Sanat...

A -
A +

-Sanatını ulaşılmaz bir doruk olarak kabullen.
Onu aşabileceğine dair hayaller besleme.
Aşabilecek duruma geldiğinde, bunu zaten farkında olmadan başaracaksın.

...
-Öykünmeye mümkün olduğunca diren...
Üzerindeki etki yeterince güçlüyse ancak o zaman öykün.
Kişilik geliştirmek, her şeyden çok sabır isteyen bir iştir.
...
-Körü körüne inan.
Başarıya ulaşacak kadar yetenekli olduğuna değil, ama arzuladığın şey karşısında göstereceğin şevke.
Sanatını yavuklun gibi sev, tüm kalbini ver ona.
...
-İlk sözün nereye gideceğini bilmeden yazmaya başlama.
İyi kotarılmış bir öyküde ilk üç satır,
hemen hemen son üç satır kadar önemlidir.
...
-İnsanoğlunun konuştuğu dilde ifadeyi vermek için belirlenmiş sözcüklerden başka sözcük yoktur.
Sözlerine sen hükmet, sesli harf gelmiş sessiz harf gelmiş,
bunları kafana takma.
...
-Duyguların akışına kapılarak yazma.
Bırak silinsinler, ama sonra hepsini aklına getir.
Bundan sonra duyguları yeniden canlandırabilecek gücün kalmışsa, zaten yolu yarılamışsın demektir.
...
-Yazarken ne arkadaşlarını düşün, ne de öykünün bırakacağı etkiyi.
Bir araya getireceğin kahramanlarının içinde yaşadığı o küçücük ortamdan başka ilgini çeken hiçbir şey yokmuş gibi anlat.
Öyküdeki yaşantıdan başka bir şey çıkmasın ortaya.

Öğrendim ki;“
-Emanet edilmiş bir güzellikle övünmek en büyük çirkinliktir...”

Desidero..
-Berberden çıktım şimdi Rusya olayı tamamdır, büyütülecek bir şey yok kontrol bizde.
...
-Sıradaki uçak, sevip de kavuşamayanlar için düşürülsün...
...
-Pazar günleri eniştenin Doblosuyla pikniğe giderken evde unutulmuş piknik tüpü gibiyim. Öyle yalnız öyle unutulmuş.
...
-Rusya önemli değil de içinde kızlar vardı...
...

-Gerçek performansım bu değil arkadaşlar, daha uzun sürünmüşlüğüm var benim...
...
-İlk istediğim zaman vermezler, benden sonrakilere hava atarlar diye doktor olmadım...
...

-Hava tam ne giyersen giy tutturamazsın olmuş...
...
-Bir yere giderken çantasına 2-3 tane mandalina sıkıştıran kızdan zarar gelmez.
...
-Bendeki bu şans ile yeni giydiğim çorapla marstaki suya bile basarım...
...
-Issız bir adaya düşsem hayatım da pek değişiklik olacağını zannetmiyorum...
...
-Sabahın belli vakitleri Devlet Bahçeli gibiyim kimseyle görüşmek istemiyorum.

Maraton
TRABZON; Roma’yı 6-1 mağlup eden Barcelona’yı kendine kardeş takım olarak ekledi…
...
FIFA diğer futbol maçlarına yaşanacak ilgisizliğin önüne geçmek amacıyla, Barcelona maçlarının artık yayınlanmayacağını açıkladı...
...
AHMET Davutoğlu, Rusya ile olan ilişkilerin çıkmaza girmesi üzerine konuştu; “Sabri vurdu..”
...
SÖZCÜ Rus uçağı konusunda Türkiye’yi suçladı; “Ekmek almaya giderken vurdular…”

Ana kumanda
(...Beyaz TV/ Beyaz Futbol)
ERTEM ŞENER: Özellikle antrenmanlarda çok sakatlıklar oluyor?..
ABDÜLKERİM DURMAZ: İstanbul geceleri buz pisti gibi kardeşim... Kay kay bitmiyor...
...
AHMET ÇAKAR: Benim fikrim bu konuda sabit... Hamza bana iyi elektrik vermiyordu..
SİNAN ENGİN: Hamza elektrik santrali değil kardeşim...

Yıldız Abla günlüğü

-Arkadaşlar çirkin kızları üzmeyin... Üzülünce daha da  çirkin oluyorlar...
...
-Normal şartlarda iyi biriyim de şartlar normal değil...
...
-Baktın dünya senin için dönmüyor; tersine git, dünya ayaklarının altında dönsün...
...
-Aşk önce sana uçmayı sonra düşmeyi öğretir...
...
-Matruşkalar gibiyiz. Benim içimde sen, senin içinde o, onun içinde de bir başkası...
...
-Boş verdiğin kadar huzurlu, takmadığın kadar mutlusun...
...
-5 senedir Magnum yiyorum, reklamdaki o sesi yalnızca salatalıktan çıkartabiliyorum...
...
-Yanımda olmayan birinin yanında unuttum kendimi...

Bizim pano

Yıllarca futbolla uğraşmış Mustafa Abi ile basket maçı izlemek...
Oyunculardan birinin üçlük denemesi başarısız olunca, Mustafa Abi sinirleniyor;
“-Yuh be... Bunlar nasıl oyuncu?... Boş potaya basket atamıyorlar...”

Temel bir gün...
Temel Fransızca dersinde müthiş zorlanıyormuş, onu yüreklendirmek isteyen öğretmeni, “Bu işin üstesinden geleceğine eminim” demiş;
“-Rüyalarını Fransızca görmeye başladığın anda bu konuyu da halletmiş olacaksın...”

Bir gün Temel koşarak Fransızca öğretmenine gelmiş, heyecanla “Dün gece bir rüya gördüm, herkes Fransızca konuşuyordu öğretmenim” demiş...
“Harika” diye sevinmiş öğretmeni, “Ne konuşuyorlardı?..”
“Ne bileyim” demiş Temel;
“-Bi halt anlamadım ki?..”

İtirafım var

(...isim: m.enes ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi beş)

-Otobüste, “Fazla akbili olan var mı” diye soran bayana hava atmak için koltuktan fırlayıp akbil basmak ve “Kontör yetersiz” ikazını almak...

-İş yerinde doğum günüm kutlanırken, hoşlanılan kızın “Doğum günün kutlu olsun” tebriğine heyecandan “Senin de Tuğba” cevabını vermek...

-Kafede aynı kızla otururken, bir ara lavaboya kalkmak ve tam bu sırada diğer müşterilerden birinin, “Garson hesabı verir misin” demesi...

-Sevmediğim bir adamla karşılaşmak üzereyken numaradan cep telefonuyla konuşmaya başlamak ve tam o sırada telefonun çalması...

(omer.soztutan@tg.com.tr -   itiraf edin, rezil edelim...)

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.