Öğrendim ki;

A -
A +

“-İmkânsız şeyler; onların imkânsız olduğunu anlayacak kadar akıllı olmayanlar tarafından başarılmıştır...”

Bizim pano

Bünyamin, “Suriye’ye giren koalisyon güçlerini” yanlış anlamış;
“-Abi CHP ile MHP de mi giriyor?..”
...
Serdar, Baha’nın acı çektirmekten zevk aldığını anlatmaya çalışıyor;
“-Majezik misin oğlum sen?..”
...
Mustafa Abi: Sesimi duyabiliyor musunuz?..
Müşteri: Sesinizi alabiliyorum ama duyamıyorum...

KRAMPON

GÖZALTINA alındıktan sonra Vatan Emniyet’te kendini yere atan Arif Erdem hastaneye götürüldü...
...
FİKRET Orman; Gökhan Gönül’ün sözleşmesinde ilginç ve uçucu bir madde var.
...
FEDERASYON Başkanı’nın, “Bi siklette de altın madalya alalım” sözlerini yanlış anlayan sporcularımız, günü bisiklet sürerek geçirdi...
...
YILDIZ futbolcunun çarpıcı açıklaması sonucu yaralanan 3 spikerin durumu ciddiyetini koruyor...

Ana Kumanda

(...BEYAZ TV / Beyaz Futbol – Ahmet Çakar İncileri)
“-Türk kadınları böyledir, parayla yiyip dururlar, sonra parayla zayıflamaya çalışırlar...”
...
“-Acıtacak şeyi yedirirken gülme. Kadayıfı hep sen, kol böreğini hep ben yersem ayıp olur...”
...
“-Huysuz öküzü ahıra sokmaya çalışırsın ya, Türk futbolcusu öyle itiyor rakibi...”

İtirafım var

(...isim: yavuz kır ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
Karadeniz Emlak olarak bir müşterimle geçen diyalog;
BEN: Efendim bana evin özelliklerini anlatır mısınız?..
MÜŞTERİM: Doğalgazlı... PVC panjur... Lamina parke...
BEN: Evet anladım dış kapı çelik mi?..
MÜŞTERİM: Çelik kapı değil ama çelik kapı kilidi var... Çelik kapı kadar sağlam...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

TERS AÇI

Öğrendim ki;

"-Siyah - beyaz!.." (...Turgay Savur'dan)

Evli erkeklere öğütler...

* Eşinizin doğum gününü asla unutmayınız.
Onun doğum gününü unutmanız, öyle araba taksitini ödemeyi unutmanıza benzemez...
...
* Eşinizin doğum gününü hatırladığınızda da kendisine çelik tencere, duvar saati, katalitik soba gibi acayip hediyeler almayınız.
Böyle hediyeler alacağınıza unutun daha iyi.
...
* Eşiniz yeni bir giysi giydiğinde, saçını kestirdiğinde veya boyattığında; ondaki değişikliği fark ediniz.
...
* Yemekte, arkanızdan sanki Amerikan askerleri kovalıyormuş gibi alelacele karnınızı doyurup, eşinizden önce masadan kalkıp, TV’nin karşısına kurulmayınız.
...
* Yemekten sonra eşinize “Eline sağlık karıcığım! Yemekler çok güzeldi” deyiniz. Bunu söylemek hiç zor olmasa gerek.
...
* Çocuklarınız yanlış bir hareket yaptığında eşinize; “Bunları bu hâle sen getirdin” diye bağırmayınız.
“ Suç, iğde de var, yünde de var; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var,” atasözünü hatırlayınız.
...
* Sizi iş yerinizden telefonla arayan eşinizin sesini duyar duymaz; “Merhaba canım” bile demeden;
“ Hıh! Söyle” demeyiniz. Hatırını sorup kendisiyle nazikçe konuşunuz.
...
* Eşinize hoş sürprizler hazırlayınız.
Bu hoş sürprizlerin neler olabileceği konusunda, birazcık kafa yorunuz.
...
* Kilo vermek için rejim yapan eşinizin çabalarını fark ediniz, onu destekleyiniz.
“Bu yaşta ne rejimi? Manken mi olacaksın?” gibi incitici sözler sarf etmeyiniz.
...
* Uzun zaman mutfaktan salona dönmeyen eşinizi merak ediniz.
Yardım etmek gibi bir âdetiniz olmasa bile; “İşin bitmedi mi? Sana yardım edeyim mi hayatım?” falan deyiniz.
...
* Kumandayla değil eşinizle evli olduğunuzu hatırlayınız.
Eşinizin izlemek istediği bir program olabileceğini veya sizinle sohbet etmek isteyebileceğini unutmayınız...

Temel bir gün...

“-Bunalıma giren Temel, bütün ailesini öldürmeye karar vermiş ama sadece kendi ölmüş, sebep?...”
-Öldürmeye kendinden başlamış...
***
“-Sirke giden Temel, hedef tahtasındaki kıza bıçak atan adamın gösterisini beğenmemiş, niçin?...”
-Yeteneksiz adam bıçaklardan bir tanesini bile kıza isabet ettirememiş...
***
“-Temel kullandığı gözlük eskimesin diye ne yapıyormuş?...”
-Bir şeye bakmadığı zamanlar çıkarıyormuş...
***
“-Mağaza sahibi Temel, raflardaki bütün yün kazak ve gömleklerin üzerine “pamukludur” diye yazmış, niçin?...”
-Güveleri kandırmak için...

Nostalji...

Mevlâna hazretleri ile talebeleri bir gün medreseye dönerken, yolun kenarında dört beş tane köpek yavrusunun birbirleriyle sarmaş dolaş oynadıklarına şahit olurlar.
Talebelerden biri bu manzara karşısında, ‘Hocam, şu köpekler dahi ne güzel anlaşıp sarmaş dolaş oynarken, niçin insanlar kavga ediyorlar? Neyi paylaşamıyorlar?’ der.
Mevlâna hazretleri, ‘Sen o köpek eniklerinin arasına bir kemik parçası at bakalım. Güzel geçinip geçinmediklerini o zaman gör’ der.
...
Ne anladınız ?...

Ayaküstü...

Ne zaman adam oluruz sorusuna,
“Bitmiş köprü ve havaalanlarının adını ne koyacağımızı düşündüğümüz kadar, yeni projeler üretmeyi düşünüp milleti rahatlatmak istediğimiz zaman” dedi...
“Yoksa adını Parvus Efendi koysan ne, Feriha koysan ne” diye ilave etti...
(...Mustafa Koç / Okur – Yazar)

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.