Altın stoklamak nasıl fikirmiş?

A -
A +

Çiğ süt fiyatlarına gelen zammın ardından geçen haftayı da süt ürünlerine "geldi gelecek" zamları konuşmakla geçirdik. Kulağımı nereye kabartsam, kiminle konuşsam "filanca markette kaşar fiyatı hâlâ cazip, henüz tereyağına zammı yansıtmamışlar, beyaz peynirde etiketler daha değişmemiş" gibi "stok tüyoları" duyar oldum. Sosyal medyadaki paylaşımlardan tutun da apartmandaki merdiven muhabbetlerine kadar "nerede, ucuza ne kaldı, hemen gidip alalım" şeklinde muhabbetler tavan yapmış durumda...

Bu sadece sütte yaşananlar. Her kalemde benzer tablo var ve evlerde balkonlar, buzdolapları, odalar "fiyatı daha da artmadan alınmış" temel tüketim maddeleri ile dolu. Sanayici de "ham maddeyi aldığım fiyattan bir daha bulamıyorum" diyor, galerici ve marketçi de "sattığımı aynı fiyattan yerine koyamıyorum" şeklinde dertleniyor. Çünkü yerli para değer kaybediyor ve döviz kaynaklı fiyat artışları sürüyor. "Daha da artacak" korkusu etki, ardından bütün bu yaşananlar ise tepki... Şimdiden dolar kurunu 16,90'dan hesaplayan şirketler var ve bunu alenen ilan ediyorlar! O hâlde bir an önce "öngörülebilirliği" sağlamak gerekiyor. Özellikle de döviz kurlarında... Aksi hâlde "fiyat verememe", "mal saklama" gibi reaksiyonların önüne geçmek de zor olacak. 

Biraz rakamlara dalalım... 
- Merkez Bankasının geçen hafta yaptığı ankette 12 ay sonrası için bile enflasyon beklentisi yüzde 21,39 oldu. Daha geçen ay bu beklenti, yüzde 15,61 olarak kaydedilmişti. Yine aynı süreçte dolar beklentisi 15,56'ya çıktı. "Yüksek kur, yüksek enflasyon" 2022'de de gündemimizde olacak.   
- Doları konuşuyorken ABD'ye de bakmak lazım. Ülkede yıllık enflasyon yüzde 6,8 oldu. Bu rakam 1982 yılından bu yana en yüksek enflasyon. FED yetkililerinin, enflasyondan duyulan rahatsızlık nedeniyle "daha şahin bir duruşa" yöneleceği konuşuluyor. Yani ABD'de "daha erken" bir faiz artışı süreci başlayacak. 
- Enflasyonu konuşurken de maliyetlere bakmak gerekiyor. Türkiye'de üretici fiyatlarındaki artış, kasımda yüzde 54,62'ye yükseldi. Tüketici enflasyonu ile (yüzde 21,31) fark, 30 puanın da üzerinde... Bu rakamlar, fiyatlar üzerindeki baskının bir süre devam edeceğini gösteriyor.

- Gözler önümüzdeki hafta (16 Aralık'ta) şüphesiz TCMB'nin faiz kararında olacak. Gelinen nokta, alınacak kararı da çok önemli kılmış durumda. Eylül ayında TCMB tarafından belirlenen politika faizi ile serbest piyasada oluşan Türkiye'nin 10 yıllık tahvil faizi, yüzde 18 seviyesinde bulunuyordu. Şu anda TCMB faizi yüzde 15 ancak 10 yıllık tahvil faizi yüzde 21'in üzerine çıkmış durumda... Aynı noktada bulunan iki faiz oranının farkı, üç ay içinde 6 puan açılmış. "Faiz indirimleri, kredilere tam anlamıyla neden yansımıyor" sorusunun cevabı belki biraz da burada saklı.

...Ve nihayet herkesin bugün en büyük derdi, "paramızın değerini nasıl koruruz!" Geçen hafta TCMB'nin, 14 TL'ye yaklaşan dolara üçüncü defa müdahale ettiğini gördük. Bu seviyelerin "rahatsız olunan" noktalar olduğu işaretini alıyoruz. Borsada "ihracatçı rallisi" devam ediyor ancak patronlardan "maliyetlerimiz de artıyor" serzenişi yükselmeye başladı. Dikkat edilmesi gereken seviyelerdeyiz. 

Gelelim altına... Yastık altında aslında yıllardır altın "stoklayan" bir toplumuz. Eskilerin "şaşmayan" tercihi güzel bir fikirmiş, yine üzmedi. "Ons" üzerinde ciddi bir baskı var. Cuma günü 1.770 dolardan 1.790'a doğru bir hareket yaşandı. Bu etkiyle gram altın da 795 TL'ye çıktı. ABD tarafında faiz artış süreci netleşince, önümüzdeki aylarda ons üzerindeki bu baskı da hafifleyecektir. Çünkü altın çıkarmanın maliyeti artıyor, bu durumda "ons" için yeniden 2.000 dolar senaryosu vizyona yaklaşacak gibi görünüyor...

SONUÇ: Alırken kazanılır. Ancak realize edilmemiş kâr, kazanç değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.