Kadınlar ne ister?

A -
A +
* Günün 8 saatini yatakta, 8 saatini kuaförde, 8 saatini de alışverişte geçirmek ister...
...
* Dünyanın en güzel kadını olduğu cümlesinin dakikada bir söylenmesini ister...
...
* Kendisi için 1 milyon tane şiir yazılmasını ister...
...
* Doğurduktan sonra vücudu bozulmasın ister...
...
* Hapur hupur yemek fakat kilo almamak ister...
...
* Çiçek bakmaktan nefret eder ama kendisine sürekli çiçekler alınmasını ister...
...
* Gökteki Ay yere indirilsin ve kendisine tepsi içinde ikram edilsin ister...
...
* Yenisini almak için, en yeni ayakkabılarının bile hemen eskimesini ister...
...
* Telefon konuşması karşı tarafa yazsın ister...
...
* Kadın-erkek eşitliğini savunmakla birlikte hesabı erkek ödesin ister...
...
* Kadın-erkek eşitliğini savunmakla birlikte, askere hep erkekler gitsin ister...
Öğrendim ki;,
"-İnsanın kalbi öyle kelimeler kullanıyor ki; dil onları telaffuz edemez..."
Ana Kumanda
(...TV – 8 – Bay Tahmin)
MURAT ÖZARI: Sen bu akşam böyle karanlıklar içindeki bir civciv gibisin Fikret...
Xxx
FİKRET ENGİN: Ya bu aralar hep tek maçtan yatıyorum...
MURAT ÖZARI: Ya ben yarın sana çalar saat alayım fazla yatma... Bu aralar sen çok yatar oldun...
Xxx
MURAT ÖZARI: Halk her şeyin farkında... Sen halkı Gülhane Parkı'nda mı zannediyorsun Fikret Engin?...
KRAMPON
SON DAKİKA: Antrenmanda İbrahimoviç'i taklit etmeye çalışan Burak Yılmaz, kolunu kırdı...
...
MUHALEFETE de bir paye biçme peşindeki Fox TV, Kemal Kılıçdaroğlu'nu Türkiye Güzeli seçip, Devlet Bahçeli'yi Nobel adayı gösterdi...
...
DURUMU sürekli maç saatinde belli olan Mustafa Pektemek'in; saatlerin geri alınmasının muallakta kalması neticesinde ne yapacağı merak konusu...
Bizim pano
Acıkınca "Bir şeyler yiyelim" dedik...
Emin, "Dardanel balığı alalım" teklifinde bulundu...
Murat "Dardanel balığının mevsimi değil ki, başka bir balık olsa neyse" diye karşı çıktı...
Xxx
Serdar'ın arkadaşından şüphe üzerine biyopsi alınacaktır...
Hastaneye gittiği günün ertesinde karşılaşırlar ve sorar;
"-Ne oldu o iş?... Otopsi yaptılar mı?..."
Temel bir gün...
Temel'e oyunda bir cümlelik rol vermişler...
Sahneye gelecek, "Bir tabanca sesi duydum" diyecekmiş...
Üç ay boyunca prova yapmışlar... Gala gecesi gelip çatmış... Temel'in sahnesine sıra gelmiş... Önce tabanca sesi duyulmuş, sonra Temel, nefes nefese sahneye girmiş:
"-Ula ne sesiydi bu?..."
İtirafım var
(...isim: nilay ...şehir: istanbul ...yaş: otuz bir)
Facebook'un ilk günlerinde okuldan arkadaşlara bakıyoruz...
Senelerdir görüşmediğimiz arkadaşların yaşlandığını ve bazılarının evlendiğini görüyoruz...
Merak ettiğim çocuğun düğün resimlerini ve evlendiği kişinin ismini gördükten bir gün sonra kızcağızla otobüs durağında karşılaştım...
"Aaa... Aynur" dedikten sonra kız, "Pardon nerden tanışıyoruz" diye sordu...
Ne diyeceğimi bilemedim, "Pardon bir arkadaşı bekliyordum da" gibi bir şeyler saçmalayıp durdum...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Yüreklilik...
Yüreklilik; kendi hatalarına egemen olmaktır...
Onlardan acı çekmektir, ama onların altında ezilmemektir...
Ve yoluna devam etmektir... Yüreklilik hayatı sevmektir...
Ve ölüme dingin bir bakışla bakmaktır...
İdeale koşmak ve gerçeği anlamaktır...
Harekete geçmek ve evrenin çabamıza hangi ödülü ayırdığını veya bir ödül ayırıp ayırmadığını bilmeden büyük amaçlara kendini adamaktır...
Yüreklilik, gerçeği aramak ve onu söylemektir...
Geçici olarak muzaffer olan, yalanın yasasına boyun eğmemektir...
Ve ruhumuzu, dudağımızı ve ellerimizi, aptal alkışların ve fanatik yuhalamaların yansıması yapmamaktır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.