Ayaküstü...

A -
A +

    (...Güvendiğim Dağ’lara)
Herkese hep romantik, hep efsane geliyor. Fakat hakikaten Türk’ün cesaretinin, yürekliliğinin bir misli yok.
Ondaki vatan sevgisinin emsali yok!
Akılla çözülecek bir şey değil. Sizin de nefesiniz daralıyor mu bu mevzuu böyle düşünürken. Ben dişlerimi sıkıyorum, gözlerime yaş hücum ediyor..
Daha evvel fazla film, özellikle de fazla Türk filmi izlemediğimi yazmıştım.
Hele tarihî, askerî.
Hani demiştim ya, “Kahramanlar Leylâ/Mecnunculuk oynuyor. Hocaları şarapçıdan bozma meczubu andıran ihtiyar.
Analar bacılar fettan”.
...
Tavsiye üzerine Dağ-2 filmini izledim.
Nihayet, izlenmeye değecek bir film yapılmış. Seyirci olarak bu film hakkındaki fikirlerimi ifade etmek istiyorum.
Oyunculuk mükemmel.
Bazı sahneler hakikaten gerçeğini aratmıyor.
Hissiyatı doruğa çıkaran kısımlar...
Bir tanesi, Eşref’in vurulduktan sonra Arif’e, “Beni kalkan yap!” demesi... Hangi mantıklı izahla mutmain olabilirsiniz bu sahnede? Akılla anlaşılabilmesi mümkün değil.
Esir olan kızın komutana ağlayarak dua edip sarılması...
Keskin nişancının şiirleri... Şahane düşünülmüş.
Kimileri diyor; vay arkadaş, o kadar kişi iki yüz kişiye nasıl karşı koydu?
Arthur ve şövalyeleri Saksonlara nasıl karşı koydularsa öyle... Onlar süper film, kült film. Tabii tabii...
Tüm ekibi tebrik ediyorum.

Tabii bazı sahneler de üzmedi değil...
Bir kere; bilmem kaç yıl, meşakkatli eğitim ve sonrasında operasyonlardan çıkmış, vatan için ölümü sevgili edinmiş bir komutanın vicdanına, bacaksız bir gazeteci-yazarın, klasik edebiyat ifadeleriyle seslenmiş ve uyandırmış olması hayal kırıklığına uğrattı beni. Müezzin olmak isteyip de sesi güzel olmadığı için olamayan Arif, manidar bir mesaj verdi. Bu kulaklar ne ezanlar duydu.
Şehit olan askerlerin en azından bir tanesi kelimeişehadet getirebilirdi.
Vatan sevgisi imandandır, unutulmasın.
En büyük müştereğimiz vatan sevgimiz, bunun şuurundayız. Bu şuurla binlerce yıl her köken, millet ve dinden insanlar barış içinde yaşamış, yaşadı, yaşayacak!
15 TEMMUZ’da da bunun kabak gibi misalini gördük. Meyhanedeki ayyaş da koştu, camideki sofi de.
Kimsenin görüşünü/hayat tarzını eleştirmek ve kötülemek değil maksadım. Sadece beklentilerimi ifade etmeye çalışıyorum.
İçki sofrasında vatan sevgisi dolu iki yiğit...
Zina eden vatan sevgisi dolu bir yiğit...
Haram işlemek ayrı...
Küfre düşmek ayrı...
Farkındayım.
Bir tanesi mi din diyanet işlemez, tatbik etmez?
Ben üzülüyorum.
Benim vatanım için ölen, ölümü göze alan askerimi anlatacaksınız, benden hiçbir parça olmayacak?
Olmaz!
Ben buna içerlenirim!
    (...Sıla Münir’den)

Öğrendim ki; “-Hayatta olan çok, ama yaşayan az...”

Ana Kumanda

(...ATV / Esra Erol’la)
EVLENECEK KADIN: Ben sevdiğim zaman gözüm bir şey görmez... Özürlü de olabilir...
ESRA EROL: Hiç engelli biriyle aşk yaşadınız mı?..
EVLENECEK KADIN: Bazen beyin özürlülerle oldu tabii...

Saygı, sevgi ve son görülme!

-WhatsApp’ta yazışırken karşımdaki çıkıp gidince kendimi iki çocukla ortada bırakılmış gibi hissediyorum.
...
-Bu sabah Miami’de güneşlenirken uyanmayı bekleyenler varmış; yapmayın, olay çok yanlış anlaşılmış, değişecek olan sensin...
...
-Arkadaş Hakkâri’de askerlik yaparken fotoğrafını Instagram’a atmış efekti vere vere askerlik yeri İzmir Bornova olmuş.
...
-Aklınızda olanları hayata geçirecek kadar yüreğiniz yoksa, ömrünüz cesaretli insanların dedikodularını yapmakla geçer.
...
-Yanlış insanlarla karşılaşmış birine güven duygusunu anlatamazsın..
...
-Profilin yandan güzel ama Instagram’dan düz fotolarına baktım da bizi Avrupa Birliği’ne almazlar seni görürlerse...
...
-Bir ilişkide saygı, sevgi ve WhatsApp son görülmenin açık olması oldukça önemli...
...
-Sabah işe giderken biri çelme taksa düştüğüm yerde uyurum.

Krampon

HALI saha maçından sonra yapılan tartışmada “Oğlum hep defanstaydım…” diyen gencin yalanını MOBESE kameraları ortaya çıkardı.
...
G.SARAY yönetimi: “Sabri gidiyor” haberlerine son vermek için Sneijder’i satacağız...
...
F.BAHÇE’den transfer haberi gelmemesi üzerine Fenerbahçeli taraftarlar ‘’Fanatik’e devam’’ kararı aldı...

Bizim pano

Telefon konuşmalarının birinde
SERDAR: Alo... N’aaber, ne zaman geliyorsun?..
BAHA: Yoldayım, az sonra gazetede olurum Serdar Abi...
SERDAR: Benim aradığımı nereden anladın?...
BAHA: İsmin çıktı abi...
SERDAR: Ben rehbere bakmadım, ezbere aradım da, ondan sordum...

 

Temel bir gün...

TEMEL: Şu an bankanızın ATM’sinden maaşımı çekemeyrum...
BANKACI: Üzgünüz beyefendi, geçici bir hata yüzünden şu an tüm sistemlerimiz off’tadır...
Bir saat kadar sonra Temel yine arar;
TEMEL: Ben şu an Of’tayım ve hâlâ paramı çekemeyrum...

 

Ağaç!

Bir ağaç budanıp da tepesi kesildi mi, köke yakın bir yerinden yeni filizler, sürgünler verir...
Bunun gibi, henüz ömrünün baharında hastalanıp ölüm yatağına düşen biri de çokluk ilk yaşam günlerine ve sezgilerle kıpır kıpır bir çocukluk çağına döner sık sık, sanki orada yeni umutlar keşfedecek ve kopan hayat ipliğini yeniden birbirine tutturacaktır...
Ağacın kökünden fışkıran sürgünler bir solukta boy atar, büyür...
Öz sularla dolanır ama yalancı bir yaşamdır ortada görünen...
Sürgün gelişip de eskisi gibi doğru dürüst bir ağaca dönüşemez artık...
    (...Hermann Hesse)

Ayaküstü...

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.