Ayaküstü...

A -
A +

Kalite…
Hangi ürünü satarsan sat. İster pazarda, ister AVM’de, ister internette sat.
İster müşterinin ayağına götür malını. İster müşteri ayağına gelsin malına
Eğer malın, ürünün ‘’Bulunmaz Bursa kumaşı’’ değilse senin…
İki şart var. Satmak için.
İki şart var. Almak için.
Ne mi bunlar?
Bunları bilmeyecek ne var?
“Fiyat” ve “kalite”.
Bunlara dikkat edeceksin.
Peki dikkat etmezsen!!!
Ne olacak bitersin.
Ceketini alıp gidersin.
Fiyat yerine göre pahalı olabilir, yerine göre ucuz. Yerinde gider pahalı, yerinde gider ucuz. Hâl ve şarta göre değişir.
Kalite öyle mi?
Adı üstünde “kalite”. Olmazsa olmaz.
Oldurmaya kaldırırsan da…
Bir sıçrarsın çekirge. İki sıçrarsın çekirge. Üç sıçrarsın çekirge…
Sonra… Oturursun. Batarsın. Öylece yatarsın.
Hele yiyecek, gıda satıyorsan. Daha bir dikkat edeceksin. Ben yaptım oldu, demeyeceksin.
Tuzun da kararında olacak. Yerine göre tadın da.
Her şeyi yapacaksın, hep aynı kararınca.
Hijyene de dikkat edeceksin. Servise de.
Bugün böyle, yarın böyle olmayacak. Bir gelen bir daha gelecek. Bugün beğenmedim. Yarın başka yere giderim demeyecek. Hem yerim dar demeyecek.
Bu şarkı bitmesin dersen. Başkaları da yer. Eğer sen kendi pişirdiğini, kendin yersen.
Yoksa bu çark bu şekilde dönmez. Gidenler geri dönmez.
İlk günkü aşkla, son güne kadar.
İşini bilip işe gideceksin.
Kaliteye dikkat edeceksin.
(...Mustafa Koç/Okur-Yazar)

Öğrendim ki; “-Hiç ayrılmayacak gibi karşılamalı, hiç görmeyecek gibi vedalaşmalı...”

Krampon...
Geleneksel “En Soğuk Kış Haberi Oscarı” için bu sene;
“Son Bin Yılın En Soğuk Kışı” haberiyle ATV,
“Yüzyılın En Soğuk Kışı” haberiyle Flash TV,
“Son 50 Yılın En Soğuk Kışı” haberiyle Show TV aday gösterildi...

Bizim pano
(...Serdar’ın telefon konuşmaları)
KARŞIDAKİ: Abi aradım seni, bana dönmedin?...
SERDAR: Kusura bakma abi yaa... Karanlıktaydım, duymamışım... 

SERDAR: Alo, yanlış mı aradım acaba, orası karşı mı?... 
KARŞIDAKİ: Ne bileyim beyefendi, siz neredesiniz ki?...
SERDAR: Gazetedeyim ben... 

KARŞIDAKİ: Çeşitli haberler çıkıyor, ama olay o kadar basit değil...
SERDAR: Bu konudaki fısıltıları senin kulağından duyabilir miyiz?... 

Seyir...
-Saygı görmeyen bir çocuktan saygı, sevgi görmeyen bir çocuktan da sevgi beklemeyin...
-Çocuklarınızın üzerinde bıraktığınız ilk izlenimleri değiştiremezsiniz... 
-Çocuğa bir şeyler öğretmek için olduğu kadar, ondan bir şey öğrenmek için zaman harcayın...
-Hiçbir şey göründüğü kadar önemli değildir... Kızmadan önce bir kere daha düşünün... 
-Bir çocuğu yemek için asla zorlamayın, açlık bu işi sizden daha iyi yapar.
-Hatanızı çocuğunuza itiraf edemiyorsanız, zamanla güvenirliğinizi kaybedersiniz... 
-Bir çocuğun hayatındaki tüm riskleri kaldırırsanız, o çocuğun hayatındaki tüm canlılığı da kaldırmış olursunuz...
-Kimi zaman çocuğunuz için çok şey yapmaya çalışmak, az şey yapmaktan yıkıcıdır... 
-Çocuğunuzla içten bir konuşma yapmak istiyorsanız, gözlerinizi gözlerinden ayırmayın...
-Çocuklarınıza nasıl öğrenebileceklerini öğrettiyseniz, onlara hemen her şeyi öğretmişsiniz demektir... 
-İçten bir sarılma, sevgiyi tüm kelimelerden daha iyi anlatır...
(...Buck Tilton)

