Anadolu irfanının TikToker çocukları

A -
A +

Ben kendimi bildim bileli vardır bu, yeni bir şey değil. 70’lerde, 80’lerde, 90’larda ve 2000’lerde farklı akımlarla az sayıda çocuk ve gençler çok ciddi servetler kazandılar. Arkalarına takılan yüz binlerce aile de o birkaç örneğe bakarak çocukları da öyle olsun diye kendilerini, varlıklarını ve en önemlisi çocuklarını heba ettiler.

Bir dönem, çocuk türkücü olmak modaydı, aileler çocuklarını kucaklayıp şarkı/türkü yarışmalarına götürürlerdi. Küçük Emrah’lar, Küçük Ceylan’lar döneminden bahsediyorum.

Bir başka dönemde genç yıldız futbolcular çok popülerdi, herkes büyük takımların seçmelerine götürmeye başladı çocuklarını. Hatta uyanık futbol kulüpleri kulüp isimlerini “X Futbol okulu”, “Y Futbol Okulu” şeklinde girişimcilere kiralamaya başladı, köşe bucak, ünlü kulüplerimizin futbol okulu oldu ama gerçekte kulüple bağlantısı yoktu. Ailenin “Bizim çocuk Fenerbahçe’nin / Galatasaray’ın futbol okulunda” diye kasım kasım kasılmasından başka pek bir faydası olmadı.

Başka bir dönem, çocuk dizi ve film oyuncuları revaçtaydı, aileler cast (oyunculuk) ajanslarının kapısında sıraya girerlerdi. İnanılmaz bir istismar, setlerde perişan olan, ağlatılmak için sözlü ya da fiziksel şiddete uğrayan çocuklar çıktı ortaya. Üstelik de ailenin gözünün önünde ve ailen “İşin gereği bu” diyerek müdahale bile edemedi çocuklarının ünlü olması uğruna.

Yine 90’larda -Televole dönemi- mankenlerin çok ünlü olduğu hatta her hafta bir futbolcu ile bir mankenin adının çıktığı dönemde de kız çocuklarını manken yapmaya hevesli bir güruh türedi. Sadece kız çocukları değil, eli yüzü düzgün, temiz yüzlü erkek çocukları da çürümüş otellerin kararmış bordo halılarında üzerinde bir parça kumaşla sergilendi, teşhir edildi ve çoğu yine o otellerin karanlık odalarında çürüyüp gitti. Geriye şimdi aktör ya da şarkıcı olan bir avuç kendini kurtarmayı başarmış ünlü kaldı, onların da verdikleri tavizleri çok sonra, organizatörün rezaletleri ortaya çıkınca dinledik.

Şimdiye kadarki serüveni, o dönemi bilmeyen gençler için yazdım, yoksa yaşı 35 ve üzeri olan herkes bu süreci hatırlıyor. Aslında hatırlamak da yeterli değil, ardı ardına okuyunca bütün bu akımların gizemli birer bağlantısı olduğunu da fark ediyorsunuz.

Her döneme birer moda, birer akım tasarlanmış. Ardındaki ekonomi oluşturulmuş. Öne çıkacak birkaç kişi ve arkalarında heba olacak yüz binlercesi baştan tasarlanmış.

Peki bitti mi bu dönem? Elbette devam ediyor. Şekil değiştirerek devam ediyor.

Şimdilerde de YouTuber, Instagramer, Tiktoker gençler ve çocuklar var.

Tiktok’ta canlı yayın açıp insanlar para atsın diye çılgınlar gibi dans eden “Bize para atın” diye bağıran aileler var.

Çocuklarının doğduğu andan itibaren YouTube objesi olarak oluşturan, çocuklarının üzerinden milyonlarca lira kazanan anne-babalar var.

İşin daha acısı, acınası olan kısmı ise yüz binlerce anne-babanın bu tabloya bakınca “Yazık, çocuklarını sömürüyorlar, çocukları bunu kaldıramayacak, büyük ihtimalle çok kötü bir hayatla baş başa kalacak” demek yerine “Bizim oğlana / kıza da para atarlar mı TikTok’ta? YouTube’da izlenme gelir mi?” diyor olması. Bu soruyu sordukları anda da film kopuyor, ondan sonra her şey mübah hâle geliyor.

Genç meslektaşım, başarılı dijital iletişim uzmanı Enes Özdemir, bir YouTube kanalının linkini gönderdi geçenlerde. Enes, AVM’de görmüş, 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu, AVM’de akşama kadar insanların yanlarına gidip “Kanalıma abone olur musunuz?” diyormuş. Birkaç günde 800 aboneye ulaşmıştı bu kızımızın kanalı. Oldukça masum görünüyor, ama sonrası meçhul. İstediği aboneye ulaşamazsa büyük bir başarısızlık hissi, ulaşırsa o kitlenin gözünü doyurmak için her istediklerini yapma eğilimi. İki ucu çoklu denklem.

Bir TikTok yıldızı kızımızın videosunu hatırladım bütün bunların üstüne. Sürekli açık ve uygunsuz giyindiği için “Annen-baban görse mahvolursun” yorumları gelmesi üzerine anne-babasını da yanına almıştı. “Merak etmeyin, onlar yanımda” mesajı verirken annesi-babası mahzun, çaresiz ama umutlu bir bakışla yanında duruyorlardı.

“Çocuk yanlış şeyler yapıyorsa, onu durdur. Ama yanlış şeylerden para kazanırsa demek ki doğru şeyler yapıyordur da sen yanlış anlıyorsundur, destek ol.” Bu zihniyeti besleyen iki şey var, birisi eğitim (sadece okul eğitimi değil, manevi eğitim, aile görgüsü ve değerler eğitimi) ve gelir düzeyi. Eğitim ve gelir düşünce ailenin de, o ailedeki çocuğun da tutunacak dalı kalmıyor.

Çocuklarımızı koruma zamanıdır ama yetmez. Başkalarının çocuklarına da prim verip, izleyip, abone olup, eleştirmek için bile olsa paylaşıp onları daha da şevklendirmeme zamanıdır. Yoksa bir nesil daha kaybolacak, her nesilde seyrelen değerler gün gelecek sıfıra yaklaşacak.

Allah bizi korusun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.