İnsan, neden ölmek istemez?

A -
A +

İnsan, ölümü değil yaşamayı ister ve sever. Hâlbuki ölüm, imânı olan için hayırlıdır. Çünkü sâlih bir mü'min, ölüm ile, dünyânın eziyet ve yorgunluğundan kurtulmaktadır. Ölmek, yok olmak değil, rûhun bedene olan bağlılığının sona ermesi, rûhun, bedenden ayrılması, insanın bir hâlden başka bir hâle dönmesidir. Bir evden, başka bir eve göç etmek gibidir. Ömer bin Abdül'azîz hazretleri; "Sizler, ancak ebediyyet, sonsuzluk için yaratıldınız! Lâkin bir evden, bir eve göç edersiniz!" buyurmuştur. Ölüm, imânı olan için hediyedir, ni'mettir. Ancak imânı olmayınlara, günâh bataklığına saplananlara ise, bir musîbettir. Ölümü hatırlamak, en büyük nasihattir. Her îmân sahibinin, ölümü çok hatırlaması sünnettir. Ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve günahlardan sakınmaya sebep olur. Haram işlemeye cesâreti azaltır. Zira Peygamber efendimiz; (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız!) buyurmuştur. Geçimsizliklerin sebebi!.. Eğer insanlar, öldükten sonra yani kıyâmet günü başlarına gelecek olanları iyi bilselerdi, bu dertle dertlenselerdi, dünyada dert diye bir şey tanımazlardı. Zaten insanlar arasındaki bütün geçimsizliklerin sebebi, hep ölümü unutmaktan kaynaklanmaktadır. Ölen birini, mümkün olup dünyaya geri göndermiş olsalar, bu kimse melek gibi olurdu. Çünkü öldükten sonra olacakları bizzat yakinen gözleri ile görmüştür. Hâl böyle olunca, o kimse bir daha günah işleyebilir mi? Bu fırsat, şu anda hayatta olanların elinde mevcuttur. Ölmeden önce sanki ölmüş gibi hareket etmek, günah işlememek, melek gibi olmak ve böylece de âhireti mâmur etmek mümkündür. Dünya ve içindekiler, geçicidir, bir görünüştür ve bir gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadîs-i şerîfte; (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. Dünyâ hayâtı, rüyâ gibidir. Ölüm uyandırıp, rüyâ bitecek, hakîkî hayât başlayacaktır. Yûsüf Nebhânî hazretleri buyuruyor ki: "Ey insan! Başına gelecekleri düşün! Ömrün tükenmeden, aklını başına topla! Etrâfında gördüğün, konuştuğun, sevdiğin, korktuğun kimselerin hepsi, birer birer öldüler. Birer hayâl gibi, gelip gittiler. İyi düşün! Ebedî ateşte yanmak, ne büyük azâbdır! Sonsuz nimetler içinde yaşamak ise, ne büyük nimettir. Bunlardan birini seçmek, şimdi senin elindedir. Herkesin sonu, bu ikisinden biri olacaktır. Bundan kurtulmak imkânsızdır. Bunu düşünmemek ve tedbîr almamak, büyük câhillik ve cinnettir." Süfyân-ı Sevrî hazretleri, talebelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona; -Eğer gittiğiniz yerlerde, satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız buyururdu. Vefâtı yaklaştığında çok ağlıyordu. Sebebi sorulunca; -Ölmeyi çok arzû ediyordum, lâkin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilemediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gâyet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir âsâ ve bir su kabı yetmiyor buyurdu. Bunun üzerine dostları; -Cennet'i beğeniyor musunuz? diye sordular. Bunlara cevâben; -Siz ne söylüyorsunuz? Benim gibi birine, hiç Cennet'i verirler mi? buyurdu. "Hâlimiz nice olur?.." Atâ-i Horasânî hazretleri buyuruyor ki: "Dünyânın sıkıntısı geçicidir. İnsan bir gün sıkıntı ile karşılaşır, öbür gün, o sıkıntıdan kurtulabilir. Fakat ya âhiretin devamlı olan dayanılmaz acı ve ıstıraplarına yakalanırsak, hâlimiz nice olur? Bu bakımdan insanların en akıllısı, âhiret için iyi hazırlanandır." Uzun emel sahipleri, ibâdetleri vaktinde yapamaz, tövbeyi terk ederler, kalbleri katı olur ve ölümü de hatırlamazlar. Çünkü böyle kimseler, hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömürlerini harcarlar, dünyalarını mâmur edip âhireti unuturlar. Yalnız zevk ve sefâlarını düşünürler. Bu sebeple ölümü ve ölmeyi istemezler, sevmezler. Netice olarak, insanların ölmeyi istememesinin sebebi, dünyalarını mâmur, âhiretlerini de harap etmelerindendir. Çünkü hiçbir insan, mâmur, imâr edilmiş olan bir yerden, harap olmuş bir yere gitmek istemez. Bişr-i Hâfî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Dünyâyı seven, ölümü sevmez."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.