Muslera yavaş yavaş kulübeye çekilmeli!..

A -
A +

“8 + 3 kısıtlaması” varken ve “artık başlayan sezonda da değişmesi mümkün değilken”, Galatasaray’ın “8’inci yabancı kontenjanından birini Muslera ile kullanması” doğru da değildir, haklı da değildir…

Zira, “8 kontenjandan birinin kullanılmasını hak edecek, takıma da Muslera’dan çok daha faydalı olacak” bir değil, “birkaç yabancı” Muslera oynatılırken yedek kulübesinde oturacaklardır!..

Dahası, “Muslera ısrar ve inadı” yüzünden, Galatasaray “gerçek bir kaptandan mahrum olarak” oynamaya da devam edecektir.

Muslera, “Uruguay Millî Takımı’nda da, Galatasaray’da da, ‘iyi yer tutamama’ sebebiyle” goller yemeğe başlamış ve devam da etmektedir.

Kulübede oturan Okan’ın “şans verilirse, ‘o golleri’ yemeyeceğine” inanıyorum. “Kiralık Giresunspor süreci” bu inancımı güçlendirecek maçlarla doludur!..

Uruguay Millî Takımı’nın kalesini koruyan ve Galatasaray’da kaptanlık yapan, “buna karşılık da her sezon milyonlarca avroyu maaş ve prim olarak alan” Muslera’nın bir maçta “2-3 kurtarış yapması” karşılığı “göklere çıkarılması” ne anlama geliyor?..

Bir bakalım, Galatasaray’ın oynadığı maçlarda (mesela son oynadığı galibiyetle biten iki maçta) rakip takımların kalecileri kaçar kurtarış yapıyorlar ve “buna karşı” kaç avroya oynuyorlar?..

Bir de istatistiğe bakalım; Muslera “maç boyu, kendisine gelen ya da geri pas olarak verilen toplarının kaçta kaçını” top bekleyen arkadaşlarına atabiliyor, kaçta kaçını, taca ya da rakip oyunculara gönderiyor?..

Daha önemlisi “topu elinden çıkarmak için tereddüt içinde” takımına, “skor sıkışmasına uğranılan” maçlarda çok kıymetli hâle gelen kaç saniyeyi kaybettiriyor ve “bunların toplamı” maç sonu “toplam” kaç dakikayı buluyor?..

“Hakemlerin oyunu uzatma dakikalarını kısa bulan” Okan Hoca, “Muslera’nın kaybettirdiği dakikaların hesabını” neden yapmıyor ve çare bulmuyor?..

Galatasaray’ın “iyi oynayıp kazandığı” iki maçtan sonra, “neden” Muslera’yı yazıyorum?..

Zira “böyle giderse”, yani “her maçı bir iki kurtarışla idare edip, yenmemesi gereken golleri yiyen” bir kaleciye “geçmişine bakarak kalenin teslimi sürerse”, şampiyonluk yarışının çok kızıştığı ve “tek puanın, belki de birkaç gollük averajın zirveyi tayin edeceği günlerde ‘yedek kulübesinde oturmaktan’ kaleciliği unutacak olan” Okan’dan “çok şeyler beklenmemesi gerektiğinin uyasını” yapmak için…

Galatasaray, Muslera’ya hak ettiğini “maddi ve manevi olarak” bol bol vermiştir. Galatasaray kalesini yavaş yavaş “hak edecek olan bir genç ve de Türk kaleciye teslim günleri” gelmiştir.

Okan Hoca, “bu değişikliği yapabilecek” futbol görgüsüne ve cesaretine sahiptir!..

Zira “UEFA Kupası’nın kaldıran Hagi’li, Popescu’lu, Taffarel’li takımda, başarıya ortak olan “arı gibi’ genç futbolculardan biri de kendisi idi… Bugün, “Galatasaray’a aldırdığı genç futbolcular” belki “ünlüler kadar” takımlarına faydalı olacaklardır… 

Neden “27 yaşındaki” Okan Kocuk da “Galatasaray kalesinin asıl sahibi olma” yoluna çıkmasın?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.