İnsanların ayıbını gören...

A -
A +

Dinimiz, insanların, ayıbını, kusurunu araştırmayı, ortaya çıkarmayı değil, bunları örtmeyi, onlar hakkında iyi düşünmeyi emretmektedir. Bir Müslümanın ayıbını, arkasından söylemenin gıybet, mü'minleri haram işleyici yâni fâsık zannetmenin de, sû-i zan ve bunların da haram olduğunu bilmelidir. Bir kimse, din kardeşinin ayıbını görünce, ona hüsn-i zan etmeli, iyi şeyle yorumuna çalışmalı, onu ıslâh etmelidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Sû-i zan etmeyiniz. Sû-i zan, yanlış karâr vermeye sebeb olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayınız, kusûrlarını görmeyiniz, münâkaşa etmeyiniz, hased etmeyiniz, birbirinize düşmanlık etmeyiniz, birbirinizi çekiştirmeyiniz, kardeş gibi sevişiniz. Müslümân Müslümânın kardeşidir. Ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez.) Günâh işleyen bir kimseyi görünce, kendi günâhlarımızı hâtırlamalıyız, affedilmezsek, başımıza gelecek azâbları düşünmeliyiz. Yûsuf bin Esbât hazretleri buyuruyor ki: Güzel ahlâkın alâmetleri "Güzel ahlâkın alâmetleri; arkadaşının söylediğine itiraz etmeyip, kabûl etmek. Kendine ve herkese ve hattâ her mahlûka karşı merhametli ve insaflı olmak. Kimsenin ayıbını araştırmamak. Başkasında bir kusur görünce, dalgınlıkla olmuştur, istemeyerek yapmıştır diyerek iyiye yormak. Kendisinden özür dileyenlerin özürlerini kabûl etmek. Başkalarından gelen sıkıntı ve eziyetlere sabır ve tahammül etmek. Başkalarının kusurlarını araştırmak yerine, kendi kusur ve kabahatlerini düşünüp araştırmak, düzeltmeye çalışmak. Büyük, küçük herkese karşı edebli, tatlı dilli, güler yüzlü olmaktır." Allahü teâlâ sabredenleri, iyilik yapanları, insanlara hizmet edenleri, nasîhat verenleri, tatlı dilli, güler yüzlü olanları, iyi iş yapanlara yardım edenleri sever. Kendini beğenenleri ise, sevmez. Bunun için, Allahü teâlânın sevdiği güzel işleri yapmalıyız ve güzel huylu olmalıyız. Müslümân dili ile, eli ile kimseyi incitmez. Çünkü başkasını incitmek günâhtır ve fitne çıkmasına sebeb olur ki, dahâ büyük günâhtır. Peygamber efendimiz; (Allahü teâlânın ahlâkı ile huylanınız!) buyurmuştur. Allahü teâlânın sıfatlarından birisi Settârdır ki, günâhları örtücüdür demektir. Müslümânın da din kardeşinin ayıbını, kusûrunu örtmesi lâzımdır. Allahü teâlâ, kullarının günâhlarını affedicidir. Müslümânlar da, birbirlerinin kusûrlarını, kabâhatlerini affetmelidir. Allahü teâlâ kerîmdir, rahîmdir. Yani lutfü, ihsânı boldur ve merhameti çoktur. Müslümânın da, cömert ve merhametli olması lâzımdır. Sa'dî Şîrâzî hazretleri buyuruyor ki: "Dil, şükretmek içindir. Rabbini bilen, dilini gıybet için kullanmaz. Kulak; Kur'ân-ı kerîm ve nasîhat dinlemek içindir. Bâtıl ve boş sözler için değildir. Göz; Allahü teâlânın kudret ve sanatını görmek içindir. Eşin dostun ayıbını görmek için değildir." Kötü kimseler, insanların ayıblarını arayıp, yüzüne çarparlar. İyi kimseler ise, insanların ayıblarını pek görmezler. Sırrî-yi Sekatî hazretleri; "Bir kimsenin ahmak olduğuna alâmet, kendi ayıbını bırakıp, başkasının ayıbıyla uğraşmasıdır" buyurmuştur. Bir kimse, İbrâhîm bin Edhem hazretlerine, kendinde bulunan ayıbları, kusûrları bildirmesi için yalvarınca; "Seni kendime dost edindim. Her hâlin, her hareketin, bana güzel görünüyor. Ayıbını başkalarına sor" cevabını vermiştir. Peygamber efendimiz, kimsenin ayıbını yüzüne vurmaz, kimseden şikâyet etmez ve arkasından söylemezdi. Bir kimsenin sözünü veyâ işini beğenmediği zamân; (Bazı kimseler, acabâ neden şöyle yapıyorlar?) buyururdu. Bir kimse, başkasında bir ayıb görünce, bunu hemen kendinde araması, kendinde bulursa, bundan kurtulmaya çalışması lazımdır. "Bunların günâhı nedir?" Kimsenin ayıbını meydâna çıkarmaya çalışmamalı, gizli hâllerini araştırmamalıdır! Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Mi'râc gecesi birtakım insanlar gördüm ki, çok feci ve elîm bir şekilde kendi kendilerine azâb ediyorlardı. Cebrâîl aleyhisselâma sordum ki, yâ Cebrâîl, bunların günâhı nedir? Niçin böyle kendi kendilerine azâb ederler? Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, bunlar başkalarının ayıblarını meydâna çıkaranlardır.) Netice olarak; kendini hiçbir Müslümândan üstün bilmemelidir. Her Müslümânı kendinden üstün tutmalı ve herhangi bir Müslümânı görünce, kendi saâdetinin, onun duâsını almakta olabileceğine inanmalıdır. Bunun için kimsenin ayıbına bakmamalı, kendi ayıblarını görmelidir. İnsanların ayıblarını, kusurularını, araştırmamalı, görmemelidir. Zira insanların kusurlarını araştıran, ayıblarını gören bir kimse, insanların hedefi olur. İdrîs aleyhisselâmın buyurduğu gibi: "Akıllı kimse başkalarının ayıbına bakmaz ve kişinin ayıbını yüzüne vurmaz. Malı çoğaldıkça, mağrûr olup ahlâkını bozmaz."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.