Bir acı hakikat!

A -
A +

Saf boncuk mavisi bir sema…
Yol boyunca sıralı yer yer yaprakları dökülmüş, iskelet gibi görünen muhtelif ağaçlar…
Belli belirsiz uyur gibi sessiz, sakin uzayıp giden lacivert deniz…
Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altında gökdelenler, korular, irili ufaklı beyaz badanalı yalılar, köşkler…
Bütün bunların üzerinde masal âlemindeymiş gibi çığlık çığlığa uçuşan martı sürüleri!
Sabah erkenden taze ve hesaplı balık almak için indiğim balık halinin karşısındaki amele kahvesine uğradım.
Biraz ısınıp sonra da siparişlerimi almak için tezgâhlara uğrayacaktım.
Bir masada; aşağı yukarı aynı yaşlarda dört kâğıt hurdacısı daha vardı...
Selam verdim, müsaade isteyerek yanı başlarındaki boş tahta sandalyeye iliştim.
Çaylarımızı yudumlarken gayriihtiyari havadan sudan, oradan buradan muhabbet ettik...
Öğrendim ki bu dört kişi de Halepliymiş...
Biri Suriye’de Baas Partisinin üyelerinden radikal bir solcu, biri Türkmen milliyetçisi, biri Kürt, diğeri ise Arap/Türkmen melezi ve tarikat ehli biriymiş.
Mesele anlaşılınca sordum:
-Bu ne hâl kardeşim?.. Dördünüz de aynı memleketin adamı fakat değişik dünyalardansınız!..
“- Abi sorma! Biz Suriye’de bırak aynı masada oturmayı, aynı caddede, aynı mahallede bile birbirimize tahammül edemezdik. Kader! Kader, şimdi kendi memleketinde bir araya gelmeyenleri vatan elden gittikten sonra, AYNI ÇÖPLÜĞÜ karıştırmada bir araya getirdi... Bunu çok iyi anladık ama iş işten çoktan geçti!..”
- !!!
Sustum sadece…
Aynı akıbetin bizim başımıza gelmesinden korktuğumdan mı ne, çok fena oldum, yüreğim “cız” etti, yandım, kavruldum...

Öğrendim ki;

“-Felaket; arzuların peşinde gidince geliyor... İhtiyaçların değil...”

Ayaküstü...

-Amerika cepheyi değiştirdi herhâlde...
Görünüşe bakılırsa yularını çözdüğü DAEŞ ile bizi Suriye’de baş başa bırakıp, kendi direkt Rusya’ya saldırıyor...
...
-İngiltere, Amerika, Rusya, İran 68 ülkeye Suriye’de ne işin var diye hesap soramayanlar, diktatör(!) ya Erdoğan’dan hesap sormaya kalkıyorlar. 
Güya beyin bedava!..
...
-Bazen şehitlerimize acımak geliyor içimden.
“Bizim için mi şehit oldular” diye.
Sonra kendime acıyorum “Sen kendi hâline acı, kendine yan” diyorum...
...
-Ülkemizde ne çok gazeteci kılıklı tiyatrocu var. 
Dışarıdakiler yazıyor. Bunlar çalıp, oynuyor...
...
-Ümitsizlik yok!
400 çadırlık obadan koca bir imparatorluk çıkaran, 80 milyondan da elbette bir şeyler çıkarır.
Sabır...
(...Mustafa Koç/Okur Yazar)

TERS AÇI

Bir acı hakikat!

-Gerçekler!.. (...Atiye Karaman’dan)

Sevgi...

Sevdiğim zaman sevgi dışında her şeyi dışlarım...
Sevgim sorumsuzca saçamayacağım değerli bir şeydir çünkü...
Uğrunda fedakârlıkta bulunmaya hazır olmam gereken görevler yükler bana...
Eğer birini seveceksem; bu kişi bunu bir şekilde hak etmeli...
Her insan sevgiye layık değildir...
(...Sigmund Freud)

KRAMPON

(...Jurnal Spor’dan penaltı muhabbetleri)
ŞENOL Güneş: “Maçtan önce penaltı atacağımızı biliyorduk, Cenk’in adını listeye yazdık...”
...
BEŞİKTAŞ penaltı jokerini kullandı, geriye kırmızı kart ve hakeme danışalım jokerleri kaldı...
...
İLK YARIDA Beşiktaşlı oyuncular ceza alanındaki bir pozisyonda bir kez penaltı diye hakeme koşmadılar, o da gol oldu...
...
ADANALI futbolcular gol kararı veren Hüseyin Göçek’i golü iptal etmesi hususunda ikna etmeyi başardılar...

Kadınlar & Erkekler

SORU: Karadul örümceği çiftleştikten sonra neden erkeğini yer?..
CEVAP: Horlamasını başlamadan kesmek için... 
***
SORU: Bir erkek gençliğini nasıl korur?..
CEVAP: Para, kürk ve mücevher hediye ederek... 
***
SORU: Kocanızın maillerinizi okumasını nasıl engellersiniz?..
CEVAP: Mail klasörünün adını “kullanma talimatı” olarak değiştirin... 

Ana Kumanda

(...BEYAZ TV / Beyaz Futbol)
ERTEM ŞENER: Bu çocuklar dosta güven, düşmana... Neydi o ya?.. Nasıldı o söz?.. Dosta güven, düşmana...
SİNAN ENGİN: Güvenme...
HHH
SİNAN ENGİN: Kanal D’de bir tane dizi var, yapımcısını da tanıyorum. Ama insanların zekâsına hakaret ediyorlar...
AHMET ÇAKAR: Konusu ne?..
SİNAN ENGİN: Çok zengin bir adam hapse giriyor, tamam mı?..
ABDÜLKERİM DURMAZ: Çok zengin bir adam hapse düşer mi ya?..
HHH
SİNAN ENGİN: Kerimcan’ı dövmüşler yaa... Yazık çocuğa...
AHMET ÇAKAR: Beyler, kadına şiddete hayır...

Temel bir gün...

Temel kamyonuyla otoyolda giderken “Dikkat alçak köprü” yazısını görmesiyle köprünün altına sıkışması bir olmuş...
Son derece sinirlenmiş ikaz levhasının daha köprüye gelmeden önce konulmamasına...
Otoyol kapanmış, arkasında kilometrelerce araç birikmiş...
Haber vermesine rağmen saatler sonra trafik ekibi gelmiş, içeriden ağır adımlarla bir polis inmiş...
Kamyonun yanına gelip ellerini beline koymuş, “Sıkıştın ha” demiş...
“Hayır Memur Bey” demiş Temel;
“-Bu köprüyü taşıyordum, mazotum bitti...”

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.