En büyük tehlike!..

A -
A +

Kulluk; kişinin her an Allahü teâlâya muhtâç olduğunu bilmesi ve Onun Resûlüne tam tâbi olmasıdır. Bu ise, ilim, amel ve ihlâs ile elde edilir. İlimden maksat da, kuru malûmat çokluğu değildir. İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeydir. Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü teâlânın yasaklarından menetmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir. Zira ilmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felâh bulamamıştır. İnsanın meşgalesi, asıl maksadını unutturmamalıdır. Asıl maksat, zengin olmak, şan şöhret sahibi olmak değil, âhireti kazanmaktır. Her an son nefes endişesi ile yaşamalıdır. Korkusuz, endişesiz yaşamak tehlikelidir. Gerçi suyun aktığı yönden gideceği yer belli olur ise de, milyonda bir ihtimal bile olsa, bunun tersi olabilir. Bunun için son nefesten korkmak lâzımdır. ULUYAN KÖPEK GİBİ!.. Köpek olan eve rahmet melekleri girmez. İmâm-ı Gazâlî hazretleri; "Kalb meleklere mahsûs bir evdir. Gadab, şehvet, hased, kibir gibi kötü sıfatlar, uluyan köpek gibidirler. Köpeklerin bulunduğu yere melekler girmez. Hadîs-i şerîfte, (Köpek ve resim bulunan eve rahmet melekleri girmez) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfteki evin kalb olduğunu ve köpeğin de, kötü huylar demek olduğunu söylemiyorum. Açık mânâlarına inanmakla berâber, yukarıdaki mânâları da ilâve ediyorum" buyuruyor. Bu sebeple kalbe, köpek mizâçlı kötü huyları sokmamalıdır. Özellikle şu dört kötü huy daha tehlikelidir: Kibir, kıskançlık, öfke, şehvet. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "İnsan ve hayvanların bedeni dört şeyden yapılmıştır; toprak maddeleri, su, hava ve harâret. Birbirine benzemeyen, hattâ birbirinin aksi olan bu dört şeyin ihtiyâçları ve îcâbları vardır. Bedendeki ısıdan dolayı, ısı da kudret kaynağı olduğu için, insan ve hayvanlar, kendini beğenmekte, üstün görmektedir. Şehvet, gadab kuvvetleri ve başka kötülükler, bu dört şeyden ileri gelmektedir." İnsanın kanı, safrası bozulduğu veyâ başka zararlı şeyler vucûdda çoğaldığı zamân, bedendeki değişikliğe hastalık; ilâç tesîr ettiği zamân hâsıl olan hâle de sıhhat dendiği gibi, insanda şehvet ve asabiyet artınca, câna bir ateş düşer. İşte insanın felâketinin sebebi, bu ateştir. Bunun için, hadîs-i şerîfte; (Gadab, yanî asabiyyet, Cehennem ateşinden bir parçadır) buyurulmuştur. Cehennem ateşinin tohumu, insanın şehveti ve gadabıdır. Bunlar insanın içindedir. Zehir insanı hasta yapar. Hastalık da, insanı mezâra sokar. Günâh ve şehvet de, kalbi hasta eder. Bu hastalık, kalbin ateşi olur. Bu ateş, Cehennem ateşi cinsinden olup, dünyâ ateşi gibi değildir. Mıknâtıs taşı, demir parçalarını kendine çektiği gibi, Cehennem ateşi de, bu ateşi taşıyanları kendine çeker. İslâmiyyet, gadabın, şehvetin, insanlık sıfatlarının yok edilmesini emretmiyor. Böyle emretmiş olsaydı, dînin sâhibi olan Muhammed aleyhisselâmda bu sıfatlar bulunmazdı. Hâlbuki; (Ben insanım. Herkes gibi, ben de kızarım) buyururdu. Ara sıra kızdığı da görülürdü. İNSANI FELAKETE SÜRÜKLER İslâmiyyet, şehvetin ve gadabın yok edilmesini değil, her ikisine hâkim olup, dîne uygun kullanılmalarını emretmektedir. Süvârînin atını ve avcının köpeğini yok etmeleri değil, bunları terbiye ederek, kendilerinden faydalanmaları lâzım olduğu gibidir. Şehvet ve gadab, avcının köpeği ve süvârînin atı gibidirler. Terbiye edilmezler, azgın olup, dînin sınırlarını aşarlarsa, insanı felâkete sürüklerler. İnsanda bulunan şehvet, gadab ve başka kötü sıfatlar, hayvanlarda da vardır. Bunun için insanda bulunan enerjinin artması, güçlenmesi, insanı şeytâna çevirir. Benim gibi biri dahâ var mı diyerek kibirlenir, kendini bir şey zanneder ve felâkete sürüklenir. Demek ki insanın, kendini beğenmesi, başkasındaki bir nimeti kıskanması, öfkelenmesi ve şehvete kapılması, çok tehlikelidir. Netice olarak insan için en büyük tehlike, kendini tanımaması, Allahü teâlânın nimetlerini unutması ve kendini bir şey sanmasıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.