Samimi insan tavrını değiştirmez..

A -
A +

Samimi, ihlâslı insan, en iyi halinde de, en zayıf halinde de tavrı değişmeyen kimsedir. Böyle olan bir müslüman, Allah için sevinir ve Allah için üzülür. Zaten dinimiz de böyle olmamızı istemektedir. İhlâs, hâlis, temiz etmek, niyyeti temizlemek, yalnız Allah için yapmak demektir. Böyle ihlâsın hâsıl olması için, Allahü teâlâdan başka, hiçbir şeye tapınmamak, bir şeye düşkün olmamak lâzımdır. Zümer sûresinin 3. âyetinde meâlen; (Biliniz ki, Allahü teâlâ, hâlis olan din ister) buyuruldu. Böylece, herkese, ihlâs kazanması emrolundu. Kalpte ihlâs hâsıl olması, Allah isminin çok söylenmesi, hatırlanması ile olur. Kalbin temizlenmesi, İslâmiyete uymakla olur. İslâmiyet üç kısımdır: İlim, amel ve ihlâs. Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızâsı için yapmak lâzımdır. İtikadı doğru olan her müslümanda, az da olsa, bu ihlâs, bu samimiyyet vardır. Zira ihlâs ile yapılan ibâdet, insânı hakîkî îmâna kavuşturur. Hadis-i şerifte; (İbâdetlerini ihlâs ile yapanlara müjdeler olsun. Bunlar hidâyet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yokederler) buyuruldu. Allahü teâlâya yakın olmak, yanî O'nun sevgisine kavuşmak için, ihlâs ile İslâmiyete uymak lâzımdır. İslâmiyete yapışmak, yani emirleri yapmak ve harâmlardan sakınmak, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturur ise de, bunları ihlâs ile yapmak şarttır. Hem emir ve yasaklara uymalı, hem de, ihlâs elde etmelidir. Zira ihlâs, lafta değil, insanın işlerinden belli olur. Resûlullah efendimiz Mu'âz bin Cebel hazretlerini, Yemen'e vali olarak gönderirken; İbâdetlerini ihlâs ile yap! (İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana yetişir) buyurmuştur. İbâdetin kabûl olması için, niyyetin hâlis olması, yani yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapılması lâzımdır. Bu ihlâsı elde etmek kolay değildir. Nefsi temizlemek, takvâ ile yani haramlardan sakınmakla olur. Nefsi temizlenmeyen kimsenin ibâdetlerini ihlâs ile yapması çok güçtür. Hadîs-i şerîfte; (Kırk gün ihlâs ile İslâmiyete uyan kimsenin kalbini, Allahü teâlâ hikmet ile doldurur. Bunları söyler) buyuruldu. İslâm âlimleri ve tasavvuf büyükleri buyuruyor ki; "İnsana vâcip olan birinci vazîfe, îmân, amel ve ihlâs sâhibi olmaktır. Dünyâ ve âhıret saâdetleri, ancak bu üçüne kavuşmakla elde edilir. Amel, kalp ve dil ile, yanî söz ve bedenle yapılacak işler demektir. Kalbin işleri, ahlâktır. İhlâs, amelini yanî bütün işlerini, ibâdetlerini, yalnız Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak için yapmak demektir." Amellerin, ibâdetlerin kıymeti, îmânın derecesi ile ölçülür. İbâdetlerin parlaklığı, ihlâsın miktarına bağlıdır. İmân ne kadar kâmil ise, ihlâs da o kadar çok olur. İnsanın birinci vazîfesi... İnsanın birinci vazîfesi, Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmaktır. Bunun da tek yolu, Resûlullah efendimize uymak ve bidatlerden sakınmaktır. Resûlullah efendimize kolay ve doğru uyabilmek için ihlâs lâzımdır. İhlâs ile yapılmayan ibâdetler faydalı olmaz yani kabul edilmez. İhlâs elde etmek de, Din Büyüklerinin bildirdikleri şekilde ve Onların gösterdiği yolda çalışmakla nasîb olur. Eshâb-ı kirâmın hepsi, sohbette bulunarak ve Resûlullah efendimizin bildirdiklerini yaparak, ihlâsın en üstün derecesine kavuştular. Din Büyükleri, Cenneti, Allahü teâlânın râzı olduğu yer olduğundan ve Cenneti isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın gazab ettiği yer olduğu içindir. Yoksa, Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azâb ve sıkıntı olduğu için değildir. Çünkü, bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür. Bunları kendilerinin maksadı bilirler. Sevgilinin her işi, sevgili olur. İşte, tam ihlâs budur. Şeyh Abdülkuddûs hazretleri oğluna nasîhatinde: Vaktin kıymetini bil! "Vaktin kıymetini bil! Gece ve gündüz ilim öğrenmeye çalış! İlim öğrenmek, ibâdet yapmak içindir. Kıyâmet günü, işten sorulacak, çok ilim öğrendin mi diye sorulmayacaktır. İş ve ibâdet de, ihlâs elde etmek içindir. Her şeyi Allahü teâlânın rızâsı için yapmak olan ihlâs da, Allahü teâlâyı sevmek içindir" buyurmaktadır. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri de; "Bir kimse, yaptığı ibâdetlerini ihlâs ile yaparsa, Allahü teâlâ o kimseye, boş hâllerden, lüzumsuz heveslerden kurtulmak nîmetini ihsân eder" buyurmuştur. Ebü'l-Kâsım Bişr hazretleri talebelerine hep; "Tamâ ve dünyâya düşkünlükten kurtulmaya gayret edin. Çünkü insanda tamâ varken, ihlâs yâni herşeyi Allah için yapma arzusu bulunmaz. Kulluk, ihlâs ile olur" buyururdu. Netice olarak, samimi olan yani ihlas sahibi olan bir müslüman, her sözünde, her işinde Cenab-ı Hakkın rızasını gözetir. Zamanın ve hallerin değişmesi ile, halinde, tavrında bir değişiklik olmaz. Ahmed Mürşidî Efendinin şu duasına amin dememek mümkün mü? "Yâ Rabbî! Bizi kötü huylardan koru. Bize, işlerimizi ihlâs ve içtenlikle yapmayı, bize ihlâs ile amel etmeyi nasîb eyle!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.