ÖĞRENDİM Kİ;
30 Kasım 2016 02:00
ÖĞRENDİM Kİ;
“-Yalnızlık yanında değil, kalbinde kimsenin olmamasıyla başlıyormuş...”
KRAMPON
ŞENOL Güneş müjdeyi verdi "Derbiye, Fotomaç'ı heyecanlandıracak bir takımla çıkacağız…"
***
TRABZON, Facebook'taki Ersun Yanal'la olan ilişkisini bir kez daha "sallantıda" olarak değiştirdi...
***
İSTANBUL Valisi Vasip Şahin konuştu "Lucescu gibi belli dönemlerde hatırlanmak istemiyorum "...
Ana Kumanda
(...KANAL D - Magazin)
MUHABİR: Van kedilerini biliyor musunuz?
SAFİYE SOYMAN: Evet, çok güzel hayvanlar... Böyle bir gözü yeşil, bir gözü renkli...
***
(...FOX – Zuhal Topal’la)
EVLENECEK ADAM: Ben kendime beni taşıyabilecek birini arıyorum...
ZUHAL TOPAL: Evliliği bir yük olarak mı görüyorsunuz?...
EVLENECEK ADAM: Hayır, tüy gibi hafiftir... Ama bir ordu zor kaldırır onu...
Bizim pano
SERDAR: Çok acıktım oğlum, bir şeyler yiyelim...
BAHA: Waffle yiyelim... Buranın wiffle’ı güzeldir...
SERDAR: Tamam söyle iki tane...
BAHA: Usta iki tane wiffle hazırlasana bize...
USTA: Abi nasıl olsun sizin waffle?...
USTA: Abi nasıl olsun sizin waffle?...
SERDAR: Benimkine soğan olmasın!..
Temel bir gün...
Dört motorlu yolcu uçağı havada ilerlerken aniden bir sarsıntı olmuş...
Uçak hafifçe irtifa kaybetmiş...
O anda kaptan pilot Temel’in anonsu duyulmuş:
“-Sayın yolcular, motorlarımızdan biri arızalanmış bulunuyor... Ancak endişe edecek bir şey yoktur... Uçağımız üç motoruyla yola devam etmektedir...”
Biraz sonra bir sarsıntı daha... Temel’in anonsu yeniden duyulmuş:
“-Sayın yolcularımız bir motorumuz daha arızalandı... Ancak endişe edecek bir şey yok... Uçağımız iki motoruyla yoluna devam etmektedir...”
Bir süre sonra pilot üçüncü motorun da arızalandığını bildirmiş... Yolculara endişe edecek bir şey olmadığını bildirmiş...
O arada yolcular hostes ve pilotların dolaplardan çıkardıkları paraşütleri sırtlarına taktıklarını fark etmişler...
Yolculara sükûnet tavsiye eden Temel de paraşütünü takarken hafif endişeli görünüyormuş... Yolculardan biri sormuş:
-Bu sırtınızdaki paraşüt değil mi?...
“-Evet...”
-Peki nereye gidiyorsunuz?...
“-Yardım getirmeye...”
Gülümseme...
Bir ‘an’a sığan gülümseme bir hafızada ömür boyu yaşayabilir...
Hiç kimse gülümsemenin meydana getireceği faydaları reddedecek kadar zengin değildir...
Hiç kimsede gülümsediği için fakir düşmez...
Gülümseme korkaklara güç, kederlilere neşe, hastalara sıhhat verir...
Gülümseme yorgunları dinlendirir...
Onu satın alamazsın; onu dilenemezsin, onu çalamazsın...
Onu birisi size ancak gönül rızasıyla verir...
İçten gelmeyen bir gülümsemenin de kimseye bir faydası yoktur...
Size gülümsemeyen bir insanla karşılaşırsanız siz yine de gülümseyin...
Gülümsemeyi onlardan esirgemeyin...
Çünkü gülümsemeye en çok ihtiyacı olanlar gülümseyemeyenledir...
(...Dale Carnegie)
İtirafım var
(...isim: fatih yılmaz ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi yedi)
Eski mahalleden arkadaşın doğum gününe davet edilmem...
İyi bir mağazadan, güzel bir gömlekle davete katılmam...
Hediyeyi arkadaşıma verip, gününü kutlamam...
