Ölü, kimseyi şikâyet etmez!..

A -
A +

Sabır, başa gelen dert ve elemi şikâyet etmemek diye de tarif edilmiştir. Rızâ da, Allahü teâlâdan gelen her şeye râzı olmak demektir. Allahü teâlâdan bir felâket gelse, ona da rızâ göstermektir. Böyle olan bir kimse, hiç kimseye şikâyette bulunmaz ve başkalarını da şikâyet etmez. Muînüddîn-i Çeştî hazretleri; "Sabır, şikâyet etmeksizin üzüntüye katlanmak ve sıkıntılara göğüs germektir" buyurmuştur. Peygamber efendimiz, kimsenin ayıbını yüzüne vurmaz, kimseden şikâyet etmez ve arkasından konuşmazdı. Bir kimsenin sözünü veyâ işini beğenmediği zamân; (Bazı kimseler, acabâ neden şöyle yapıyorlar?) buyururdu. Süleyman bin Cezâ hazretleri buyuruyor ki: "Her musîbete ve belâya sabretmek, şikâyet etmemek lâzımdır. Zîrâ, sabrı bulunmayan insanların dinleri kolaylıkla helâk olur. Dert ve belâ çekenlere sevâb olmaz. Dert ve belâlara sabredenlere, bunları Allahü teâlâdan bilip, Ona yalvaranlara sevâb vardır. Mahlûkatın hepsine merhamet eyle! Peygamber efendimiz; (Yer yüzündekilere merhamet eyleyin ki, göklerdekiler size merhamet eylesin. Sıddîkların nişânı odur ki, sadaka verirken gizli verir, bir belâya uğradığı zamân, bağırıp çağırmaz, kimseye şikâyet eylemez ve o belâyı herkesten gizler ve bir günâh işlediği zamân ardından hemen sadaka verir ki, günâhına keffâret olsun) buyurmuştur." "Bana bir çubuk getir!" Ebû Ali Sekafî hazretlerinin kuşçuluk yapan ve sıkıntı veren bir komşusu vardı. Komşusu, onun evinin damına konan güvercinleri taşlayıp uçururdu. Bir gün Ebû Ali Sekafî hazretleri evinin damında Kur'ân-ı kerîm okurken, komşusu da, güvercinlere taş atıyordu. Atılan taşlardan biri Ebû Ali Sekafî hazretlerinin alnına rastladı ve yardı. Yüzünden aşağı kanlar akmaya başladı. Etraftan bu hâli görenler; "Şimdi Ebû Ali hazretleri şehrin vâlisine gider, onu şikâyet eder. Vâli de onun ricâsını kabûl eder. Böylece hepimiz onun zarârından kurtuluruz" derler. Fakat Ebû Ali Sekafî hazretleri hizmetçisini çağırır ve; -Evlâdım! Şimdi şu bahçeye git ve uzunca bir çubuk yap getir buyurur. Hizmetçi çubuğu hazırlayıp getirince; -Şimdi de bu çubuğu kuşçu komşumuza götür ve şu güvercinleri taş atarak değil de, bu çubukla uçurmasını söyle buyurur. Hizmetçi gidip Ebû Ali Sekafî hazretlerinin sözlerini söylediğinde, kuşçu yaptıklarına pişman olur ve özür diler. Seyyid Emir Hamza hazretleri, sevenlerine hitaben; "Birinin size karşı kusûru olursa, şikâyet etmeyin. Kabahati kendinizde arayın. Dâimâ özür dileyici olun. Kimsenin ayıbını aramayın" buyurmuştur. Mâlik bin Dînâr hazretlerinin Yahûdî bir komşusu vardı. Yahûdî evinin helâ çukurunu düşmanlık olsun diye Mâlik bin Dînâr hazretlerinin evinin yanına yapar. Zamanla sızıntı ve pis koku Mâlik bin Dînâr hazretlerinin evine sirâyet eder. O ise, her gün sızıntıyı temizler ve pis kokuyu gidermek için güzel kokulu şeyler yakardı. Yahûdî, Mâlik bin Dînâr hazretlerinin rahatsız olduğunu anlar fakat beklediği şikâyet gelmeyince de, çok hayret eder. Nihayet bir gün Mâlik bin Dînâr hazretlerinin evine gider. Pis kokuyu duyunca; -Bu ne? der. O da; -Kokulu şeyler yakıyorum cevabını verir. Yahûdî; -Hayır bu koku, lağım kokusu. Bak duvardan sızıyor. Niye bana söylemiyorsun? deyince, Mâlik bin Dînâr hazretleri; -Eğer söyleseydim, üzülebilirdin. Bizim dînimizde komşuyu üzmek ve eziyet yoktur. Kavga ve gürültü de olmaz buyurur. Yahûdî, bu sözler karşısında sarsılır ve; -Bugüne kadar size düşmandım. Şimdi Dîninize hayran oldum. Böyle hükümler ancak İslâm dîninde olur. Ey Mâlik! Îmân etmek istiyorum der ve Kelime-i şehâdet getirip Müslüman olur. Zıt kutuplar birbirini çeker! Fizikte bir kâide vardır. Artı artıyı, eksi eksiyi iter. Zıt kutuplar birbirini çeker. İki kişinin ikisi de ben haklıyım derse, neticede kavga çıkar, huzursuzluk başlar. Birisi sen haklısın derse, kavga biter. Karı kocadan biri de, diğerine sen haklısın derse geçim olur. İkisi de ben haklıyım derse geçim olmaz. İkisi de, karşılıklı olarak sen haklısın derse, orada sevgi, muhabbet olur. Dinini doğru olarak öğrenip tatbik eden sâlih bir Müslümanın korkusu, herhangi birsinin kalbini kırmak korkusudur. Böyle bir kimse, hiç kimseyle kavga etmez ve hiç kimseyi de şikâyet etmez. Çünkü ölünün diri ile kavga ettiği, şikâyette bulunduğu hiç görülmemiştir. Netice olarak, herkese sıkıntı veren, kimseyi beğenmeyen ve herkesten şikâyetçi olan kimse, kibirli demektir. Kimseyi beğenmemesi, herkesi şikâyet etmesi, hep kibrindendir. Tevazu sahibi, alçak gönüllü olan, ölü demektir. Ölü olan, kimseyi şikâyet etmez ve ölüyü de, hiç kimse şikâyet etmeye gerek duymaz. Şu beyitte ifade edildiği gibi: Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime, Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbâlime!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.