Kendine kıymet vermek!..

A -
A +

Kendine kıymet verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz. Kibrin zararını bilmeyen kimse için âlim demek, yalan olur. İnsanın ilmi arttıkça, Allahü teâlâdan korkması da artar ve günâh işlemeye cesâret edemez. Emânetçinin kendisine bırakılan malları muhâfaza etmekte emîn olması lâzım geldiği gibi, din âliminin de, İslâm bilgilerini bozulmaktan muhâfaza etmekte emîn olması lâzımdır. Resûlullah efendimiz, bir seferinde Kâbe'yi tavâf ederken, kendisine; -Hangi insan dahâ kötüdür? diye sorulunca, cevaben; -Kötü olanı sorma! İyi olanları sor. Âlimlerin kötüsü, insanların en kötüsüdür,buyurmuşlardır. Çünkü âlimler, bilerek günâh işlemektedir. Îsâ aleyhisselâm; (Kötü âlimler, su yolunu kapayan kaya gibidir. Su, kayadan sızıp geçemez. Akmasına da mâni olur) buyurmuştur. Kötü din adamı, kanalizasyona benzer. Görünüşte, sağlam, sanat eseridir fakat içi ise, pislik doludur. Hadîs-i şerîfte, (Kıyâmet günü azâbların en şiddetlisi, ilmi kendisine faydalı olmayan din adamınadır) buyuruldu. Müslümân görünenler!.. Bunun için, münâfıklar yani Müslümân görünen kâfirler, Cehennemin dibine gideceklerdir. Çünkü bunlar, işittikleri, bildikleri hâlde, inât ederek, kâfir olmuşlardır. İlim sâhibi yani din bilgilerini öğrenen kimse, yâ sonsuz saâdete kavuşur, yâhut nihâyetsiz felâkete düçar olur. Hadîs-i şerîfte; (Cehennemde azâb çekenlerden bazıları, kötü kokular yayar. Bu koku diğerlerine ateşten dahâ fazla azâb verir. 'Sen ne günâh işledin ki, böyle pis koku çıkarıyorsun' denilince, 'ben din adamı idim. Bildiklerimi yapmazdım' der) buyuruldu. Ebûdderdâ hazretleri; "İlmi ile âmil olmayan din adamına, âlim denilmez" buyurmuştur. İblîs, bütün dinleri biliyordu. Fakat ilmi ile amel etmedi. Çölde kalan kimsenin yanında on adet kılıç ve çeşitli silâhlar bulunsa, bunları kullanmasını iyi bilse ve çok cesûr olsa, kendisine hücûm eden arslana karşı kullanmadıkça, bu silâhların faydası olmaz. Bunun gibi bir kimse, din bilgilerinden yüzbin mesele öğrense, bunları kullanmadıkça, faydasını görmez. Hasta olan kimse de, derdinin en faydalı ilâcını bulsa, bunu kullanmadıkça, faydasını göremez. Bir hadis-i şerifte; (Âhir zamânda ibâdet edenlerin çoğu din câhili olacaktır. Din adamlarının çoğu da fâsık olacaktır) buyuruldu. Her sorulana cevap veren, her gördüğünden manâ çıkaran ve her yerde bilgi satan kimse, câhilliğini ortaya koyar. Bilmiyorum, öğrenip de söylerim diyen kimsenin, âlim olduğu anlaşılır. Resûlullah efendimize; -En kıymetli yer neresidir, diye sorulunca; (Bilmiyorum, Rabbim bildirirse söylerim) buyurmuştur. Bunu Cebrâîl aleyhisselâma sormuş, ondan da, aynı cevâbı almıştır. O da, Allahü teâlâya sormuş ve; (Mescidler)dir cevâbını almıştır. İmam-ı Şa'bî hazretleri, kendisine sorulanlardan birine 'bilmiyorum' deyince; -Sen Irak memleketinin müftîsisin. Bilmiyorum demek, sana yakışır mı? dediklerinde, -Meleklerin üstünleri bilmiyoruz dediler. Benim söylememden ne çıkar, buyurmuştur. İmâm-ı Ebû Yûsüf hazretleri, bir suâle 'bilmiyorum' deyince, -Hem Beyt-ül-mâldan maâş alıyorsun, hem de cevap vermiyorsun, dediklerinde; -Beyt-ül-mâldan, bildiklerim kadar ücret alıyorum. Bilmediklerim için alsaydım, Beyt-ül-mâlda bulunanların hepsi yetişmezdi cevabını vermiştir. Kibriyâ yani üstün olmak sıfatı, Allahü teâlâya mahsûstur. İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar yükselir. Bunun için, Peygamberler ve bunların yolunda gidenler hep tevâzu sâhibi idiler. Allahü teâlâdan çok korkarlardı. Kendilerinde kibir ve ucub gibi kötü huylar hiç yoktu. Kendinden küçüklere, fâsıklara ve fâcirlere karşı da kibirli olmamalıdır. Yalnız, tekebbür sâhibine karşı tekebbür etmek lâzımdır. "Ben böyle değilim" Bir âlim, câhili görünce, bu, bilmediği için günâh işliyor. Ben ise, bilerek işliyorum, demelidir. Bir âlimi görünce, bu benden dahâ çok biliyor ve ilminin hakkını veriyor. İhlâs ile amel yapıyor. Ben böyle değilim, demelidir. Kendinden dahâ yaşlı bir kimseyi görünce, bu benden dahâ çok ibâdet etti, demelidir. Gençleri görünce, bunların günâhı az, benim günâhlarım çok demelidir. Kendi yaşındakileri görünce, günâhlarımı biliyorum, onun ne yaptığını bilmiyorum demelidir. Bir bid'at sâhibini veyâ kâfiri görünce, insanın hâli son nefeste belli olur. Acaba benim hâlim ne olacak, demeli, bunlara da tekebbür etmemelidir. Nefsine uymayan câhil ile arkadaşlık etmek, nefsinin esîri olan din adamı ile arkadaşlık etmekten iyidir. Din adamı olduğu için tekebbür etmek, câhil olmanın alâmetidir. Çünkü ilim, tevâzuya sebep olur, kibirden men eder. Hadîs-i şerîfte; (Âlim olduğunu söyliyen kimse, câhildir) buyurulmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.