Ayaküstü...

A -
A +

Şimdi de Halep’e koridor açıp Halep’i boşaltma derdine düştüler...
Güya bunu insaniyet namına yapıyorlar.
DAEŞ’e, PYD’ye hatta Esad’a silah verip yardım etmesinler yeter.
Bu yardımseverler (!) biraz da Halep boşaltılınca kimin/kimlerin ellerine geçecek bundan bahsetseler ya...
Ayrıca bu yardımseverler ne gariptir ki Halep’ten çıkacak insanları da kendi ülkelerinde istemiyorlar.
Hedef hep Türkiye yani...
(...Mustafa Koç-Okur/Yazar)

Öğrendim ki;

“-Yerinde eleştiri; dostu düşmanın pençesinden alır...”  

Bizim pano

Serdar “İyi akşamlar” deyip çıkan Bünyamin’i uğurladıktan sonra cep telefonunu masada unuttuğunu fark edip hemen telefona sarıldı...
Cepten arayıp, telefonunu serviste unuttuğunu söyleyecek...
Ömer Abi’nin “Bünyamin’in telefonu çalıyor” demesi üzerine “Açma abi... Cepten arıyorum, gelip kendisi bakar” demesi...
Konuşmanın “Hay Allah, ben arıyormuşum” diye son bulması...

Ana Kumanda

(...FLASH TV / Yalçın Çakır’la Ana Haber Altyazıları)
-Kızgın yağla yanan kıza üzülüp kaybolan adam...
...
-Stüdyoda müthiş yüzleşme! Kocası ormana kaçan kadın...
...
-Futbol takımına vermek için karısının 12 erkek doğurmasını isteyen koca...
...
-Karısı tarafından sürekli şiddet uygulamakla suçlanan adam: Sağa sola dönerken elim çarpıyor...
...
-Kadınsal içgüdülerimle seni tedavi edeceğim...
...
-Kocasını balığından kıskanıp evi terk eden kadın...
...
-Karımdan sevgi göremediğim için kanarya besliyorum...

Temel bir gün...

Fadime ve komşu kadın Temel’i başka bir kadınla yemek yerken görmüş...
Kadın, bir süre sonra Fadime’ye çıkışmış;
“Sen” demiş, “Sen kocanı bir başka kadınla o şekilde yakalıyorsun ve o kadının saçlarını yolmuyorsun... Neden?...”
“Bekliyorum” diye cevap vermiş Fadime...
-Bek... Bekliyor musun?... İyi ama neyi?...
“-O meymenetsizin daha ufak tefek biriyle çıkmasını...”

TERS AÇI

Ayaküstü...

"-Çocuk olursan her şey olursun!..."

Kadınlarda alışveriş mantığı!

-Erkeklerin asla anlayamayacağı bir mantık... İhtiyaca değil can sıkıntısına dayalıdır.
...
-Aynı türden iki ürünün özellikle pahalı olanını alırlar… Ama pahalı olan üründe indirim olması konusuna dikkat ederler…
...
-Yatak örtüsü almak için çıktıkları alışverişten 80 mağaza gezdikten sonra çanta alarak evlerine dönerler...
...
-Önce ihtiyaç belirlenir, 80 mağaza dolaşıldıktan sonra tişört alınır... Ertesi hafta da aynı sürede, alınan ürüne uygun diğer aksesuarlara bakılır...
...
-1-liste yapılır. 2-Mağazaya gidilir. 3-Amaca en uygun ve aynı zamanda en ekonomik olanlar belirlenir. 4-Satın alınır.
Ayakkabı söz konusu olunca, bu 4 maddenin ilk üçü geçersizdir.
...
-Tek bir mantığı vardır; “Bir gün kullanırım”... Sonra dolapların içinde ne zaman alındığı hatırlanmayan kazaklar, poşetinden çıkmamış etekler bulmak mümkün olabilir.
...
-Babaya sabah sabah isyan bile ettirebilir, “İki kızın üç dolap ayakkabısı nasıl olur” diye...
...
-Özellikle mağazaların indirim dönemlerinde, bankadan maaşını çekmek isteyen emekli amcalar gibi metrelerce kuyrukta bekleyebilmeleri karşısında saygıyla eğilecek mantıktır.
...
-Temelinde iki farklı savunmaya dayanan mantıktır.
-Beğendim, öyleyse ihtiyacım var.
-Zaten moralim bozuk, birkaç parça bir şey alayım da kendime geleyim...

KRAMPON

VİTOR Pereira o geceyi anlattı: “Bana ön libero aldır dediler, önce şüphelenmedim. 2-3 derken takımda 10 ön libero oldu...”
...
FİKRET Orman: “Maç içinde penaltı verseler ne olacak? Atamıyoruz ki!...”
...
AZİZ Yıldırım, Dick Advocaat’la anlaşmasını anlattı, “Fenerbahçe sonunda Dick’ine oynatacak birini buldu…”
...
VİTOR Pereira: “Ben sadece bir iş kaybettim, Fenerbahçe bir vizyon, Türk futbolu bir futbol mühendisini. Söz Market ise çok şey kaybetti”...

İnsan...

Şunu unutma ki, düşünceni değiştirmek ve senin yanlışlarını düzelten birisinin söylediklerine uymak özgürlüğünden taviz vermek anlamına gelmez...
Çünkü bu değişiklik, senin iradenle olmuştur, kendi arzuna, değerlendirmene ve anlayışına uygun olarak yapılmıştır...
Eğer gerçekten sahip olduğumuz biricik şey, içinde bulunduğumuz an ise ve sahip olmadığımız bir şeyi yitirmemiz de mümkün olmadığına göre, birisinin elimizden alabileceği tek şey yaşadığımız andır...
 (...M.Aurelius)

İtirafım var

(...isim: sevda ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi dört)
İlk defa binilen uçak havalandıktan bir süre sonra, havanın karanlık olmasının da etkisiyle, “Aa... Yanımızdan bir uçak mı geçiyor ne” deyivermek...
Yanımdaki adamın, “Hanımefendi o uçağın kanadı” diye beni ele vermesi...
Neyse ki; espri yaptığımın zannedilmesi...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.