Kendine acımayan başkasına acımaz

A -
A +

Kendine acımayan, başkasına hiç acımaz. Herkese acımanın yolu, beş vakit namazdan geçer. Zira Ankebût sûresinin 45'inci âyetinde meâlen; (Doğru kılınan namaz, insanı, kötülüklerden muhakkak uzaklaştırır) buyuruldu. Bir kimse, namaz kıldığı halde, kötülüklerden uzaklaşmıyor ise, bu kimsenin kıldığı namazda eksiklik var demektir. Çünkü insanı kötülüklerden uzaklaştırmayan bir namaz, doğru namaz değildir. Bir müslüman, namazını vaktinde kılmamakla, kendini ateşe atmaktadır. Böylece kendine acımamış oluyor. Kendine acımayan, elbette başkasına da acımaz. Zira namaz kılarken, bütün müminlere selâm verilmekte, duâ edilmektedir. Namaz kılmayan, müminlerin bu hakkını çiğnemekte ve onlara zulmetmektedir. Çünkü, her namazda oturunca, "Ve alâ ibâdillahissâlihîn" diyerek müminlere duâ edilmektedir. Namaz kılmayanlar, müminleri bu duâdan mahrûm bırakıyorlar. Böylece, namazlarını vaktinde kılmıyanlar, diğer müminlere, onlara dua etmemekle acımamış oluyorlar. Huzur için iki kanat... İslam âlimlerinin büyüklerinden olan Süfyân-ı Sevrî hazretleri; "Dînin, senin etin ve kanın yerindedir. Kendin için ağla. Kendine merhamet et. Sen kendine acımazsan, başkası hiç acımaz" buyurmaktadır. Allahü teâlâya îmân eden, O'nun emir ve yasaklarına saygılı, yarattıklarına da merhametli olur. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanları saadet ve huzûra kavuşturan iki kanat gibidir. Peygamber efendimiz; (Bir kimse, Allahtan korkarsa, her şey ondan korkar. Bir kimse Allahtan korkmazsa, her şeyden korkar olur) buyurmaktadır. Allahtan korkan bir kimse, O'nun emirlerini yapmaya, yasaklarından sakınmaya titizlikle çalışır. Hiç kimseye kötülük yapmaz. Kendine kötülük yapanlara sabreder. Yaptığı kusûrlara tövbe eder. Sözünün eri olur. Her iyiliği Allah için yapar. Kimsenin malına, canına, nâmûsuna göz dikmez. Çalışırken, alışveriş ederken, kimsenin hakkını yemez. Herkese iyilik eder. Şüpheli şeylerden kaçınır. Makâm sâhiplerine, zâlimlere yaltaklanmaz. İlim ve ahlâk sâhiplerine saygı gösterir. Arkadaşlarını sever ve kendini sevdirir. Kötü kimselere nasîhat verir. Onlara uymaz. Küçüklerine merhametli ve şefkatli olur. Misâfirlerine ikrâm eder. Kimseyi çekiştirmez. Keyfi peşinde koşmaz. Zararlı ve hattâ fâidesiz birşey söylemez. Kimseye sert davranmaz. Cömert olur. Mâlı ve mevkii herkese iyilik etmek için ister. Riyâkârlık, ikiyüzlülük yapmaz. Kendini beğenmez. Allahü teâlânın her ân gördüğünü ve bildiğini düşünerek hiç kötülük yapmaz. Onun emirlerine sarılır. Yasaklarından kaçar. Kendine kıymet verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz. Kendi rızâsına tâbi olan, kendine kuldur. İnsan kendine nasıl muamele edilmesini istiyorsa, başkalarına karşı da öyle hareket etmelidir. Zira hadis-i şerifte: (Bir kimse, kendine istediğini, din kardeşi için de istemedikçe, îmânı kâmil olmaz) buyurulmuştur. İnsanın başına belâların gelmesine sebep, kendine düşkün olmasıdır. Kendi kendisinden kurtulursa, Allahü teâlâdan başka şeylere düşkün olmaktan kurtulur. Câsiye sûresinin 22. âyetinde meâlen; (Kendi nefsine tapanları gördün mü?) buyuruldu. Varlıklar içinde en câhil olanı, insanın nefsidir. Çünkü, nefs-i emmâre kendine düşmanlık yapmaktadır. Hep, kendini yok edici şeyleri istemektedir. Her isteği, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerdir. Her işi, sâhibi olan ve bütün iyiliklerin sâhibi bulunan Allahü teâlâya karşı gelmektir. Hep, kendi can düşmanı olan şeytâna uymaktadır. Muhammed Rebhâmî hazretleri Riyâd-un-Nâsıhîn isimli kitabında buyuruyor ki: "Ey insân! Kendine merhamet et! Aklından gaflet perdesini kaldır! Bâtılın bâtıl olduğunu görerek, ondan kurtulmaya çalış! Hakkın hak olduğunu da görerek, ona tâbi ol, sarıl! Vereceğin karâr, çok büyük, çok mühimdir. Vakit ise, çok azdır. Muhakkak öleceksin! Öldüğün vakti düşün! Başına geleceklere hazırlan! Hakka tâbi olmadıkça, ebedî azâbdan kurtulamazsın! Son pişmânlık fâide vermez. Başına gelecekleri düşün! Başına gelecekleri düşün! Ömrün tükenmeden, aklını başına topla! Etrâfında gördüğün, konuştuğun, sevdiğin, korktuğun kimselerin hepsi, birer birer öldüler. Birer hayâl gibi, gelip gittiler. İyi düşün! Ebedî ateşte yanmak, ne büyük azâbdır! Sonsuz nimetler içinde yaşamak ise, ne büyük nimettir. Bunlardan birini seçmek, şimdi senin elindedir. Kendine acı! Sorguya çekileceksin. Hâlbuki, verecek cevâbın yok. Kendine ve herkese öyle iyilik et ki, başkası iyilik yapınca, sen yaptın sansınlar. Kendine ve kimseye kötülük etme ki, başkası bir fenâlık yapınca, sen yaptın sanmasınlar. Hadîs-i şerîfte; (Ey Âdem oğlu! Benim malım, benim malım dersin. O maldan senin olan, yiyerek yok ettiğin, giyerek eskittiğin ve Allah için vererek, sonsuz yaşattığındır) buyuruldu." Başkalarına merhamet etmeyenler, kıyâmet günü Allahü teâlânın merhametinden uzak kalacaklardır. Zira Resûlullah efendimiz; (Başkalarına merhamet etmeyene, merhamet olunmaz) buyurmuştur. Kısacası: Mert isen, kendine baba ol!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.