Ve akabinde arkadaşımın değil de oğlunun doğum günü olduğunu öğrenmem...
Ve akabinde arkadaşımın değil de oğlunun doğum günü olduğunu öğrenmem...
Bildiğin rezalet...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Nostalji...
Bundan yıllar yıllar sonra; yaşlıca adam, torunu ile konuşuyormuş:
“-Aah aah evladım, işte böyle... Bu memleket hiç bu hâle düşecek bir vatan mıydı?...
Bak şimdi herkes tedirgin... İnsanlar yarın başına ne geleceği bilmiyor... Oysa bir zamanlar ne güzel huzur içinde okur, rahat rahat işimize gidip gelirdik...”
Torunu sormuş;
-Peki dede siz hiçbir şey yapmadınız mı?... Hiç sesini çıkaran olmadı mı?...
“Olmaz mı evladım” demiş dede;
“-Bize gelen bütün mesajları, mail'leri , tweet’leri hep forward’ladık...”
...gibi uyandım bugün
-Bu sabah sağlıklı diye alınıp jelatini hiç açılmamış bitki çayı gibi uyandım...
...
-Bu sabah "kahvaltıda ekmek yerine kuru fasulye yiyin" diyen Canan Karatay gibi uyandım... Öyle alakasız, öyle çılgın...
...
-Bu sabah; gazetelere maçtan bir gün önce eliyle ''5'' işareti yapan Todor Veselinovic'in Beşiktaş sonucundan sonraki hâli gibi uyandım...
...
-Bu sabah 100’den yedişerli geri sayabilen adam gibi uyandım... Öyle zihni açık, öyle yetenekli...
...
-Bu sabah yatakta Twitter'a bakarken elinden kayıp burnuna yumruk gibi inen akıllı telefon olarak uyandım...
...
-Bu sabah; o ses Türkiye'de sadece Hadise’nin döndüğü yarışmacı gibi uyandım...
...
-Bu sabah; yıllarca buzdolabının üzerinde görev bekleyen davlumbaz fırın gibi uyandım...
...
-Bu sabah banyo dolu diye, gidip elini mutfakta Prill’le yıkayan adam gibi uyandım... Öyle gamsız öyle rahat...
...
-Bu sabah İsmail Hacıoğlu'nun bıyığı gibi uyandım... Kendimi olduğum yere ait hissetmiyorum...
...
-Bu sabah “Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş” atasözünün sahibi gibi uyandım...
Yeni kampanyalar...
«» Ceza alan takımın, taraftarı değil futbolcuları maça gitmesin kampanyası...
...
«» Yollarda trafik olunca kızıp, boş olunca “Buraları da iyi yaptılar haa” diye öven ikiyüzlü insan kampanyası...
...
«» Kış gelirken ana haberde kullanmak için kar topu savaşı yapan iki sevgili görüntülerini hazırda bulundurma kampanyası...
...
«» Yıldız Tilbe sadece şarkı söylesin, dans etmesin; Cem Yılmaz sadece stand-up yapsın, film çevirmesin kampanyası...
Nişanlı & Evli!
NİŞANLI: Sanki rüyada gibiyim...
EVLİ: Evliliğimiz çıkmaza girdi...
...
NİŞANLI: Çiskeyk, kapuçino, ekspresso...
EVLİ: Çay, simit, ayran, soğanla-söğen...
...
NİŞANLI: Boğaz’da balık...
EVLİ: Evde hamsi buğlama, balkonda köfte mangal...
...
NİŞANLI: Para su gibi akar...
EVLİ: Damlaya damlaya göl olur...
...
NİŞANLI: Aşkın gözü kördür, kör...
EVLİ: Kocam bakarkör, karım nankör...
...
NİŞANLI: Nefis kesicisin hayatım...
EVLİ: Yeter artık boğma beni...
...
NİŞANLI: Fısıldanan Cemal Süreya şiirleri...
EVLİ: Gürültülü, kahkahalı müstehcen fıkralar...
...
NİŞANLI: Mırıldanan romantik melodiler...
EVLİ: Hiç kısılmayan TV sesi...
...
NİŞANLI: Romantik cumartesi gecesi...
EVLİ: Küfürlü pazartesi futbol gecesi...
TERS AÇI
.jpg)
-Yakarış!..
(...Burak Türker’den)