Merhametli olan, evlâdını kurtarır

A -
A +

Merhamet; sözlük anlamı itibariyle, şefkat göstermek, acımak ve bağışlamak anlamlarına gelmektedir. Yaratılan bütün mahluklara, hayatlarını devam ettirebilmeleri için, Allahü teâlâ tarafından merhamet duygusu verilmiştir. Asıl merhamet sahibi ise, cenâb-ı Haktır. Zira Zümer sûresinin 53. âyet-i kerimesinin sonunda; (Allahü teâlâ sonsuz mağfiret ve nihâyetsiz merhamet sâhibidir) buyurulmaktadır. Allahü teâlâ, kullarına merhamet ederek, Peygamberler göndermiş, bunlarla kullarına doğru yolu, saâdet-i ebediyye yolunu göstermiş, kullarını kendine çağırmıştır. Rızâsının, sevgisinin yeri olan Cennete davet etmiştir. Ana-baba, evlâdı büyütür, bakar, onu kötülüklerden, harâmlardan korur ve ibâdete alıştırır. Eğer anne-baba, kendilerini iyi yetiştirmişlerse, çocuklarına hem dünyâ ve hem de âhiret hayâtını kazandırır, dinini, ehl-i sünnet i'tikâdını, farzları, harâmları öğretirler. Çocuklara din bilgisi ve İslâm ahlâkı öğretilirse, dünyâya ve âhirete hayırlı olurlar. Dinimizde; çocuklarına dînini, îmânını öğreten anne-babanın hakkı, hocanın hakkından önce gelmektedir. Çocukları ateşten korumak ve kurtarmak, anne ve babanın birinci vazifesidir ve olmalıdır. Zira Tahrîm sûresinin 6. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Kendinizi, evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!) buyurulmaktadır. Bütün kötülüklerin başı! Bir babanın, evlâdını Cehennem ateşinden koruması, dünyâ ateşinden korumasından dahâ mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı, farzları, harâmları öğretmekle, ibâdete alıştırmakla ve dinsiz, ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. Zira bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır. Peygamber efendimiz; (Bütün çocuklar Müslümânlığa uygun ve elverişli olarak dünyâya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hristiyan, Yahûdî ve dinsiz yapar) buyurmuştur. Bunun için, her Müslümân ana-babanın birinci vazîfesi, evlâdına İslâmiyyeti ve Kur'ân-ı kerîmi öğretmek olmalıdır. Evlât, büyük bir nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. Anne-babanın çocuğuna merhameti, doktorun hastasına olan merhameti, acıması gibi olmalıdır. Merhametli doktor, hastasını tedâvi eden, onu o hastalıktan, dertten kurtarandır. Doktor, hastasını tedâvi etmek için, acı ilâçlar verdiği gibi, yerine göre ameliyat etmekte hatta başka çare kalmadığı zaman herhangi bir uzvunu kesip almaktadır. Bütün bunlar, doktorun hastasına olan merhametindendir. Annenin, babanın, çocuğuna olan merhameti de, doktorun merhameti gibi olmalıdır. Bir anne-babanın, namaz kılmayan çocuğuna acımaması, ona yardım etmemesi, o çocuğu, namaz kılmama hastalığından kurtarmaması, bu hastalığın çaresine bakmaması, tedâvisi için uğraşmaması, hiç merhamet olur mu? Böyle bir anne-babanın, 'çocuk şimdi üzülmesin, yorulmasın, kafası karışmasın, ileride öğrenir ve yapar' diyerek, çocuğuna merhamet gibi görünen davranışta bulunması, aslında merhametsizliktir. Merhamet diye yaptıkları, çocuğu perişan etmekte, ateşe sürüklemektedir. Bu hâl, bir annenin, ameliyata girecek çocuğuna acıdığı için, doktordan gizli olarak yemek yedirmesine benzemektedir. Halbuki annenin bu acıma gibi görünen davranışı, çocuğu ölüme sürüklemektedir. Anne-baba, eğer çocuklarına İslâmiyyeti öğretmiyor, İslâmiyyetin ve din büyüklerinin sevgisini veremiyorsa, böyle anne-baba, çocuğunun baş düşmanı demektir. Kendi nefsine düşkün ve çocuklarını da nefsi için seven anne-baba, çocuklarının en büyük düşmanıdır. "Emekler boşa gider!" Dinini bilen ve çocuklarına merhamet eden anne-babalar, çocuklarına, İslâmiyyeti ve dinimizi doğru olarak anlatan din büyüklerini öğretir, çocuklarını her zaman gözetir, yanlarından ayırmazlar. Çocuklarının, yerine göre hem abisi, ablası hem de babası ve annesi olurlar. Çocukları iyi yerlere götürmeye, sâlih kimselerle tanıştırmaya alıştırırlar. Çocuğuna merhamet eden her anne-baba, çocuğuna, sâlih kimselerin çocuklarına yaptığı şu nasihati yapmalıdır: "Aman evladım, ne sen kendini yak, ne de beni yak. Çünkü evladın yaptığı anaya, babaya da gider. Allahü teâlâ korusun, kendin gidersin bizi de götürürsün ve bu kadar emekler boşa gider. Zira anne ve babaya, evladın yaptığı her şey, misliyle yazılır. Evlat iyilik yapıyorsa, anne-babaya da iyilik yazılır. Şayet evlat kötülük yapıyorsa, anne-babaya da, kötülük yazılır." Netice olarak çocuk, anne-baba elinde emânettir. Çocukların kalbleri, temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun meyvesi hâsıl olur. Çocuklara îmân, Kur'ân ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünyâ saâdetine ererler. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmazsa, bedbaht olurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.