Kalbin ve rûhun hastalığı

A -
A +

Kalb ve rûh, birbirlerine çok benzemekte iseler de, iki ayrı şeydirler. Kalb, yürek denilen et parçasında bulunan bir kuvvettir. Rûh ise, bedenin her yerinde bulunur. İnsanların duygu organları ve hareket sinirleri, kalbin emrindedir. Bedenin dört yapı maddesi ile nefis ve kalb kuvvetlerini bir arada tutan, çalıştıran kuvvet de, rûhdur. Kalb ve rûh, anlayıcı ve idâre edicidir. Kendilerini bilirler ve kendisini bildiğini de bilirler. Göz vâsıtası ile renkleri, kulak ile, sesleri kavrarlar. Sinirleri çalıştırırlar, adaleleri hareket ettirirler. Böylece, bedene iş yaptırırlar. Kalb ve rûh, bir makinenin elektrik kuvveti gibidir. Bir motorda ufak bir ârıza olunca, cereyan kesildiği gibi, insan vücûdunun iç ve dışındaki yapı ve düzenlerde hâsıl olacak bir ârıza da, kalbin ve rûhun bedenden ayrılmasına sebep olur ve insan ölür. Dünyâda hiçbir makine, hiçbir motor nihâyetsiz çalışamıyor. Aşınarak, yıpranarak, çürüğe ayrılıyor. Bu, umûmî bir kanûndur. Vücûd makinesi de yıpranıyor, çürüyor. İnsan ölünce, ceset çürüyünce, kalb ve rûh yok olmaz. Ölmek, bunların bedenden ayrılması demektir. Bedenden ayrılınca, maddî olmayan âleme karışırlar ve kıyâmete kadar da yok olmazlar. "SANA RUHDAN SORUYORLAR!.." Kalb, rûh ve melekler, yükselemezler, yaratıldıkları mertebede kalırlar. Kalb ve rûh, bu beden ile birleşince, yükselebilmek özelliğini kazanıyor. İnkâr etmek, günâh işlemek sebepleri ile de, alçalıyor, harâb oluyorlar. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, nefsin, kalbin ve rûhun birbirinden farklı varlıklar olduklarını bildirmektedir. İsrâ sûresinin 85. âyetinde meâlen; (Sana rûhdan soruyorlar. Rûh, Rabbimin yarattığı varlıklardan biridir diye cevâb ver) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, rûhun ne olduğunu anlatmayı menetmektedir. Bunun içindir ki, İslâm âlimlerinden çoğu, rûhun ne olduğunu konuşmaktan sakınmışlardır. Ancak yasak olan, rûhun hakîkatinin ne olduğu hususudur. Yoksa rûhun özelliklerini anlatmak yasak değildir. Bunun için, âlimlerin çoğu, talebeye ve suâl edenlere, kalbin ve rûhun cisim olmadıklarını, bir Cevher-i basît olduklarını söylemişlerdir. Aklın erdiği bilgileri anlayan, his organlarından beyne gelen duyguları alan, bedendeki bütün kuvvetleri, hareketleri idâre eden, kullanan hep bu ikisi yani rûh ve kalbdir. Tasavvuf büyükleri ve kelâm âlimleri böyle bildirmişlerdir. Ahlâk ilminin konusu, insanın rûhudur. Rûhu, kötü huylardan temizlemeyi ve iyi huylar ile süslemeyi öğretir. Ahlâk ilmi, kalb ve rûh temizliği bilgisi demektir. Tıp ilminin, beden sağlığı bilgisi olmasına benzer. Kötü huylar, kalbin ve rûhun hastalıkları, zararlı işler ise, bu hastalıkların alâmetleridir. Ahlâk ilmi, çok şerefli, kıymetli ve lüzûmlu bir ilimdir. Çünkü, kalbin ve rûhun kötülükleri bu ilim ile temizlenebilir. Ayrıca kalbin ve rûhun iyi huylarla sıhhatli, kuvvetli olmaları, bu ilim sayesinde mümkün olur. Bu ilim yardımı ile, kalbler temizlenir, iyi ahlâka kavuşulur. İyi, temiz kalbler ve rûhlar da, bu ilim bereketi ile temizliğini arttırır. PEYGAMBERLER GÖNDERİLDİ... Bazı kimseler, huy değişmez diyerek, nefisleri ile mücâdele etmiyor ve kötü huylarını temizlemiyorlar. Böyle kabûl edip, herkes kendi arzûsuna bırakılırsa, kabâhatli olanlara cezâ verilmezse, insânlık kötülüğe gider. Bunun için Allahü teâlâ, kullarına merhamet ederek, onları terbiye etmek, iyi ve kötü huyları öğretmek için Peygamberler gönderdi. Muhammed aleyhisselâm bunların sonuncusudur. İyiliklerin hepsi, terbiye usûllerinin tamamı, Onun parlak dîninde yer almıştır. Ebü'l-Hayr Fârûkî hazretleri, talebelerinin ahlâkını güzelleştirmek için çok gayret gösterir, onları benlik, kendini beğenme girdâbından uzaklaştırır ve buyururdu ki: "Kötü ahlâk yok olmadıkça, kalb kemâle gelmez." Netice olarak kötü huylar, inkâr ve günahlar, kalbi, rûhu hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin, rûhun ölümüne sebep olur. Kötü huyların en kötüsü olan şirk, inkâr ise, kalbin, rûhun en büyük zehiridir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.