Kimse kimseyi kandırmasın!

Geçen hafta cuma günü Riva’daydım. Lucescu’nun imzası sonrası hakem yaz semineri dolayısıyla kısa bir program yapıldı.
1) MHK Başkanı Yusuf Namoğlu ve UEFA Hakem Eğitimcimiz Roberto Rosetti konuşmalarında ısrarla ve iddiayla hakemlerin geçen sezon özellikle ikinci yarıda çok büyük bir performans gösterdiklerinin altını çizdiler.
Madem öyle; hakemlerin aldıkları ücretlerde neden kesintiye gidiyorsunuz; çok iyilerse zam yapsaydınız!
2) TFF Başkanı Yıldırım Demirören açılış konuşmasında Avrupa’dan temmuz ayında hakemlerimize toplam 11 maç görev geldiğini bir iftihar vesilesi olarak ifade etti.
Sayın Başkan, temmuz ayında gelen maçların hiçbir önemi yok. Eylülden sonra gelen maçların bir mana ve değeri var. O bilgi notunu size verenler, kamuoyunu kandıracaklarını sanıyor. Temmuz ayında Bulgar, Moldovalı ve Rumen hakemlere de 11 maç görev geldi.

Böylesi görülmedi!
Son 25 yılda açık ara gördüğüm en kötü hakem yaz semineriydi.
1) Yaz seminerleri 4-5 gün olur. Program TFF sitesinden açıklanır. Medyaya açık bölümler belirtilirdi. Hakemler cuma günü öğleden sonra Riva’ya giriş yaptı. Açılış ve hızlandırılmış bir ders. Cumartesi ders, pazar günü koşu. Bir buçuk günde eğitim bitti. 22-30 Temmuz arası kamp yaptılar. Eğitim yoktu. Bir tane kurul üyesi hakemin yanından geçmedi. 
2) Onlarca medya mensubu Riva’ya kadar gelmiş. Hakemlerle röportaj ve fotoğraf çekimi yasak. Yasağı kim koydu bilen yok! Sorulacak onlarca soru var bir tane muhatap yok. Bir MHK üyesinin gelip “Sizi şöyle alalım. Sorularınız varsa cevaplayalım. Yeni sezonla ilgili şunları düşünüyoruz” diyebilme cesareti ve özgüveni yok. 
3) Pazar günü hakemler 35 derece sıcakta ve yüzde 75 nemde koşturuluyor. Meteoroloji uzmanları uyarılarda bulunuyor. Hakemlerin üçte biri sakat. Renkleri sapsarı. Hepsi atletik test öncesi by-pass ameliyatına girecek hasta gibi tir tir titriyor. Gergin ve stres altındalar. Başlarında MHK Başkan ve başkanvekili yok. Sadece 2 tane hiçbir sorumluluk taşımayan kurul üyesi var. Bu testleri 15 gün, bir ay erteleme akıllarına bile gelmiyor.

Bu da oldu!
Mevcut MHK’daki kurul üyeleri ne iş yapıyor, çok merak ediyorum.
Meslek hayatım boyunca 15’i aşkın MHK, onlarca hakem semineri görmüşümdür.
Her kurul üyesi, sembolik de olsa seminerlerde birer ders anlatırdı. 
Bir konudan sorumlu olurlardı. Şimdi kurul üyeliğinin hiçbir ağırlığı kalmadı.
Hakem, atletik testte MHK üyesinin üzerine yürüyor. 

MHK kıyafet işini bile becerememiş
Süper Lig hakemlerine kıyafet dağıtıldı.
TFF 1.Lig hakemlerine kıyafet dağıtıldı.
İkisi de farklı renklerde.
Şimdi hakem, Süper Lig’de bir maça çıkacak. Diyelim ki, 4. hakemi TFF 1. Lig kadrosundan.
Ya da TFF 1. Lig maçına Süper Lig hakemi verdin, 4. hakemi TFF 1. Lig kadrosundan.
Kıyafetler farklı. Hakem başlayacak oradan-buradan kıyafet dilenmeye... Başkasının kıyafetini giyecek. Terleyecek, kirletecek. Yıkayıp, sahibine iade edecek. 
Bunu hesap edemeyen bir MHK işbaşında. 
Hakem sakat, hakem cezaya girmiş, mecburen alt kadrodan hakem kullanacaksınız. 

Cezayı kulüpler çekmezse, olayların önüne geçilemez!
UEFA, seyirci olaylarında kulübe cezayı katlamalı veriyor. Hiç acımıyor, affetmiyor.
Peki bizde nasıl?
Kulüpler ile aranızın kötü olmasından bu kadar çekinirseniz bu işlerin önüne geçemezsiniz.
Hakemleri ve MHK’yı “kulüp” deyince “titrer” hale getirdiniz.
Samsun’da Süper Kupa finali oynanıyor.
Eskişehir ve Antalya’daki maçlardan hiç ders çıkarılmamış.
2 yıl men ver bakalım, bir daha bu suçlar işlenebiliyor mu?
Statlarda onlarca blok var. 
Siz küfür cezasını bloğa indirdiniz. 20 kişi küfür etti. O bloğun kartları kapatılıyor. 
Aman kulüplere kıyak olsun, fazla ceza almasınlar.
Cezalı taraftar ne yapıyor, kombinesini devrediyor. Suç işleyen seyirci parasını kâr ederek kurtarıyor. Suçlunun yerine bu defa bir başka suç potansiyeli olan taraftar gelip oturuyor. 
UEFA 2 yıl kupalardan men ediyor. Olmadı, tehdit ediyor. Bizde ise yapanın yanına kalıyor.