"Yaptığının hesabını vereceksin!"

A -
A +

İnsan, ne yaparsa yapsın, ne kadar ömür sürerse sürsün ve nasıl yaşarsa yaşasın neticede ölümü tadacak ve yaptıklarından hesap verecektir. İmâm-ı Gazâli hazretleri, kendisinden nasihat isteyen bir talebesine hitaben; "Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşaman uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. Dünyanın nesini seversen sev, hepsine vedâ edeceksin! Elinden geleni yap! Fakat unutma ki, her yaptığının hesâbını vereceksin!" buyurmuştur. Enbiyâ sûresinin 47. âyetinde meâlen; (Kıyâmet günü terâzî kuracağım. O gün, kimseye zulüm edilmeyecektir. Herkesin, dünyâda yapmış olduğu zerre kadar iyilik ve kötülüklerini meydâna çıkarıp, terâzîye koyacağım. Herkesin hesâbını yapmağa yetişirim) buyuruldu. Allahü teâlâ, kullarına çok merhametli olduğu için bu durumu haber verdi ki, herkes dünyâda kendi hesâbına baksın, âhirette mahcup olmasın. Peygamber efendimiz de; (Âhirette hesâba çekilmeden önce, dünyâda iken hesâbınızı görünüz ve tartılmadan önce, kendinizi tartınız!) buyurmuşlardır. Akıllı kimse günü dörde ayırır Ayrıca Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Akllı şu kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde, yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münâcât eder, yalvarır. Üçüncüsünde, bir sanatta veyâ ticârette çalışıp, helal para kazanır. Dördüncüsünde, istirâhat eder ve mubâh olan şeylerle kendini eğlendirip, harâm şeyleri yapmaz ve onlara gitmez.) İmâm ı Evzâî hazretleri buyurdu ki: "Kul, dünyâdaki her ânından kıyâmette hesap ve sorguya çekilecek. Hem de gün gün, saat saat. Bu durumda, Allahü teâlâyı anmadığı bir an karşısına çıkınca, pişman olur ve kendini parçalamak ister. Bizim, hayatlarına yetiştiğimiz insanlar şöyleydi: Gece uykusundan en erken uyanırlar, sabah namazını vaktinde kılarlar, sonra bir müddet âhiret işlerini, âkıbetlerinin ne olacağını düşünürlerdi. Bundan sonra kendilerini fıkıh öğrenmeye ve Kur'ân-ı kerîm okumaya verirlerdi." Din büyükleri, bu dünyânın bir pazar yeri gibi olduğunu ve burada, nefis ile alışverişte olduklarını anlamışlardır. Bu ticâretin kazancı Cennettir. Ziyânı da Cehennemdir. Yani kârı, ebedî saâdet, ziyânı da, sonsuz felâkettir. Din büyükleri, nefislerini, ticâretteki ortak yerine koymuşlar, sözleşme yapmışlar ve bu sözleşmeye uyulmadığı zaman da, nefislerini hesaba çekip ceza vermişlerdir. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri: "Peygamber efendimizin, (Hesâba çekilmeden evvel, hesâbınızı görünüz) emirleri ile, bazı meşâyıh, her gün ve her gece yaptıkları işlerden kendilerini hesâba çekiyor. Ben, hesapta onları geçtim ve işlediklerimle berâber, düşündüklerimde de, hesâbımı görüyorum" buyurmuştur. "Kirâmün berere" melekleri İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki: "Mahşer günü herkes için büyük bir kitap çıkarılır ki, onda mahlûkların bütün amelleri yazılıdır. Küçük ve büyük hepsini bildirir. Allahü teâlâ, hiçbir kimseye zulmetmez. Mahlûkların her gün yaptıkları amelleri bu kitap ile Allahü teâlâya arzolunur. Allahü teâlânın emri ile Abese sûresinin 16. âyet i kerîmesinde bildirilen (Kirâmün berere) meleklerine yani kerîm ve itaâtkâr meleklere, o amelleri yazmağı emreder. Bu kitâb işte odur. Câsiye sûresinin 28. âyet i kerîmesinin (Biz yaptığınız amellerin hepsini yazdırdık) meâl-i şerîfi bunu haber vermektedir. Kıyâmet günü, herkes, ayrı ayrı hesâba çekilir. Nûr sûresi, 24. âyetinde meâlen, (Yaptıklarının hepsine, o gün dilleri ve elleri ve ayakları şehâdet eder) buyuruldu. Hesaptan sonra, bütün insanlar Sırât köprüsüne gönderilecektir. Sırât köprüsünden geçemeyenler azâb meleklerine teslîm olunurlar." Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri buyuruyor ki: "Kıyâmet günü fakirlik ve zenginlik tartılmayacak, fakirliğe ne ölçüde sabredilmiş ve zenginliğe ne ölçüde şükredilmiş ise, o hesap edilecek. Mesele çok fakir veya çok zengin olmak değil, çok sabretmek veya çok şükretmektir." Muhâsebe yolunu seçenler... İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "Meşâyıh-ı kirâmdan birçoğu, muhâsebe yolunu seçmişlerdir. Her gece, yatacağı zamân, o gün yapmış olduğu işlerini, sözlerini, hareketlerini, hareketsizliklerini, düşüncelerini, her birinin niçin olduğunu anlarlar. Kusûrlarını ve günâhlarını temizlemek için, tövbe ve istigfâr ederler. Allahü teâlâya boyun bükerler, yalvarırlar. İbâdetlerini ve iyiliklerini de, Allahü teâlânın hâtırlatması ile ve kuvvet vermesi ile olduğunu bilirler. Bunun için, Hak teâlâya hamd ve şükrederler. Peygamber efendimizden gelen haberlere uygun olarak her gece yatarken, (Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber) 100 defa okunursa, tesbîh, tahmîd ve tekbîr eylemiş olunur. Böylece, muhâsebe yapılmış olur. Kendini hesâba çekmiş sayılır." Bir hadis-i kudside Allahü teâlâ şöyle buyuruyor: (Ey kullarım, bedenleriniz zayıf, yol uzak, yük ağır, Sırat incedir. Geminizi yenileyin! Azığınızı bol alın! Yükünüzü azaltın! Hâlis para alın, gittiğiniz yerdeki sarraf, kalp para almaz.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.