Ayaküstü...

A -
A +

Şu sıralar okuduğum, “Cahillikler Kitabı”nda eğlenceli bilgiler yer alıyor...
Çok kullandığımız ama karşılığını bilmediğimiz cümleler yer alıyor...
Mesela “Şamar Oğlanı” ifadesinin İngilizcesi “Whipping Boy”muş...
Avrupa’da devrin âdetlerine göre her prens, her saray mensubu, her aristokrat çocuğu mektebe bir yaşıtı ile gidiyormuş...
Bu yaşıt öğrenci halktan olurmuş...
“Asil” çocuk bir hata işlediği zaman, sopayı veya şamarı onun namına halk çocuğu yiyormuş...
...
“Mihenk taşı” da, çakmak taşı cinsinden siyah bir taşmış...
Altın veya gümüş üzerine sürüldüğü takdirde, bıraktığı çizgilerden bu madenlerin saflık dereceleri anlaşılırmış...
Yani mihenk taşı, herhangi bir şeyin saflığının ölçüldüğü bir imtihan, bir testmiş...
...
İtalyanca bir sözcük olan “Fiyasko” başarısızlık anlamına geliyormuş...
Fakat kelimenin sözcük anlamı “Alelade Şişe”ymiş...
Eski çağlarda Venedik’te şişe işçileri, şişede en ufak bir hata olduğu vakit, onu sıradan bir şişe olarak kullanılması için kenara koyuyorlarmış...
Böylece, meselâ güzel olabilecek bir vazo “Fiyasko” ile neticeleniyormuş...

Öğrendim ki; “-Yapabileceğinden az çalışan, işsizden daha başıboştur...”

 

Ana Kumanda

(...ATV / Evlen Benimle)
EVLENECEK KADIN: Beni artık ağlatmayacak bir aday arıyorum?..
STÜDYO KONUĞU: Bence gözyaşı kadına yakışıyor...
HHH
(...TEVE2 /
Kelime Oyunu)
SORU: Kompleks bir şekilde pişirilen zerzevat yemeği...
İHSAN VAROL: Kompleks ve zerzevat kelimelerini aynı cümle içinde kullanmanın mutluluğu içindeyim.

Temel’in yeri...

Bir davette, orta yaşlı bir kadın Temel’e sokulmuş;
-Sence ben kaç yaşındayım yakışıklı?..
“-Valla bilmem ki; dişinize bakılırsa 18 diyeceğim geliyor... Sarı sarı buklelerinize bakıyorum... Eh 19 vardır diyorum... Hâl ve tavrınıza göre yaşınızı tayin etmek gerekirse 14 demek lazım...”
-Ay çok naziksin... Ama yaşımı tam olarak söylemedin...
“-Canım toplayıverin işte: 18, 19, 14 daha ne eder?..

 

Erkeklerin sevmediği cümleler

-İnanmıyorum... Beni tamamen yanlış anlamışsın...
-Çok hızlı gitmiyor musun?..
-Hadi annemlere gidelim... Hem bize de değişiklik olur...
-Benden daha iyilerine layıksın...
-Ben önemli değilim de, çocuklara giyecek almamız lazım...
-Sence yeşil olanı mı alayım sarı olanı mı?..
-Bu saçma program ne zaman bitecek, birazdan dizim başlıyor...
-Yakışıklı değil ama sempatiksin...

 

İtirafım var

(...isim: hayal ...şehir: kocaeli ...yaş: yirmi beş)
Annemle birlikte deniz gözlüğü almıştık. Tabii daha o zaman ilk defa tatile gidiyoruz.
Tatil için valizleri topladık. Ben de kendi çantama ihtiyacım olan şeyleri koydum.
Deniz gözlüğüne baktığımda burnu kesilmişti. Anneme gidip bunu sordum.
Annemin cevabı ise beni gülmekten öldürüyordu;
“-Yavrum, sen suyun altında boğulma diye gözlüğün burnunu kestim...”
Anneme bunu açıklamak saatlerimi aldı.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

 

Dün… Bugün... Yarın…

 

Bazen, başınıza gelen şeyler ilk başta korkunç, acı verici ve adaletsizce görünebilir...
Ama sonraları aksine o engelleri aşmadan potansiyelinizin, gücünüzün, iradenizin ve yüreğinizin asla farkına varamayacağınızı anlarsınız...
...
Hastalık, yaralanma, aşk, gerçek mükemmelliğin kayıp anları ve aptallıklar, hepsi sizin ruhunuzun sınırlarını test etmek için vardır...
Bu küçük testler olmaksızın, her ne olursa olsunlar, hayat hiçbir yere varamayan, pürüzsüzce asfaltlanmış düz, yavan bir yol gibi olurdu...
Güvenli ve rahat; ama aptalca ve tamamen anlamsız...
...
Tanıştığınız, hayatınızı etkileyen insanlar, tecrübe ettiğiniz başarı ve çöküşler, kim olduğunuzu ve kim olacağınızı bulmanıza yardımcı olurlar...
Kötü tecrübelerden bile bir şeyler öğrenilebilir...
Aslında, bazen onlar en önemlileridir...
...
Eğer birileri sizi severse, karşılığında onlara hangi şekilde yapabiliyorsanız sevgi verin, sadece sizi sevdikleri için değil aynı zamanda size sevmeyi ve kalbinizi ve gözünüzü nasıl açabileceğinizi öğrettikleri için...
Eğer birileri sizi incitirse, aldatırsa ya da kalbinizi kırarsa, onları affedin, size, güveni ve kalbinizi kimlere açacağınıza dikkat etmenin önemini öğrettikleri için...
...
Yaşadığınız her günden hayata dair bir ders alın...
Bugün; dün için endişelendiğiniz yarındır...
Buna değer miydi?...
(...S. Zeff)
 
Krampon

LENS de Mehmet Ekici gibi beklemenin fayda etmediğini fark ederek kendi kendini transfer etmek için harekete geçti.

HHH
SİGARA içtiği belirlenen Oytun Özdoğan ve Kerem Bulut kadro dışı bırakıldı.

 

Kız olmuş!

-Kız olmuş 90 kilo, hâlâ Facebook’ta eski sevgilisine laf sokma çabasında. Neymiş, intikam soğuk yenen bir yemekmiş... Ye onu da ye...
...
-Kız olmuş 130 kilo “Beni taşıyacak erkek arıyorum” diyor... Bacım seni taşıyacak erkek Seyit Onbaşı’ydı, o da merhum oldu...
...
-Kız olmuş 250 kilo “Hayatın tadı yok” diyor... Al onu da ye ülen, onu da ye...
...
-Kız olmuş 90 kilo “Ne giysem yakışır” diyor... Nevresim takımı giy...
...
-Kız olmuş 250 kilo “Beyaz atlı prensimi bekliyorum” diyor... O beklediğin Çokoprens olmasın?..
...
-Ortaokulda omzuna papatya dövmesi yaptıran bir kız arkadaşım vardı... Kilo almış, papatya palmiye olmuş...
...
-Kız olmuş 130 kilo, “Ben tükenmişlik sendromu yaşıyorum” diyor. Seninki tüketmişlik sendromu be, tüketmişlik...

 

Bizim pano

(...Serdar’ın telefon konuşmalarından)
-Ehliyetinin gelip gelmediğini öğrenmek için Sude Hanım için: Asude Hanım...
...
-Bankadan kendisine kredi verecek Kürşat Bey için: Kürtaj Bey...
...
-Söz konusu bankanın “Elma Hesabı” için “Bankada elmanın işi ne” diye: Elmas Hesabı...

Ayaküstü...

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.