Müslüman su gibi olur

A -
A +

Vücûdumuzun normalde bir statik elektrik dengesi vardır. Vücut sağlığı bu elektriksel denge ile yakından alâkalıdır. Bu denge, psikolojik gerilimler, iklim şartları, giyim eşyaları, yaşama ve iş yerleri sebebiyle bozulur. Bu elektriksel yük, öfke hâlinde normalin dört katına çıkmaktadır. İnsan öfkeye kapıldığı zaman, sözlerine de, davranışlarına da hâkim olamaz ve bu hal, insanı, küfre kadar götürebilir. Bunun için Peygamber efendimiz; (Gadab, îmânı bozar) buyurmuşlardır. Gadabın, sertliğin aşırı ve zararlı olmasına, atılganlık denir. Böyle kimse, hiddetli, sert olur. Bunun aksine ise yumuşaklık denir. Halîm, yumuşak kimse, gadaba, öfkeye sebep olan şeyler karşısında kızmaz, heyecâna gelmez. Öfkeli kimse, hem kendine, hem de başkalarına zarar verir. Hadîs-i şerîfte; (Bir Müslümânda üç şey bulunursa Allahü teâlâ onu muhâfaza ve himâye eder, onu sever, merhamet eder. Ni'mete şükretmek, zâlimi affetmek, gadaba gelince, gadabını yenmek) buyuruldu. İnsan davranışlarında sertlik, iticilik ve korkuyu, yumuşaklık ise, sıcaklığı, şefkati, merhameti ve sevgiyi doğurur. Korkutarak elde edilen başarı, yıkılmaya; sevgi ile elde edilen muvaffakiyet ise, artmaya, büyümeye mahkumdur. Bunu için Resûlullah efendimiz: (Allahü teâlâ refîktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşak davrananlara ihsân eder. Başkalarına vermez) buyurmuşlardır. En keskin kılıç!.. Enes bin Mâlik hazretleri, "Resûlullah efendimize on sene hizmet ettim. Bu zaman içinde bana incindiğini, sert söylediğini hiç görmedim" buyurmuştur. Peygamber efendimizin bu güzel hâli, Âl-i imrân sûresinin 159'uncu âyetinde meâlen: (Yanında bulunanlara yumuşaklık ve tatlılıkla muâmele etmen, Allahü teâlânın sana bir kerem ve rahmetidir. Eğer kötü ahlâklı olup, sert davransaydın etrâfındakiler dağılırlardı) buyurularak övülmektedir. Çelebi Cemâleddîn Efendi, hiç kızmaz, dostuna, düşmanına aynı muâmelede bulunurdu. Onun bu geniş müsâmahakâr hâlini anlayamayanlar; -Bu kadar yumuşaklığın, insanlara karşı bu kadar tahammül ve sabır göstermenin mânâsı nedir? Diye suâl ettiklerinde; -Hilm, yumuşaklık kılıcı, demir kılıçtan, hattâ yüz zafere sebeb olan kılıçtan daha keskindir diye cevap vermişlerdir. Din büyükleri, talebelerine ve kendilerini sevenlere hep; "Müslüman su gibi olur. Ama sel gibi değil. İçme suyu gibi. Dinimizin en yüce tarafı kanı su ile yıkamaktır, kanla değil... Elbette ki karşındaki kanlı olacaktır, sen de kanlı olursan, o temizlik olmaz. Sen su olacaksın, o ne şekilde davranırsa davransın, sen Müslümanca davranacaksın. Komşudan gördüğün ayıpları, emanet bil; sakla, kimsenin sırrını kimseye söyleme. Seninle istişare edene doğruyu söyle. Cimrilikten sakın. Tamahkâr olan mürüvvetsiz olur. Her işte mürüvveti gözet. İhtiyacın olsa da, kimseden bir şey isteme. Dünya ehline rağbet etme" diye nasihat etmişlerdir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de buyuruyor ki: "Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçmak lâzım olduğu gibi, insanların haklarını ödemek ve onlarla iyi geçinmek de lâzımdır. (Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve O'nun yarattıklarına acımak lâzımdır) hadîs-i şerîfi, bu iki hakkı yerine getirmenin lâzım olduğunu göstermektedir. Bu iki haktan yalnız birini gözetmek kusur olur. Bundan anlaşılıyor ki, insanlardan gelen sıkıntılara katlanmak lâzımdır. Onlarla iyi geçinmek vâcibdir. Kızmak iyi olmaz. Sert davranmak yakışmaz." Resûlullah efendimiz, Allahü teâlânın kullarına şefkatli, merhametli ve yumuşak davranır, dünyâ için öfkelendiği hiç görülmezdi. Ama Allah için gadaba gelirdi. Öfkeli olan, karşısındakinin de kendisine karşılık yapacağını önceden düşünmelidir. Gadaba gelen kimsenin kalbi bozulur. Bu bozukluk, dışına da sirâyet ederek, çirkin ve korkunç bir hâl alır. Öfkesini yenenler... Öfkeyi yenmek, çok sevaptır ve gadabını yenene Cennet müjdelenmiştir. Allah rızâsı için öfkesini yenen kimse, karşısındakini affedip, ona karşılık yapmaz ise, Allahü teâlâ onu çok sever. Hadîs-i şerîfte; (Bir kimse, Allahü teâlânın rızâsı için gadabını defederse, Allah da, ondan azâbını defeder) buyuruldu. İmâm-ı Gazâlî hazretleri; "Hilm sâhibi olmak yani yumuşaklık, gadabını, öfkesini yenmekten dahâ kıymetlidir" buyurdu. Nimete şükretmek, onu İslâmiyyete uygun olarak kullanmak demektir. Hadîs-i şerîfte; (Gadaba gelen bir kimse, dilediğini yapmaya kâdir olduğu hâlde, yumuşak davranırsa, Allahü teâlâ, onun kalbini, emniyyet ve îmân ile doldurur) buyuruldu. Peygamber efendimiz; (Yâ Rabbî! Bana ilim ver, hilm, yumuşaklık ile zînetlendir, takvâ ihsân eyle! Âfiyet ile beni güzelleştir) diye dua ederlerdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.