20 yılda iş hayatında neler öğrendim?

A -
A +
Aslında çalışmaya başlamam çocukluğa dayanıyor. Bir şeyler alıp satmadığım bir yılı hatırlamıyorum. Ama kurumsal iş hayatına  babamın yaptığı ürünlerin satış ve pazarlaması için başlamamın üzerinden 20 yıl geçti.
 
En büyük şansım da en büyük şanssızlığım da aynıydı. Babam imalatçı, kâşif bir insandır, Gürbüz Ekinci’yi bilen bilir. Dolayısıyla satışı, pazarlamayı bana öğretecek kimse yoktu. Böylece bu durum benim sıfırdan keşfetme şansım ve sıfırdan keşfetme zorunda kalışım oldu.
 
Çok acemiliklerim oldu, saçma sapan kararlarımı babama açıkladığımda muhtemelen o bu kararların saçma olduğunun gayet farkındaydı. Ama bana “Peki, dene bakalım” deyip geçti her seferinde. Denedim, önce çoğunda yanıldım, sonra biraz daha azında, sonra yavaş yavaş haklı çıktılarımın sayısı yanıldıklarımı yakaladı.
 
Babam bana yanılma fırsatı vermeseydi ben hatalarımı yapamayacaktım. Hatalarımı yapamasaydım da öğrenemeyecektim.
Hatta size çok özel bir şeyi açıklayayım sevgili okuyucum, 18 yaşında babamla Desnet hikâyesine başladığımızda babam bana çok ilginç bir şey söyledi. “Oğlum, bir evimiz bir de arabamız var, bu ikisinin toplam değeri x bin lira kadar, x bin liradan fazlasını batırma”.
 
Ben bu söze aşırı sinirlenmiştim. Neden batıracaktım ki? Ne münasebetti? Niçin bana güvenmiyordu?
Oysa şimdiki aklımla, yaşanmışlıklarımla baktığımda çok farklı bir şey görüyorum.
Babam bana güveniyordu. Hem de öyle çok güveniyordu ki, bu hayattaki tüm mal varlığını önüme koymuştu. Sadece fazlasını riske etme, kimseye muhtaç olmayalım, gerisi sana feda olsun” demekti bu.
 
Hayat biraz da bir Mona Lisa tablosudur, bir yaşta, bir açıdan gülüyor diye gördüğünün bir başka yaşta ağladığını fark edersin. İkisinde de doğru görmüşsündür. İkisinde de görmen gerekeni görmüşsündür oysa.
 
Notum: Eğer ailenizde, aile işinizde yeni jenerasyon varsa onların hata yapmasına lütfen müsaade edin. Onları öne çıkarmaktan korkmayın, onların sizi geçmesindense hiç korkmayın. Çünkü gün gelir onlar sizi geçerse, bu sizin başarınızdır.
 
Peki iş hayatında 20 yılda neler öğrendim? İşte birkaçı
 
● İnsanlar ürününüzü değil, hikâyenizi satın alırlar. Hikâyesi, karakteristik özellikleri, farklılıkları olan, kopyala yapıştır olmayan bir iş kurun. 100 şirketten sonra 101.si, 10 dükkân varsa 11.si olmayın.
● İşinizi kurarken “müşteri neden benden alsın” diye sorun. Bu soruya ne kadar çok sayıda cevap verebiliyorsanız o kadar iyisiniz ve rakipsizsiniz demektir.
● Rakiplerinizi düşman olarak görmeyin. Onların kötülüğünü istemeyin. Onlar çok başarılı olmalı ki siz onları geçmeye çalışırken daha da başarılı olasınız. Rakibiniz düşman değil, aynı işi yapan, aynı ekmeği bölüşen iş ortaklarınız. İyi ilişkiler kurmaya özen gösterin.
● Çalışanlarınızı seçerken yeteneğinden önce karakterine bakın. Yetenek geliştirebilir ama karakter yoksunluğu düzeltilemez. En azından siz düzeltmezsiniz.
● En kötüsüne her zaman hazırlıklı olun. Ben 2016’da, 2017’de yazılarımda “En az bir yıl hiç para kazanmasanız bile işinizi sürdürebilecek paranız hesabınızda olsun” derken ileride bir pandemi olacağını elbette bilemezdim. Hatta çok fazla kızan da oldu bu önerime. “Kimin bir yıllık sermayesi var ki?” diyorlardı. Pandemi bunun gerekliliğini gösterdi.
● Diyebilirsiniz ki “Ya sermayem yoksa ne yapacağım?”. Muhtemelen batacaksınız. Batmazsanız da tüm kazancınız finansmana ya da artan maliyetlere gidecek. Çünkü finans gücü olmadan ayakta kalmak da, finans gücü olanla rekabet etmek de çok zor. Batmamak için de yapmanız gereken farklılaşmak, özelleşmek. Sıradan bir lokantanız varsa işiniz zor ama şöyle tek bir yemekte ustalaşıp da yan şehirden insanların binip gelmelerini sağlayabiliyorsanız işiniz çok daha kolay.
● Parayı nereden kazanıyorsanız ve hangi işi gerçekten çok iyi biliyorsanız sadece o işe odaklanın. Yumurtaları aynı sepete koymamaktan bahsedilir hep ama bir de bildiğim tilki ile kirpi hikâyesi vardır. Tilkinin türlü türlü numarası vardır lakin kirpinin hepsine karşı tek numarası, kapanıp dikenlerini çıkarmaktır. Bu yüzden de tilki kirpiyi hiçbir zaman yenemez. Şunu unutmayınız. O düşündüğünüz ikinci, üçüncü işin de, o çok para varmış denilen yeni işin de birer ustası var. Ben kendi işimde nasıl 20 yıllıksam, her sektörün bir Ömer Ekinci’si var. O işe sırf para kazanmak için girip, o işin ustaları varken sizin para kazanmanız ne derece olası olabilir?
Bu seriye alaka olursa devam edeceğim dostlar. Tamamen karar sizde. Mailler, mesajlar gelirse devam, gelmezse yepyeni konular.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.