Erkekler yapsın!
-En az bir kere nereye gittiğinizi bilmeden yola çıkın...
-Birkaç gün uykusuz, bir gün de aç dolaşın...
-Sevgilinize yemek yapın... Kışın denize girin... 
-Balık tutun, anlatırken boyunu beşle çarpın...
-Çocuk sahibi olun... Ata binin... Odun kırın... 
-Dünyanın yedi harikasını görün... Bir kez olsun sopa yiyin...
-Maça gidip tezahürat yapın, ama ertesi gün sesiniz kısılsın... 
-Valideyle pederin masraflarını üstlenin...
-Futbol muhabbetlerinde anlatabilmek için en az bir röveşata, birkaç da “gelişine çaktım abi” golü atmışlığınız olsun... 
-Bir yerlerinizi kırın ve alçıya imza attırın... Bir ay televizyonu fişten çekin...
-Bir kahramanınız olsun... Birinin kahramanı olun... 
-Bir şiir yazın... Düğme dikin... Arkanızda bir eser bırakın...
-Yalan söyleyip paçayı kurtarabileceğiniz bir yerde doğruyu söyleyin... 
-Bir kez olsun dişçiye doğru zamanda gidin...
-En büyük yanlışı yaptığınız kişiyi bulun ve özür dileyin... 

Ana Kumanda
(...BEYAZ TV-Beyaz Futbol)
MUHABİR: Şenol hocanın takımı doğru kadro ile çıkardığına inanıyor musunuz?...
MUSTAFA DENİZLİ: Topu topu 25 futbolcu var, kaç farklı kadro kurulabilir ki?... 

MUHABİR: Bütün yorumları okuyor musunuz, forumları falan?...
AHMET ÇAKAR: Sivilceli, bilgisayar başındaki insanların küfürlerini okumuyorum... 

Temel’in yeri...
Fadime ve Temel cumartesi gecesini dışarıda geçirmek üzere hazırlanmışlar...
Işıkları söndürmüşler, telesekreteri açmışlar, kuşun kafesinin üzeri kapatılmış, kedi arka bahçeye bırakılmış, yan duraktan taksi gelmiş, tam kapıyı kilitleyip çıkacaklarken kedileri kapı aralığından tekrar içeri girmiş...
Evde kimse yokken kedi kuşu yemeye çalıştığı için evde kalmasını istememişler, Fadime taksiye, adam da kediyi tekrar dışarı çıkarmaya gitmiş...
Fadime takside beklerken “Ne olur ne olmaz” diye düşünüp şoför evin bütün gece boş olduğunu bilmesin diye, “Kocam da şimdi geliyor” demiş, “Anneme iyi geceler demeyi unutmuş, o da çok kırılır bu tip şeylere, onun için gitti...”
Birkaç dakika sonra Temel de taksiye binmiş, “Beklettim özür dilerim” demiş nefes nefese;
“-Aptal şey; geleceğimi bildiği için yatağın altına saklanmış... Elbise askısı ile dürte dürte zar zor dışarı çıkardım... Kaçmaya çalışınca ensesinden yakaladım, beni tırmalayıp zarar vermesin diye battaniyeye sardım... Vurdum tekmeyi biz gelene kadar arka bahçede beklesin şıllık...” 
Şoför, park ettiği yerden çıkarken öndeki arabaya bindirmiş...

 

Ayaküstü...

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.