Federasyon milleti dinleyecek olsa!
Çok gerilere gitmeyelim; son üç sezona bakalım…
Futbol Federasyonu; kulüpleri, başkanları, medyayı, ekranlardaki uzmanları, hatta TFF Başkanvekili Ali Dürüst’ü dinleyecek olsaydı ve dediklerini yapsaydı; bugün bir tane hakem kalmazdı!
Cüneyt Çakır mı, Fırat Aydınus mu, Hüseyin Göçek mi, Halis Özkahya mı, Bülent Yıldırım mı, Mete Kalkavan mı, Ali Palabıyık mı, Halil Umut Meler mi, Alper Ulusoy mu, Yaşar Kemal Uğurlu mu kalırdı? Bu kulüplerin hepsi her hakem için en sert cümleyi kullanmıştır, kelle istemiştir.
MHK’ların yakın geçmişte Trabzon maçlarına en kolay atadıkları hakemler Fırat Aydınus ve Halil Umut Meler değil miydi?
İş MHK’ya düşüyor!
Trabzonspor, F.Bahçe ve Göztepe kulüpleri hafta boyunca hakemler üzerinden bir kamuoyu oluşturmaya çalıştılar.
Aşağıdaki üç hakemin bu hafta ligde maç alamayacaklarını hem ekranda söylemiştik, hem de gazetemizde yazmıştık.
1) Cüneyt Çakır, hafta sonu Lizbon’da UEFA seminerinde olacak. Oradan da Malaga’ya geçiyor. Haftaya da maçı olmaz.
2) Hüseyin Göçek de yarın zorlu bir TFF 1. Ligi maçında. Ertesi gün Lizbon yolcusu.
3) Ümit Öztürk, Bodrum-Malatya kupa maçı yönetti. O da yeni FIFA olduğu için Lizbon yolcusu.
Tabi hafta içinde 8 tane de VAR’lı kupa maçı oynandı.
MHK, bu hafta Fırat Aydınus ve Halil Umut Meler’e maç vermeyi çok arzu etmiştir. Bakalım; VAR’da kullanabilecekler mi?
Ama belli kesimlerden gelen baskı sahada kullanmaya izin vermedi.
Şimdi ne oldu?
Bazı kulüplerin; MHK ve hakemler, hatta federasyonun üzerindeki baskısını herkes hissetmiş oldu.
Bir kere Fırat Aydınus ve Halil Umut Meler için bu sezon bir daha Trabzon maçı alma şansları kalmadı. Ne VAR’da, ne de sahada!
Dikkat ediyor musunuz; VAR’la beraber bir maçta bir kulüp için “iki hakem” birden kaybediyorsunuz.
Tıpkı G.Saray-Konya maçından sonra Hüseyin Göçek ve Halis Özkahya’nın G.Saray maçlarına yakın vadede çıkamayacak olmaları gibi.
İlk haftadan, son haftaya kadar ligde tansiyon, zorluk sürekli artarak devam eder.
Bunun kupası var, play-off’u var.
Peki çare?
Kadroyu bir miktar daha işin başında geniş tutacaksınız. Günlük düşünmeyeceksiniz!
Kaliteli hakem çıkarmak için gayret sarf edeceksiniz.
Bildiri modası!
Kulüplerde bir bildiri modasıdır gidiyor.
Tercüman, çim bakıcısı, kondisyoner, terapist her konuda işin uzmanını getirmeye çalışıyorlar.
Kulüpler bünyelerinde birer tane de “oyun kuralları uzmanı” bulundurmalı.
Ve bunun kim olduğunu da kamuoyu bilmeli.
Çünkü bildiriler, vizyon ve misyona uymuyor.
Amatör ve içi çok boş kalıyor.
Buraya dikkat!
Balıkesir-Trabzon kupa maçını 10 bin 500 biletli seyirci izledi.
Kışın ortasında ve açık kanalda olan bir maç için bu rakam; aslında çok şeyi anlatıyor.
Balıkesirspor’un bu maça hangi şartlar altında çıktığına girmeyeceğim.
Peki, Trabzonspor neden bu kadar ilgi odağı oldu? Ahmet Ağaoğlu’nun transfer politikası ve yeni yapılanma.
Ünal Karaman’ın ortaya koyduğu oyun ve oyuncu felsefesi, rakiplere saygısı.
Trabzonspor’un son beş yılda çöpe giden paralarına bakın!
Taraftar artık çilek, muz, kivi istemiyor.
Burak, Kucka, Onur gitmiş... Kimin umurunda?
Bir şeyler değişiyor.
Trabzon bunun tadına varmalı, hakem işine takılıp kalmamalı.
Enerjisini daha doğru kullanmalı.
Bakın beyler, Rosetti ne diyor?
VAR protokolünün esası şu cümle; “Yüzde yüz doğruyu bulamazsınız, yüzde yüz hatayı düzelteceksiniz.”
Bu ölçü yetmedi ki; UEFA Hakem Kurulu Başkanı Rosetti geçtiğimiz günlerde çok çarpıcı bir ifade daha kullandı: “Şüpheli pozisyonlarda, hakem monitöre gitsin baksın lafını hiç sevmiyorum!”
Rosetti devam ediyor;
“VAR, faul-fena hareketler ve elle oynamalarda yüzde 96 oranında başarılı.
Ofsaytlarda yüzde 100.
Başarısız olunan dilim yüzde 4; elle oynamalar, fauller, itmeler-tutmalar.
Top mu ele, el mi topa gitti, el doğal konumunda mı? İtme ve tutmalar ihlal için yeterli mi?
Bunlarda hakemin yorumu öne çıkar.
Hakem ‘ben gördüm’ diyorsa, ‘itme-tutma yetersiz, elle oynama yok’ demektir.
Ancak hakem görmediyse, gider monitöre bakar.”
İşte biz; bu çizgiyi aştığımızda, ipin ucu kaçıyor.