Seven, sevdiğinin yolunda olur...

A -
A +

Muhabbet; sevgi, aşırı düşkünlük; muhib, seven, sevgi besleyen dost, mahbûb ise, sevilen, sevgili, sevilmiş anlamındadır. Muhabbetin yani sevginin yeri kalbdir. Seven ve sevdiğinden başka her şeyden kesilen, sevdiğine kavuşur. Böyle sevgisi olmayan ise, bu kavuşmayı ancak öğrenir, bilir ve bu bilgisini büyük nimet sanır. Allahü teâlâyı çok seven, Ona döner. Hiçbir şey Allahü teâlâyı unutmasına sebeb olmaz. Her gördüğü şeyi, kudretin eseri görüp, eser sâhibine yani cenâb-ı Hakka döner. Bunun için İsmâil Fakîrullah hazretleri: "Allahü teâlâyı seven, Peygamber efendimizi de sever. Peygamber efendimizi seven, Onun sünneti ile amel eder" buyurmuştur. Hâris el-Muhâsibî hazretleri buyuruyor ki: "Şu üç muhabbet çok mühimdir: Birincisi, Allahü teâlâyı sevmektir. Bunun alâmeti, ibâdeti günaha tercih etmektir. İkincisi, kuvvetli bir îmân ile Resûlullah efendimizi sevmektir. Bunun alâmeti, Resûlullah'ın sünnetine yapışmaktır. Üçüncüsüise Allah için mü'minleri sevmektir. Bunun alâmeti, mü'minlere eziyet etmemek ve onlara faydalı olmaktır." Her mü'minin, Resûlullah efendimizi çok sevmesi lâzımdır. Peygamber efendimizi çok seven, Onu çok anar, çok söyler, çok över ve bildirdikleri ile amel eder. Zira seven, sevdiğinin hâlini kazanır ve ona benzer. Hadîs-i şerîfte; (Bir şeyi çok seven, onu çok anar) buyurulmuştur. "Kıyâmet için ne hâzırladın?" Bir gün Peygamber efendimizin huzuruna bir kimse gelerek, Kıyâmet günü ile alakalı sualler arzetti. Peygamber efendimiz de o kimseye; -Kıyâmet için ne hâzırlık yaptın? diye sordu. O kimse; -Allahın ve Resûlünün sevgisini hâzırladım, cevabını verince, Peygamber efendimiz; -Sevdiklerinle berâber olursun, buyurdular. İmâm-ı Nevevî hazretleri, bu hadîs-i şerîfi açıklarken: "Bu hadîs-i şerîf, Allahü teâlâyı, Onun Resûlünü, sâlihlerin ve hayır sâhiblerinin dirilerini ve ölülerini sevmenin kıymetini, faydasını bildiriyor" buyurmuştur. Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek demek, emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, bunlara karşı edebli, saygılı olmak demektir. Sâlihleri severek onlardan faydalanmak için, onların yaptıklarını yapmak lâzım değildir. Çünkü, onların yaptıklarını yaparsa, o da, onlardan olur. Hadîs-i şerîfte; (Bir kimse, bir cemâati sever. Fakat onlardan olmaz) buyurulmuştur. Onlarla berâber olmak, onların derecesine yükselmek demek değildir. Hadîs-i şerîfte; (Bir cemâati seven kimse, onların arasında haşr olunur) buyuruldu. Ebû Zer Gıfârî hazretleri; -Yâ Resûlallah! Bir kimse, bir cemâati sevse, fakat onların yaptıklarını yapmasa, nasıl olur diye arzedince, Peygamber efendimiz; -Yâ Ebâ Zer! Sevdiklerinle berâber olursun, buyurmuştur. Hasen-i Basrî hazretleri bu hadis-i şerîfi açıklarken buyuruyor ki: "Bu hadîs-i şerîfler seni yanıltmasın! Sen iyilere, ancak onların iyi amellerini yapmakla kavuşabilirsin! Yahûdîler ve Hristiyanlar, Peygamberlerini seviyorlar ise de, onlar gibi olmadıkları için, onların yanına gidemeyeceklerdir." İmâm-ı Gazâlî hazretleri de bu konu ile alakalı olarak; "Onların iyi amellerinden birkaçını veyâ hepsini yapmadıkça, yalnız sevmekle, onların yanına kavuşulamaz" buyurmuştur. Bir kimseyi veya bir cemâati sevenler, üç kısma ayrılmaktadır: 1- Onların bütün amellerini ve ahlâkını edinmiş olanlar. 2- Hiçbirini edinmemiş olanlar. 3- Birkaçını yapıp, başkalarını yapmayıp, bunların tersini yapanlar. Hepsini yapabilen, onlardan olur. Onlara olan sevgisi, onu da tâm onlar gibi yapmıştır. Muhabbetin en yüksek tabakasına erişmiştir. Sevdiklerine hiç uymayan, onlara hiç benzemeyen kimse, onlardan olamaz. Sevgisi, sözde kalır. Kalbine girmez. Böyle sevgi, yalnız sözde kalmaktadır. Yalnız sözde kalan sevmeye, sevmek denilmez. Seviyorum demesi doğru olmaz. "Kişi, sevdiği ile birlikte olur" Sevdiklerinin birkaç ameline uyan kimseye gelince, îmânda uymamış ise, onlardan olamaz. Onları seviyorum demesi hiç doğru değildir. Onun kalbinde, onlara sevgi değil, düşmanlık vardır. Yahûdîlerin ve Hristiyanların, Peygamberleri seviyoruz demeleri böyledir. Kişi, sevdikleri gibi inanıp, ibâdetlerde, onlara tâm uymazsa, seviyorum demesinin faydası olmaz. Onlarla birlikte olamaz. Gücü yetmediği, nefsine hâkim olmadığı için, hepsine uyamamış ise, onlarla birlikte olmasına mâni olmaz. Hadîka'da buyuruluyor ki: "Resûlullah efendimiz; (Kişi, sevdiği ile birlikte olur) buyurdu. Ehl-i sünnet âlimlerini sevsek, onlar gibi olmasak bile, bu hadîs-i şerîfteki müjdeye kavuşuruz. Allahü teâlânın sevdiklerinin ve Allahü teâlâyı sevenlerin dirilerini ve ölülerini seven kimse, büyük saâdete, iyiliklere kavuşur. Onları sevmek demek, onların düşmanlarına ve kötüleyenlere karşı, onları savunmak, övmektir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.