Kendisini öven, başkasını kötüler!..

A -
A +

İnsanın kendini övmesi ve başkaları tarafından övülmeyi sevmesi, kalb hastalıklarındandır. Övünmenin ve övülmeyi sevmenin sebebi, insanın kendini beğenmesi, yüksek ve iyi sanmasından kaynaklanmaktadır. Lokman suresinin 18. âyet-i kerimesinde ise, mealen; (Allah, kendini beğenip övüneni sevmez) buyurulmaktadır. Kendisini öven bir kimse, farkına varsın veya varmasın, başkasını kötülemekte, onu kötü bilmektedir. Çünkü övünmek, başkasını hakir, aşağı görmekten ileri gelir. Halbuki Peygamber efendimiz; (Din kardeşini hakir görmek, kötülük olarak yeter) buyurmaktadır. Övünmek zararlı olduğu gibi, övülmeyi sevmek de zararlıdır ve felakettir. Zira hadis-i şerifte; (Övülmeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihati işitmez olur) buyurulmuştur. Ağırbaşlı olmak... Şecâatten meydana gelen iyi huylardan birisi de, ağırbaşlı olmaktır. Ağırbaşlı olan bir kimse, övülmekten sevinmez, kötülenmekten de üzülmez. Böyle bir kimse, fakîrlere de, zenginlere de eşit davranır, tatlıyı, acıyı ayırt etmez, hâdiselerin değişmesi ile ve korkulu, sıkıntılı hâller karşısında, çalışması sarsılmaz. Çok kimse, yaratılışta sefîh olur. Sefîh; malını dinin ve aklın uygun görmediği yere harceden, aklı az olan kimse demektir. Böyle olan kimsenin, bu kötü hâlleri, bazı sebeplerle, zamân zamân artar. Çalışmadan, alın teri dökmeden eline mal girer, kötü arkadaşlar, bu mala konmak için, dağıtmasına, saklamanın, artırmanın erkeklik, yiğitlik olmadığına inandırıp onu kandırırlar ve böylece isrâfa yol açarlar. Bunun içindir ki, kötü arkadaşlardan kaçmakla emrolunduk. Zengin çocuklarının çoğu, böyle isrâfa alışmakta ve sefîh olmaktadırlar. Sefâheti artıran sebeplerden birisi de, insanların çok hürmet, saygı göstermeleri, yüz vermeleri ve övmeleridir. Dinimizde övünmek, haramdır. Bir kimse, kendindeki iyilikleri, nimetleri, kendinden bilirse, Allahü teâlânın verdiğini düşünmezse, bu hal, övünmek olur. Ayrıca başkalarının sevgisine ve onların övmelerine kavuşmak için, dünyâ işleri ile, onlara iyilik yapmanın, riyâ olduğu ve iftihâr için yani gösteriş, övünmek için yapılan davetlere gitmenin de câiz olmadığı, kitaplarda yazılıdır. Ancak bir kimse, eline geçen bu nimetlerin Allahü teâlâdan geldiğini bilir, kendinin kusurlu olduğunu düşünürse, o zaman bu hal, şükür olur. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlânın verdiği nimetleri bildirmek, bunlara şükretmek olur) buyurulmuştur. Bazı kimseler, malı, mevkii, güzelliği ve nesebi, soyu ile övünür. Halbuki bunlar geçicidir, insanda kalmaz. Peygamber efendimizin zamanında, iki kişi birbirine üstünlük taslayarak biri diğerine, "Ben falancanın oğlu filanım. Ya sen kimsin?" der. Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyururlar ki: (Musa aleyhisselâmın yanında iki kişi birbirine karşı övünmeye başladı. Biri ecdadını dokuz göbek geriye doğru saydı. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselâma, "Ona söyle, iftihâr ettiği, övündüğü dokuz kişi Cehennemdedir. Kendi de onuncusudur" diye vahyetmiştir.) Şu hususu hiçbir zaman unutmamak lâzımdır ki; bir kimse, herhangi bir yerde veya zamânda, sıradan bir kimseye, onun yaptığı iyi bir şey için, ona teşekkür etse, onu övse, bu şükür ve övmelerin hepsi, Allahü teâlâya yapılmış olur. Çünkü, her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği yaptıran ve gönderen, hep Allahü teâlâdır. İmâm-ı Rabbâni hazretleri buyuruyor ki: Nefsi için sevmek... "Kalbin mal, evlât, mevki, medh olunmak yani övülmek gibi çeşitli arzûları, bağlantıları ve sevdikleri görülür ise de bu sevgilileri hakîkatte hep bir sevgilisi içindir. O biricik sevgilisi de, kendi nefsidir. Onların hepsini, kendi nefsi için sevmektedir. Bunları, hep kendi nefsi için istemektedir. Onların nefislerini düşünmemektedir. Nefsine olan sevgisi kalmazsa, nefsi için onlara olan sevgisi de kalmaz. Bunun içindir ki, kul ile Rabbi arasındaki perde, kulun kendi nefsidir. Başka hiçbir şey değildir. Kul, nefsini düşünmekten büsbütün kesilmedikçe, Allahü teâlânın sevgisi onun kalbine yerleşemez." Netice olarak bir kimse, kendisini fazla methediyorsa, başkasını da aynı derecede kötüler. Başkasını fazla kötüleyen kimse de, aynı derecede kendisini fazla över. Peygamber efendimiz; (İnsanlar helâk oldu diyenin, kendisi helâk olmuştur) buyurmuşlardır. İbn-i Vefâ hazretlerinin bir talebesine buyurduğu gibi: "Devamlı elde kalmayacak olan bir şeyin varlığı ile övünmek ve kendi başına da gelebilecek bir şeyden dolayı başkasını ayıplamak, ahmaklıktır. Çünkü pek iyi bilirsin ki, başkasının başına gelen sana, senin başına gelen şey de, başkasına revâ görülebilir. Bunu iyi düşün!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.