G.Saray / Muslera Kerem / Boey…

A -
A +

Lafı uzatmadan başlayayım, Galatasaray’ın, “kadro ve futbol olarak ligin en iyi Anadolu kaplanlarından biri olan” Gaziantep FK’dan 3 puan alışına…

Muslera, Uruguay Millî Takımı’nın kaptanı, Galatasaray’ın da… “Bilmem kaç milyon avro” alıyor, her yıl kulübünden, … Bir maçta “iki kurtarış” yapıyor, “göklere çıkarılıyor”,
amma…

Ve mesela… Gaziantep FK önünde, “bir adım ileride olsa yanından geçen topu engelleyecek ve golü de yemeyecek olan” Kaptan’ın gemisini kurtaran” da Boey oluyor…

“Bu öne atılmamış adımı, yazan ya da TV ekranlarında söyleyen” oldu mu, bilmiyorum…

Tekrarlıyorum; onca parayı alan ve onca ünlü bir kaleci, “bir maçta ‘iki’ kurtarış” yapmayacak mı?..

Pazartesi gecesi, Günay “senin o golü yediğin” maçta, “penaltı dâhil” kaç kurtarış yaptı, taa karşı kaleden seyrettin mi, Muslera Kaptan?

Ve Günay kaç para alıyor, kulübünden bir öğren bakalım…

Ya Kerem kardeşimiz; hakemin “hatalı bir kararla, 10 kişi bıraktığı” Galatasaray takımını, zaten pazartesi gecesi dâhil, uzun zamandan beri “10 kişi bırakan” Kerem… “Galatasaray onun yerine, ilk 11’de oynayacak bir “sol forvet almalı” dedirten Kerem, ne oldu sana?... Özel hayatında bir karmaşıklık mı var, acaba?.. Boey’e bak, “aklını başına alırsan” Galatasaray’daki istikbali gör; elbette başarabilirsin; yeter ki iste ve kendine güven!..

Ve de… Sezon başında “kampa bile götürülmeyen, ayrılmasına kesin gözle bakılan” Boey...

İşte, “bir futbolcu, eğer içinde cevher varsa, isterse ve saha içinde de, saha dışında (özel hayat) da ‘sporculuğun gereğini’ yaparsa” hem de kısa zamanda yıldızlaşarak herkese parmak ısırtabilir” sözünün timsali!.. Devam, Boey, devam…

Geliyoruz, Galatasaray’a…

Sezonu geç açan, transferleri “zorunlu olarak” geciken, “genç ve yeni hocası için ‘acaba’ denilen” Galatasaray, ilk beş haftada, zirve yarışına tutunacak bir başarı çizgisi yakaladı, hem de “zorlu rakiplere” ve “kendi sahasındaki” sürpriz Giresunspor mağlubiyetine rağmen…

Gaziantep FK gibi bir rakibi “oynatmadılar”, “10 kişi kalmalarına rağmen” top ve oyunun hâkimiyetini “galibiyet golünün geldiği” uzatma dakikalarına kadar sürdürdüler… “O gol, şans golü” idi ama “o hücum golle sonuçlanmasa” Galatasaray’a haksızlık olurdu…10 kişi kalma, kaçırılan penaltı, direklerden dönen iki müthiş şut, Günay’ın kurtardıkları…

Hâlâ “geri ve yan pas hastalığından tam kurtulamamış” Nelsson, Torreira, Oliveira, Mertens son haftalardaki en iyi oyunlarını oynadılar. Takımlarının futboluna giderek “daha büyük katkı” yapacakları görülüyor…

Yunus “futbol grafiğini” yukarıya doğru çevirdi, takımın en iyilerindendi… İlk 11’de çıktığı son maçta, yerini Gomis’ bırakana kadar “uyuyan” Seferovic bile canlanmış, galibiyet golünün “yüzde 60’ına imza atmıştı… Gomis gollerini atmaya devam ediyor; bir de “penaltı kaçırma” alışkanlığından kurtulabilse…

Bir de, İcardi’li, Kaan Ayhanlı beklentiler gerçekleşirse, Galatasaraylılar için tam bir “Yeme de, yanında yat” futbol menüsü gerçekleşecek…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.