezonun, hayır ‘son sezonların en iyi kadrosunu kurarak şampiyonluğa baş aday yapma’ yolunda büyük adımlar atan” Erden Timur…
Bir reyting avcısının, “bambaşka manalar verdirdiği ve iftira mertebesine getirdiği” bir enstantane ile karalanmak istendi, Galatasaray Sportif AŞ’nin Başkan Vekili…
Galatasaray yönetiminin “ona ‘hemen’ sahip çıkması” elbette beklenen bir gelişme idi ama Galatasaray camiasının, Galatasaray taraftarının sahip çıkması da gerekiyor… “İftiracılara tepki” ve de “Erden Timur’a alkış” tezahüratları ile Giresunspor maçında tribünler, gereğini yapmalı!..
“Galatasaray’ın birlik ve beraberliği yolunda” önemli adımlar atan Dursun Özbek yönetiminin bu hamlesine karşı “imal edilmeye başlanılan bombalardan ilki” imha edildi… Sıradakilere müsaade edilmemeli!..

Forvet ve golcü!..

TV ekranlarını istila etmiş “eski futbolcular, eski antrenörler” durmadan “takımlar ve hocalarla ilgili” ahkâm kesiyor ve “izleyicilerini bıktıracak” tekrarlarla âdeta “Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur” sözünü ezberletiyorlar!
Maç başlamadan önce “onlara soruluyor”; oyunun gidişatının ve sonucunun ne olacağı…
“Fenerbahçe en az iki farklı kazanır, eğer goller erken gelirse daha da farklı olabilir sonuç” tahmini yapılıyor…
Maç bitiyor, “Farklı kazanmak bir yana” beraberlik zor kurtarılıyor; ortada “iyi futbol” da yok.
“Aynı yorumcular” bu defa “veryansın” ediyorlar; “kazanamayan takımın” hocasına ve futbolcularına… “Böyle takım mı çıkarılırmış sahaya… Falan ve filan oyuncular oynatılır, falanca ve filanca oyuncular kulübede oturtulur muymuş…”
Be kardeşim, “bu görüşlerini takımlar sahaya çıktığında söylesene”, maç sonunda TV karşısında oturanlar alkışlasınlar seni…
“Testi kırıldıktan sonra akıl vermek” işin en kolayı değil mi?..
Bir de “Forveti eksik bu takımın… Bu eksik apaçık ortada iken, bu zamana bırakılır mı, forvetin alınması” diye tutturanlar var…
Bravo… Takım “forvet ile dolmuş”, yorumcu arkadaşlar (Eski hoca / Eski millî oyuncu) hâlâ ve durmadan “forvet” diyorlar; “eksik olan” ise golcü!..
“Her golcü, forvet olabilir” ama “her forvet golcü olamaz”; futbol ulemamızın bir çoğu bu farkı ifade etmekten bile aciz…
Sohbeti yöneten arkadaşlarımız da nedense uyarmıyorlar, “farkı fark etmelerini” sağlayamıyorlar…

Nelsson’dan da kurtulma!..

Marcao gitti, sıra Nelsson’da… “Yan ve geri pas yarışmaları, penaltı kazaları, olur olmaz gördükleri kartlar, takım arkadaşlarına tavırları ve kişisel hataları ile yedirdikleri onca golden sonra” Nelsson’un da gidişi ile “Galatasaray bu ‘netameli’ stoper ikilisinden tamamı ile kurtulmuş” olacak…
Sadece “kulübe para kazandırdıkları için” teşekküre layıklar…
Galatasaray “onların yerini” kolaylıkla dolduracaktır!..
Güle… Güle…

Zamanında bırakmak!..

Spor sayfalarımızda haber; “ABD Açık’tan sonra tenisi bırakacağını açıklayan dünyaca ünlü ABD’li sporcu Serena Williams, katıldığı Kanada Açık turnuvasında, ikinci turda rakibi İsviçreli Belinda Bencic’e 2-0 yenilerek gözyaşları içinde elendi.”
Hey gidi hey… 40 yaşındaki Serena, dünya tenisinin “en fazla grand slam (Wimbledon / Avustralya Açık / Fransa Açık / Amerika Açık) turnuvası kazananlar” zirvesinde Avusturalyalı Margaret Court (24)’tan sonra ‘23 turnuva’ ile spor tarihinde yerini alacak en büyük şampiyonlarından biri” idi...
Bugün “zirvenin 3’üncü sırasında” 22 şampiyonlukla İspanyol Nadal var, ardından 22 turnuva ile Sırp Djokovic geliyor…
Efsane tenisçi “sakatlıklarla boğuştuktan sonra” tenise dönmüştü. Bu yıl “tek galibiyetini” Toronto’daki turnuvanın ilk turunda İspanyol Nuria Diaz’ı yenerek almıştı.
Ve… Dünya sıralamasında 407’nci sıraya düşmüştü…
Bu acı tablo, sadece “sporcular için değil”, her meslekteki başarılı insanlar için de “örnek ve ders alınacak bir sonu” anlatıyordu…
“Bu duruma düşmeden bırakmak”; işte “büyüklüğün ‘unutulmaması gereken’ son ilkesi”; ne yazık ki, Serena Williams unuttu!..

Şaka!..

Kendi ülkesi Lihtenştayn’da “lig olmadığı” için “İsviçre 2. Ligi’nde oynayan” Vaduz’a hem de Konya’da 4-2 yenilerek elenen Konyaspor, “Millîsiyle, kulüpleriyle Türk futbolunun ne hâlde olduğunu” ortaya koydu…
Antik’i ile Olgun’u ile Genç’i ile Türk hocalarımızı “göklere çıkarmak için” hiçbir fırsatı kaçırmıyor, övme yarışına çıkıyoruz.
Kuzum Allah aşkına, spor sayfalarımızın, TV ekranlarımızın baş köşelerine kurulan kardeşlerim, söyleyin bana; “Bu hâllere düşen millî takımlarımızı, kulüp takımlarımızı ‘birkaç istisna hariç’ kimler çalıştırıyor?..”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.